
Afişlerde ve sahnelerde koltuk sevdası
Geçenlerde görmüşsünüzdür belki; sosyal medya hesaplarımız üzerinden anlı şanlı bir ekip fotoğrafımızı paylaştık. Koltukta yan yana dizilmiş olmamız bizde türlü çağrışımlar yarattı, konu konuyu açtı.

Soldan sağa, en baştan say: Güliz Atsız, Seden Mestan, Nazlı Sönmez, Özgün Yiğit Tuna
İlk olarak aklımıza, yine bizim gibi, tek bir koltuğa dörder beşer kişinin sığışmaya çalıştığı kült diziler geldi (elbette). Friends, How I Met Your Mother… Sonra oradan öte başka ünlü kanepe ve koltukları düşünmeye başladık; sizin için afişinde kanepe olan üç filmi ve en sevdiğimiz üç koltuk sahnesini seçtik.
Kanepeli Afişler
Bizim Büyük Çaresizliğimiz
Tatil Kitabı ile ismini duyuran yönetmen Seyfi Teoman’ın ikinci uzun metraj filmiydi. Maalesef erken yaşta kaybettik kendisini. Her iki filmini de tavsiye ediyoruz. Bizim Büyük Çaresizliğimiz, Barış Bıçakçı’nın romanından sinemaya uyarlanmıştı. Sundance’de gösterilip, yılın indie filmi olabilecek cinsten, arkadaşlık ve aşk üzerine çok naif ve tatlı bir film.
Ted
Büyüme sorunlarıyla uğraşan tipik bir Amerikan komedisi olmasına rağmen Seth MacFarlane’nin dokunuşuyla türünün diğer örneklerinin biraz daha önüne geçmeyi başarıyor. Devam filminin afişinde de Ted ve Mark Wahlberg, muhtemelen televizyon karşısında, koltukta yaymaca modundalar.
Throughbreds
İki beyaz ve zengin genç kızın, sıkıntıdan American Psycho’ya dönüşmesinin hikayesi. Hayır tabii ki konusu “resmi” olarak bu değil ama aslında film tam olarak bu. Bates Motel ve Me and Earl and the Dying Girl filmlerinden sevdiğim Olivia Cook ile House of Cards’ın boyunu aşan işlere kalkışan yazarı Paul Sparks oynadığı için izlemiş bulunmuştum.
Koltuklu Sahneler
Matrix
Morpheus’un Neo’ya Harikalar Diyarı’ndan bahsedip, kırmızı ve mavi hap arasında seçim yapmasını istediği sahne, Matrix serisinin en önemli anı bence. Her şey oradaki seçimle başlıyor. Ve Laurence Fishburne çok karizmatik görünüyor…
House of Cards
İkinci sezonun son bölümünde Frank’in hiçbir oy almadan Amerikan başkanı olduğu ve sonra ilk kez başkan olarak ofisine girdiği sahneyi çok seviyorum. Koltuğa oturup arkasına yaklaşıp, bir “oh” çekecek sanmıştım. Oysa Frank, koltuğu itip, masanın başında durmuş, ve yüzüğüyle her zaman yaptığı gibi tahtaya vurmuştu. Tüylerim diken diken oldu dedikleri durum işte öyle bir şey.
Gilmore Girls
Bu ana-kızın tatlı hikayesini çok seviyorum. İkisinin koltuğa geçip, pizza veya Çin yemeği söyleyip, bir insanı komaya sokabilecek kadar abur cubur tüketerek film izlemeleri beni çok mutlu ediyor.