Gittik Gördük: “Üst Kattaki Terörist”

Yazı: Tunca Üçer

Emrah Serbes’i nasıl biliriz? İyi biliriz. 

Üst Kattaki Terörist’i nasıl biliriz? Onu da iyi gördük.

Emrah Serbes ve bir gün edebiyat tarihçileri tarafından kendisiyle aynı gruba konulabilecek diğer isimler, birtakım farklılıklara rağmen bir bütün olarak edebiyatımızda bir akım oluşturmaya başladılar; şimdilik bu bir geçiş dönemi gibi duruyor. Ama kuşkusuz toplum olarak da sarsıldığımız ve artık bir toplumsal kişilik oluşturmaya çabaladığımız şu günlerde bu geçiş döneminin sağlam bir karşılığı var. Bunu yalnızca edebiyatta değil, sinemada, tiyatroda ve hatta plastik sanatlarda bile gözlemleyebiliyoruz. Bu kişilik oluşturma çabasının, tiyatro ve edebiyatla kesiştiği noktada duran bir oyun Üst Kattaki Terörist.

Demin bahsi geçen yazarlarımızın en iyilerinden biri Emrah Serbes… Onun en iyi öykülerinden biri olan Üst Kattaki Terörist de, ikincikat tarafından sahneleniyor. Oyunda genel olarak metne sadık kalınmış. Keşke tiyatronun olanakları ile metin biraz daha etkileyici bir şekilde genişletilseydi diye düşünsek de metnin kalitesi oyunu rahatlıkla taşıyor. Öyküden farklı olarak “üst kattaki terörist” oyunda kimliklendirilmiş, Serbes’in üstünde çok durmadığı kimliğin altı oyunda çizilmiş, bu da oyunun mesajını daha belirgin hale getirmiş.

Oyun başladığında sahnede iki ev görüyoruz. “Yok birbirimizden farkımız” dercesine benzer bu evlerde iki farklı hayat yaşanıyor; Kürt öğrencilerinki (kızcağız da Kürt(!) mü acaba?) ve büyük erkek çocuğunu savaşta kaybetmiş bir aileninki… Riske girilmeksizin ekonomik olarak kullanılmış sahnede bu iki yaşama da rahatlıkla şahitlik edebiliyoruz.

Dekorun sadeliğinin bıraktığı boşluğu oyunculuklar kapatıyor. Dört oyuncunun her birinden ayrı ayrı bahsetmek gerekiyor. Üst kattaki terörist Bedir Bedir mükemmele yakın bir oyunculuk sergiliyor, oyun süresince birçok farklı zorluğun üstesinden de başarıyla geliyor. Aslında ön planda olan oyuncu 12 yaşındaki Nurettin’i oynayan Denizhan Akbaba. Çok uzun bir çalışmanın sonunda hem üzerinde verilen hem de harcadığı emeğin karşılığını oyunda vermeye çalışıyor Denizhan, veriyor da. Sanıyorum biraz diksiyon sorunundan Denizhan’ın oyunculuğu bir türlü zirveyi göremiyor. Hep biraz daha yukarı taşısa içimizin yağları eriyeceği noktada frene basıyor. Genç ve gelecek vaat eden bir oyuncu olan Denizhan’ı bundan sonra ilgi ile takip edeceğim. Nurettin’in annesi rolündeki Banu Çiçek Barutçugil, pasta üfleme sahnesinde olduğu gibi oyun metninin kendisine yüklediği aşırı yüke rağmen rolün hakkını çok iyi veriyor. Rolüne yüklenen ve zaman zaman da oyunun samimiyetini kaybettiren duygusallığa karşın kusursuz bir oyunculuk sergiliyor. Gözde Kocaoğlu aslında oyunun mesajını, kimliklerin önemsizliğini (belki de önemini) ve geçirgenliğini gösteren karakteri oynuyor; Üst Kattaki Terörist’in güzel sevgilisi, kimliğini yaşayamayan bir üniversite öğrencisi. Dengeli bir karakteri abartısız bir oyunculukla çok iyi canlandırmış.

Oyunu genel olarak değerlendirdiğimizde iyi bir metne ve oyunculuğa dayanan ama hak ettiği kuvveti yaratamayan bir uyarlama görüyoruz. ikincikat artık oyuncularının ve seyircilerinin ulaştığı olgunluğa tiyatro yönetimi ve uygulama üzerinden de ulaşmalı. Özellikle bazı oyunlarda çok belirgin olan ve bu oyunda da zaman zaman kendisini gösteren mesajın köşeleşerek göze batması ve sahnelerin, bazen de oyunun sündürülmesi aşılırsa ikincikat potansiyelini ortaya çıkartacaktır.