
Benim neyim eksikti?
Rachel McAdams ile kendimi karşılaştırmam çok mu garip?
The Notebook’ta oynamadığım aşikar. Ryan Gosling’i tanımadığım ya da Sherlock Holmes’da oynamadığım da… Göz rengimiz ve saç modelimiz de benzemiyor. Geriye ne mi kaldı? Aslında hiçbir şey ve çok şey.
Eğer Instagram hesabınız varsa ve gündemi biraz da olsa takip ediyorsanız Rachel McAdams’ın Versace giyerken süt pompaladığı fotoğrafı görmüşsünüzdür.
Dün paylaşılmasına rağmen bu sabah çoktan internette viral olmayı başaran bu fotoğrafa baktıkça kendime şu soruyu sordum; süt sağdığım dönemde benim neyim eksikti?
1) Oyunculuk kariyeri
2) Versace imzalı kıyafetler
3) Bulgari mücevherler
4) Kapak olacak bir dergi
Rachel McAdams’ın göğüslerinde süt pompası olmasaydı aynı etkiyi yaratır mıydı? Hayır. Aslında fotoğraf Rachel McAdams’ın hayatındaki sıradan bir andan ibaret. Anlatayım; altı aylık bebeğini emzirmekte olan Rachel McAdams, fotoğraf çekimi esnasında verilen molada süt sağmaya başlar. Ve bir anda bu fotoğraf Girls Girls Girls dergisindeki yerini alır.
Eğer Türkiye’de bebek doğurduysanız emzirmenin kutsal olduğunun her saniye kafanıza vurulduğu bir ülkede yaşamanın keyfini sürüyorsunuz. Emzirip emzirmediğinizi merak eden onlarca insanın sorularını içtenlikle cevaplamadığınız için yargılanma lüksü ise bambaşka. Emzirmenin bu kadar teşvik edildiği bir dünyanın parçasıyken süt sağmak veya emzirmek için küçücük odalara tıkılmak da cabası. İşte hayat bu olsa gerek!
Peki, oturduğunuz mekanda emzirebileceğiniz bir yer yoksa? O zaman durum daha farklı. Herkesin sizi izlediğini düşündüğünüz gerginlikle üzerinize örtünüzü atıp memelerinizi açığa çıkarmaya çalışmak ve bunu yaparken de frikik vermemekle uğraşmak, üstelik bebeğin nefes alıp alamadığını da takip etmek şart. Kulağa çok kolay geliyor değil mi?
Tek başıma ilk emzirdiğim mekan Bomontiada’daki Populist’ti. Arkadaşımı bekliyordum. Stresimi paylaşmak için eşim aramıştım. Ve dünyanın sonu gelmemişti.
Eh o halde ne duruyorumdu! Haydi gelsin #normalisebreastfeeding etiketi.
Instagram’da kendini göstermek veya kişisel anları paylaşmak konusunda pek de başarılı olduğum söylenemez. Bu noktada emzirdiğim veya süt sağdığım sürede paylaşabileceğim veya alt metin verebileceğim fotoğraflarımın da olmadığını belirtmeliyim.
Rachel McAdams’ın uzaktan bakıldığında sadece bir poz sandığım, hikayenin içine girdiğimdeyse “O yollardan geçtim” dediğim fotoğrafını kıskandığım gerçeğini de paylaşmak isterim. Zira kirli çizgili tişörtlerin üzerinden çıkmayan süt lekelerinin veya aile bireyleriyle dolu bir odada gizli saklı sağılmaya çalışılan memelerin aslında ne kadar da normal bir şey olduğunu uzaktan bakınca anlıyorum. Ve tabii Rachel McAdams’ın doğumundan bu kadar kısa bir süre sonra kendinden emin duruşuyla kameraya bakıyor olması çıtayı bir hayli yükseklere taşıyor. Hala özgüvenimi koyduğum çekmeceyi hatırlamaya çalıştığım bugünlerde (teşekkürler lohusa depresiyonu!) en yakın Versace mağazasına gitmek için mesai bitimini bekliyorum.
Şaka bir yana. En temelinde Rachel McAdams da aslında çalışırken süt sağması ve emzirmesi gereken annelerden biri. Ve bunu saklama gereği duymuyor. Ve bu fotoğraf aslında toplumun halı altına süpürülmeye çalışılan en doğal eyleminin göz ardı edilmemesi gerektiğini estetik bir şekilde kafamıza fırlatıyor.
Unutmadan… Bütün krediyi Rachel McAdams’a vermenin haksızlık olduğuna inanıyorum. İşte hatırlanması ve kutlanması gereken diğer birkaç isim daha.
Bu yazıyı sonlandırırken ucuz bir espiri yapmaktan kendimi alıkoyamıyorum ve “pump it” diyerek size veda ediyorum.