BBC 6 Music seçti, biz dadandık: Yılın en iyi 10 albümü

Ne güzel şeydir İngilizlik! Ve o onun insanı kendinden geçiren punk müziği…

Şu devirde sözüne güvenilecek nadir müzik mecralarından biri BBC 6 Music. İnternet çağının hızlı tüketim alışkanlıklarına ve kopyala/yapıştır içerikler yapan yayıncılık dünyasına inat, özgün duruşundan (ve daimi müzik sevgisinden) hiç şaşmaması bile değerini ortaya koyuyor aslında.

Yıl biterken mecralar da kendi en’ler listelerini yayınlamaya başlayacak yavaş yavaş. Kimi zaman klişe gelse de en keyifli yeni yıl geleneklerinden biri bu. Hem yanlışlıkla aradan kaçan dizi, film ve albümleri keşfetmek için de güzel bir fırsat. Her şey önümüze geliyor neticede!

BBC 6 Music, açılışı erken yaptı ve kendi seçkisiyle 2018’in en iyi 10 albümü listesini yayınladı. Ve listedeki tüm albümlere tek tek dadanmak farz oldu.

10 – She Drew The Gun – Revolution of Mind

Bu liste sayesinde tanıştım Liverpool’lu She Drew The Gun’la ve vuruldum. Yakıcı gitarların zirvede olduğu, eski usül rock albümlerini özleyen biri olarak aradığım tadı (bir kez daha) bulmuş olmanın mest edici hisleriyle dolup taşıyorum. Şanslı bir günümdeymişim demek ki.



9- The Orielles – Silver Dollar Moment

2000’lerin ilk yıllarından gelmiş gibi duran tertemiz bir indie albümü. Eğer geçmişte çok fazla Real Estate dinlemiş olmasaydım, The Orielles’i anında kalbime basabilirdim. Ama artık çok geç… Şimdilik sadece “tatlı çocuklar” diyerek sevecen hislerle uzaktan izliyorum.



8- Sons of Kemet – Your Queen is a Reptile

Cesaretin bir tanımı bu albüm. Korkusuzca her türü, her sesi keşfe çıkmak ve gidilen yerlerden muhteşem parçalar eşliğinde dönmek… Göreceğiniz üzere, insanı şaire (!) çevirmeye muktedir Sons of Kemet.



7- Beak> – >>>

Beak> yine kendi tekinsiz köşesinden sesleniyor dünyaya. Bu yeni albümün de insanı üzmeyen, zihin açıcı bir karanlığı var. Kendilerine ait belli bir tarzları olsa da hiçbir zaman aynı şeyi dinliyormuş gibi hissettirmiyorlar insana. Beak>’e dair en güzel şey de bu his sanırım.



6- Gabe Gurnsey – Physical

Dinlediğim hiçbir şeye benzemiyor Physical. Daha doğrusu, geçmişte dinlediğim her şeyin garip bir birleşimi gibi. Yeni tadı veriyor ama bir taraftan da çok tanıdık sanki…



5- Low – Double Negative

Bence yılın en şaşırtan albümü buydu. Low’un yeni albümü çıktı diye dinlemeye koyulduğumda kesinlikle bunu duymayı beklemiyordum. Birkaç kere bakmam gerekti gerçekten bu Low mu diye… Bir grubun 12. albümünde (on ikinci, evet!) kendini yeniden yaratması takdire şayan bir şey gerçekten. Ben bunu beşinci sıradan daha yüksek bir yerlere koyardım kesin.


4- Arctic Monkeys – Tranquility Base Hotel & Casino

Arctic Monkeys hayranlarını ikiye, üçe bölen bir albüm oldu bu. Kimisi bağrına bastı, kimisi de nerede eski cayır cayır Arctic Monkeys diye isyanı kopardı. Ben yaşlandığım için çok sevdim bu dingin, mırıl mırıl albümü. Neticede birlikte büyüdük Arctic kardeşlerimizle…



3- Kamasi Washington – Heaven and Earth

Su gibi akıp giden bir delilik. Dinleyenin ömrünü uzatıyor gerçekten.



2- Khruangbin – Con Todo El Mundo

Yazının en başında demiştim; yıl boyunca kaçırılanları keşfetmek için bu listeler çok faydalı oluyor diye. Con Todo El Mundo bu listenin bana en büyük kıyağı oldu sanırım. Khruangbin’in bu albümünü nedenini hiç bilmediğim sebeplerle es geçmişim. Keşke daha önce dinleseydim; Salon İKSV’deki son konserlerini kaçırmazdım.

1- IDLES –  Joy As An Act of Resistance.

Sadece “yılın en iyi albümü” titrini değil, “yılın en iyi albüm kapağı” ve “yılın en iyi albüm adı” gibi kategorilerde de birinciliği üstlenmesi gerekiyor bence.

Dünyada bir daha böyle albümler yapılmayacak artık diye hayıflandığım bir dönemde önüme düştü Joy As An Act of Resistance. Yine “ben çok yaşlıyım, o yüzden sevdim” herhalde diye düşünürken bir baktım ki albüm yaktı geçti herkesi.

Eski punkçılardan kim kaldı?