20 yıl öncesinin Oscar’ları (Gözyaşlarımızı bitti mi sandınız?)
Instagram’da karşımıza çıkan Titanic filminden bir kare, olabilecek en sert şekilde bizi gerçekle yüzleştirdi: Filmin vizyona girmesinin üzerinden tam yirmi yıl geçmiş. YİRMİ!
Instagram’da gördüğümüz o kare… Film setinde Vanity Fair için yapılan çekimden.
Bir taraftan My Heart Will Go On’un sözlerini ezberlemeye çalışıp, diğer taraftan da Leonardo’nun amerikan tıraşlı, altın sarısı saçlarıyla platonik aşk yaşadığımız o ergen kokulu günler, Rose’un o tahtanın üzerinde Jack’i okyanusa doğru bırakıvermesiyle yoğun bir acıyla kavrulmuştu.
Aradan yıllar geçti. Yaşıtlarımız çoluk çocuğa karıştı. Leo, dört gözle beklediği Oscar’ına kavuştu. Yine de ruh halimiz sersemliğini üzerinden atamadı. Bunda geç ergenliğin de etkisi büyük tabii…
Kendi geçmişimizde tekinsiz bir nostaljiye kapılmışken, hele bir de 4 Mart’ta gerçekleşecek Oscar ödül töreni tüm haşmetiyle ufukta gözükmeye başlamışken hızımızı alamadık ve 20 sene öncesinin, 1998 yılının Oscar törenine dadandık.
Dün gibi hatırladığınız her karenin aslında YİRMİ yıl öncesine ait olduğunu hatırlatın sürekli kendinize…
O günleri hatırlamayacak kadar genç olan okuyucu arkadaşlarımız; Titanic‘i tekrar batıran bizlerin filmi izledikten sonra yaşadığı o kalp kırıklığını tatmadığınız için çok şanslısınız. Yine de bu nostalji girdabına bizimle birlikte kapılacaksınız, üzgünüz.
Sene 1998. Oscar Ödül Töreni 70. kez düzenleniyor.
Titanic, 11 dalda ödül alıyor. Oscar tarihinde en çok ödül alan üç filmden biri Titanic. 1959 yılında Ben-Hur, 2003 yılında da The Lord of the Rings: The Return of the King, Titanic gibi 11 dalda Oscar almıştı.
O yıl Titanic‘in ödülleri silip süpürmesi kimseyi şaşırtmamıştı. DEV bütçeli, Oscar’larda büyük oynayan bir filmden bahsediyoruz neticede. En büyük sürprizi ise başarıları Titanic‘inki kadar ve belki de sonrasında Titanic‘ten daha çok konuşulan şu ikili yaptı:
O sıralarda adı sanı pek bilinmeyen kankalar Ben Affleck ve Matt Damon, Good Will Hunting ile En İyi Orijinal Senaryo dalında Oscar’ı almış ve aklında süper senaryo fikri olan, adı sanı bilinmeyen tüm sinema heveslisi gençlerin hayalini gerçekleştirmişti.
İkilinin bu filmiyle birlikte Robin Williams da En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu Oscar’ını almıştı.
“Vov, hepsi aynı sene miydi” diye şaşırıyorsanız, burada bitmediğini söyleyelim.
Jack Nicholson’ın şiir gibi döktürdüğü, hepimizin hafızasına kazınan As Good As It Gets de 1998 Oscar’larında şanı yürüyen filmlerden biriydi.
Ve tabii, En İyi Erkek Oyuncu Oscar’ı Jack Nicholson’a, En İyi Kadın Oyuncu Oscar’ı da Helen Hunt’a gitti.
En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu Oscar’ı ise L.A. Confidential’daki rolüyle Kim Basinger’a gitmişti.
Suratındaki o gururlu gülümseme…
Bu seneki Oscar’larda Titanic gibi, gümbür gümbür gelen bir film olmayabilir ama bu sene aday olan filmlerin her biri kendi alanında güçlü. Hatta son yıllardaki en özgün ve iddialı filmlerin aday olduğu Oscar’lar diyebiliriz. Bir dönem sadece festivallerde izleyebileceğimiz Lady Bird, Call Me by Your Name, Get Out gibi filmler, The Post gibi büyük yapımlara kafa tutuyorlar.
2018’in umut verici olduğuna şüphe yok.
Sürprizli geçeceği ise şüphesiz.
Şimdi buna bakıp ağlayınız.