
5 maddede dadandık: Haftalık popüler kültür raporu (11 – 18 Şubat)
Geçtiğimiz hafta boyunca dadandığımız ama çok tembel olduğumuz için yazmaya üşendiğimiz birkaç popüler kültür haberi…
1- Başkalarının evlilikleri…
Söz konusu Jennifer Aniston olunca hepimize bir duygusallık geliyor. Bizzat tanışmamış olsak da (ve hatta kendimize gelelim, bizzat tanışmanın fersah fersah uzağında olsak da) malum, hepimizin geçmişinde yeri büyük. Milyonlarca kere izlenen Friends bölümleri sayesinde kendisiyle, öz ablamızdan daha çok zaman geçirmiş olmalıyız. Haliyle onun mutluluğu, bizim mutluluğumuz; onun kalp kırıklığı, bizim davamızdır.
Brad Pitt’i Angelina Jolie’nin sıska kollarına teslim ettikten sonra mutluluğu bulması için tek yürek olduğumuz Jennifer Aniston, gelip geçici flörtlerinden sonra Justin Theroux’yla işi ciddiye bağlamış, bir de dünya evine adımını atmıştı.
Maalesef, geçen haftanın en mühim popüler kültür haberi olduğu için ısrarla bu konuya dadanmak zorundayız: Jennifer Aniston ve Justin Theroux, iki yıllık evliliklerini sonlandırma kararı almış. Peki bu haberi duyan hayranlarının, Brad Pitt de şu aralar bekar olduğu için aşırı sevindiğini söylesek? Nostalji ateşi herkesi yakıp geçiyor.
Tek dileğimiz senin mutlu olman Jennifer Ablamız… Çünkü sen buna değersin.
2- Kara panter ezdi, geçti
Marvel’ın sinemadaki son harikası Black Panther, geçtiğimiz hafta ABD’de rekordan rekora koşarak vizyondaki yerini aldı. Vizyona girdiği hafta sonu, 192 milyon dolarlık bir gişe hasılatına ulaşan film, böylelikle Deadpool’un geçtiğimiz Şubat ayında elde ettiği rekoru da tepetaklak ediyor.
Siyah bir yönetmenin (Ryan Coogler) çektiği ilk Marvel filmi olarak da tarihe geçen filmin başrolünde ise Chadwick Boseman, Michael B. Jordan, Lupita N’yongo, Danai Gurira gibi oyuncular yer alıyor.
Afrika kıtasının merkezinde, teknolojik olarak alıp başını gitmiş olsa da yakasını Batı uygarlıklarına kaptırmamış olan Wakanda adlı bir ülkede geçen Black Panther’ın bol göndermeli güçlü hikayesi, politik göndermeleriyle (hele ki Amerika’nın şu gündeminde) suya sabuna dokunmayı çok iyi başarıyor.
3- Dünyayı ne zaman kurtaracaksın RuPaul?
Sitede RuPaul özel bölümü açmamıza üç kala, geçtiğimiz günlerde aldığımız bir haberle göklere uçtuk: Drag queen’lerin hünerlerini sergilediği RuPaul’s Drag Race’in onuncu sezonu, 22 Mart’ta ekranlara dönüyor.
ABD’nin dört bir yanından drag queen’leri tüm dünyaya tanıtan RuPaul’s Drag Race’in yan prodüksiyonu RuPaul’s Drag Race All Stars şu aralar üçüncü sezonuyla kasıp kavururken, daha fazla RuPaul şovu izleyebilmek için ettiğimiz dualar cevap bulsun diye bekliyoruz.
4- Zombiler yesin sizi
Güzelim hikayenin gözümüzün önünde zombiler tarafından yenmesini seyrederken bu diziyi hâlâ izlememizin sebebi, geçmiş günlerin hatırından başka bir şey değil. (Tamam tamam, bir de Daryl’in yakıcı bakışları var…)
Gereksiz karakterlere gereksiz zaman ayırarak gerekiz konuları gereksizce uzatan The Walking Dead, en önemli karakterini zombilere yedirerek sekizinci sezonuna ara vermişti. 25 Şubat’ta devam edecek olan sekizinci sezonla ilgili yeni bir haber ulaştı kulağımıza ve çok üzüldüğümüzü söyleyemeyeceğiz doğrusu. Hikayesiyle ruhumuzu ezip geçen Morgan bu sezonla birlikte, dizinin diğer felaket abidesi kardeşi Fear the Walking Dead’e transfer oluyormuş. Hem de bir daha dönmemek üzere. Öyle ölüp tekrar canlanıp falan da değil; yürüye yürüye The Walking Dead’den uzaklaşacak olan Morgan, Teksas’ta geçen öbür hikayede karşımıza çıkacakmış.
İç hesaplaşmalarını da dramalarını da al git Morgan. Hatta yanında Carol’ı falan da al götür gözünü seveyim.
(Öyle bir küstüm ki bu diziye…)
5- Yine yeniden, Smashing Pumpkins
90’ların en sıra dışı rock gruplarından The Smashing Pumpkins, yeniden bir turne için yollara koyuluyor. Malumunuz, The Smashing Pumpkins, yıllar içinde milyonlarca kez bir araya geldi ama hiçbirinde Billy Corgan dışında orijinal kadrodan kimse olmamıştı. (Yani tam olarak yeniden bir araya geldi demek doğru olmasa da Billy Abim böyle uygun görmüş, n’apalım.)
Bu seferki yeniden bir araya geliş daha sahici, zira bu sefer kadroda orijinal kadronun 3/4’ü var: Billy Corgan’a bu sefer James Iha ve Jimmy Chamberlin de eşlik edecek. Kadın basçı konseptini kalbimizde sağlam bir yere taşıyan D’arcy Wretzky ise Billy Corgan tarafından sert bir şekilde gruptan dışlandı.
D’arcy de durur mu, sağlam bir röportajla Billy’yle ilgili ağzına geleni söyledi. Ve tabii ki olaylar pisleşti. “Bence beyin tümörü falan var, her zaman böyle çekilmez bir adamdı” diyerek de noktayı koydu D’arcy. Gerçekte olanlar nedir bilmiyoruz ama çok da umursamıyoruz doğrusu; Smashing Pumkins bizim için, Billy Corgan’ın saçlarıyla birlikte 90’larda bir yerde kaldı.