5 maddede dadandık: Haftalık popüler kültür raporu (19 – 25 Mart)

Geçtiğimiz hafta boyunca dadandığımız ama çok tembel olduğumuz için yazmaya üşendiğimiz birkaç popüler kültür haberi… 

1- Kalpler erisin!

Wes Anderson’ın son harikası Isle of Dogs, 23 Mart’ta ABD’de vizyona girdi.

Filmin New York’taki gösterimi ise insanın kalp atışlarını hızlandıran, dişleri kamaştıran minnoşluklara sahne oldu.

Filmdeki karakterlerin seslendirmelerini yapan Jeff Goldblum, Tilda Swinton, Liev Schreiber; gösterime kucak köpek yavrularıyla katıldı. <3

Ha bir de, filmin ‘Ulusal Köpek Günü’nde vizyona girmesi şerefine (evet, varmış böyle bir gün), ekipçe barınak köpekleriyle özel bir fotoğraf çekimi yapmışlar. Biraz ağladık bakarken. (Fotoğraflar: Nate “Igor” Smith)

2- 90’lardan kim kaldı? (Biz.)

Marilyn Manson, Tattooed in Reverse parçasının klibini yayınladı.

Klipte ayrıca Courtney Love ve Lisa Marie Presley gibi isimler boy gösteriyor.

90’lar burnunuzda tütüyorsa, aklınızı zorlayacak tekinsiz bir nostaljiye buyrun…

3- Üzdün bizi Sir McCartney

Amerika’yı dev bir korku filmine dönüştüren silahlanma yasasına karşı 24 Mart’ta pek çok farklı şehirde düzenlenen March for our Lives yürüyüşlerine binlerce kişi katıldı. Tabii, ünlüler de…

Yürüyüşün New York ayağına katılan Paul McCartney’nin söyledikleri ise ayrıca kalp kırdı: “En iyi arkadaşlarımdan biri, hemen şuracıkta, silah şiddeti yüzünden hayatını kaybetti.” 🙁

Malumunuz, John Lennon, 1980 yılında, Mark David Chapman tarafından evinin girişinde –dün Paul McCartney’nin bu açıklamayı yaptığı yerin biraz ilerisinde- vurularak öldürülmüştü.

Dünyada hiçbir şeyin değişmemesi ve her şeyin daha da kötüye gitmesi…

4- Belalım, ah yaralım!

Öz hakiki anti-kahraman Deadpool’un ikinci filminden taze bir fragman yayınlandı.

Espri anlayışının hastası olduğumuz, manyaklığının peşine düşmeye bayıldığımız Deadpool, ikinci filmiyle daha komik ve daha belalı bir maceranın peşine düşüyor belli ki.

Fragmanın her karesini durdurup ekran görüntüsüyle taçlandırmak istedik. Öyle ince ince işlenmiş ki!

5- White. Jack White.

Eski usül rock’ın izinden ayrılmayarak biz çaresiz bünyeleri coşturan Jack White, yepisyeni albümüyle karşımızda.

Boarding House Reach adlı albüm, tam da Jack White’a yakışır şekilde, Amerika’nın bağrından kopup gelen tüm türlerden cayır cayır bir derleme sunuyor. Yine de albümle ilgili aklımıza yatmayan birşeyler var. Çok uğraşılmış seslerin yarattığı ruhsuzluk mu deseeek, bir tür oturmamışlık mı; karar veremedik.

Biz kafamızı toplayana kadar, siz albümü dinleye durun.