Filmekimi ufukta gözüktü! (Dadanmak farz oldu)

Filmekimi, ilk kez düzenlendiği tarihi hatırladığımız, beraber büyüdüğümüzü hissettiğimiz, aşırı sempatik bir film festivali. “Film festivalinin sempatiği mi olur” demeyin, onların da ruhu var sonuçta. Filmekimi okuldaki en yakın arkadaşınız; İstanbul Film Festivali, başlangıçta sert bulduğunuz ama beraber bir yıl geçirdikten sonra çok sevmeye başladığınız hocanız; !F de cuma, cumartesi akşamları dans etmeye çıktığınız, enerjisi hiç bitmeyen, hip arkadaş grubu gibi. Artık çalışma hayatı içinde olan insanlar için başka analojiler de düşüneceğiz…

Yazı: Güliz Atsız

2002 yılından beri düzenlenen Filmekimi, bu sene İstanbul’da 5-14 Ekim, Ankara’da 12-16 Ekim ve İzmir’de 19-23 Ekim tarihlerinde gerçekleşecek. İstanbul için biletler 29 Eylül Cumartesi gününden itibaren satışa çıkıyor. Festival boyunca Atlas, Beyoğlu, City’s ve Rexx salonlarında toplamda 48 film gösterilecek. 

Programa şöyle bir bakacak olursak… Cannes, Venedik ve Toronto festivallerinden uzun zamandır beklediğimiz filmler ilk anda kalp atışlarımızı hızlandırıyor. Her film festivalinde yaptığım gibi farklı kategorileri belirtecek şekilde, renk renk çizdim filmleri. Kitapçığım olmadığında bile bu çizelgeyi ve renklendirmeyi yapmak, festivallerin en sevdiğim kısmı. Kupon biriktirmek yok, beklemek yok, anında dadanabilirsiniz!

FESTİVALDE DADANACAĞIMIZ 15 FİLM

The Man Who Killed Don Quixote

Terry Gilliam’ın 1990’larda başladığı ve bir türlü bitiremediği film, nihayet bitti. Filmin bitmemesi üzerine bir belgesel bile çekilmişti. 


Suspiria

Luca Guadagnino’nun yeni filmi. Aynı isimli Dario Argento filminin yeniden çevrimi. Müzikler Thom Yorke’a ait. Tilda Swinton ve Dakota Johnson oynuyor. Buralarda zaten defalarca dadanmıştık.


Climax

Gaspar Noé’nin uyuşturucu, şiddet, cinsellik dolu yeni filmi. Yalnız bu sefer salondan kaçanların sayısı epey az. Bu sefer oldu galiba. 


The House That Jack Built

Lars von Trier, Cannes’dan kovulmuş ve “persona non grata (istenmeyen insan) ilan edilmişti. Bu sene af çıktı ve bu filmle yarışmaya dönüş yaptı.


Everybody Knows

İki Oscar’lı yönetmen Asghar Farhadi’nin yeni filmi. Penelope Cruz ve Javier Bardem’in oynadığı film, Cannes Film Festivali’nin de açılış filmiydi.


The Favorite

The Lobster ve Kutsal Geyiğin Ölümü filmleriyle büyük çıkış yakalayan yönetmen Yorgos Lanthimos’un son filmi. Olivia Colman, Emma Stone ve Rachel Weisz oyuncu kadrosundaki isimlerden bazıları.


Non-ficiton (Doubles vies)

Personal Shopper’ın yönetmeni Olivier Assayas’ın yeni filmi. Guillaume Canet ve Juliette Binoche oynuyor. İzlemek için yeterli sebepler… 

Le Livre d’image

Büyük usta Jean-Luc Godard’ın yeni filmi. 


Cold War

Yabancı Film Oscar’ı dahil pek çok ödül alan Ida’nın yönetmeni Paweł Pawlikowski’den siyah-beyaz, müthiş caz aranjmanlarıyla dolu “şiir gibi” bir film. 


Kefernahum

Mülteci bir ailenin çocuğu olan Zain, kendisini dünyaya getirdiği için anne ve babasına dava açıyor. Göçmenlik, çocukluk ve aile gibi kavramlar üzerine sahici bir hikaye. Aynı zamanda Lübnan’ın Oscar adayı. 


Kings

Mustang filmiyle tanıdığımız Deniz Gamze Ergüven’in yeni filmi Kings’de Halle Berry ve Daniel Craig oynuyor. Görüntü yönetmenliğinin yarattığı atmosferden etkilenmemek mümkün değil.


Happy as Lazzaro

16 mm ile çekilmiş nefis görüntüleriyle masalsı bir atmosfer yaratan film, İtalyan sinemasının en iyi güncel örneklerinden biri.


Don’t Worry, He Won’t Get Far on Foot

Gus Van Sant’ın yeni filmi. Joaquin Phoenix, Jonah Hill ve Rooney Mara oynuyor. Bu kadrodan kötü iş çıkmasına imkan yok gibi bir şey.


The Kindergarten Teacher

Maggie Gyllenhaal’ın hem başrolde olduğu hem de yapımcılığını üstlendiği film derin psikolojik çözümlemeleriyle festivalin öne çıkanlarından.


We the Animals

Nefis bir aile ve büyüme hikayesi. Amatör çocuk oyuncular filmin gerçekçiliğini güçlendiriyor. 


“DAHA YOK MU” DİYENLERE

The Field Guy to Evil

Aslında bu da “Kaçmazlar” kategorisinde mi olmalıydı acaba? Dünyanın çeşitli yerlerindeki halk efsanelerinden esinlenerek yapılmış sekiz korku hikayesi bir arada. Yönetmenler arasında Can Evrenol ve Goodnight Mommy’nin yönetmeni Veronika Franz da bulunuyor.

Beoning

Haruki Murakami’nin öyküsünden uyarlanan film, Güney Kore’nin Oscar adayı olarak açıklandı. 

Diamantino

Portekizli futbolcu Diamantino’nun yeteneğini kaybetmesiyle başlayan film, yaratıcı bir dille anlatıyor hikayesini.

Blaze

Ethan Hawke’ın yönettiği film, country-blues müzisyenleri dünyasında bir yolculuğa çıkıyor. Başarılı örüntü yönetmenliği sayesinde, etkisinden kurtulması zor bir atmosfer yaratıyor. 

Manbiki Kazoku

1997’den bu yana Altın Palmiye alan ilk Japon filmi. Sevimli başlayıp, yürek burkarak devam eden bir aile hikayesini anlatıyor. 

Arctic 

Hannibal ve The Hunt ile tanıdığımız Mads Mikkelsen’den etkiletici bir hayatta kalma hikayesi. Dublör kullanmadan çekilmiş zorlayıcı sahnelerle Mikkelsen kendine hayran bırakıyor. 

Mandy

Nicolas Cage artık bir sanat filmi oyuncusu. 

Un Couteau Dans le Coeur

1979’da geçen filmde, Vanessa Paradis eşcinsel porno filmler çeken bir yönetmeni oynuyor. Gerçekten müthiş bir film. Müzikleri bile yeter filmi sevmek için. Aslında bu filmi de Kaçmazlardan biri olarak düşünseniz daha iyi olur.