Gözümüz yollarda kaldı: 2018’in beklediğimiz albümleri

Yazı: İrem Türkmen

Alternatif/indie müziğin tuhaf bir yanı var, iki yılda bir yaşanan bir tutulmayla bize ömür boyu dinleyeceğimiz albümleri veriyor. 2017’de bu bir sene atlamış olmalı, çünkü alternatif/indie severlerin yüzü 2015’ten bu yana gülmedi ve iyi müziğe susadık. Fakat bu sene özlemiyle yandığımız gruplardan müjdeli haberler kesilmedi ve hem siyasi, hem müzikal anlamda kabustan kabusa koştuğumuz 2017’nin acısını nispeten dindirdi. Gökten öyle çok haber yağdı ki, yakaladığımız dört tanesini derledik.

1) The Vaccines

Britanyalı rock gruplarını genellikle serserilik, haydutluk ve ahlaksızlıklarıyla tanır ve çok severiz. Britrock denen hababam sınıfında The Vaccines, sınıfın pis işlerine karışmayan, sosyal, yüksek enerjili, kızları “boşver Jennifer, sen çok daha iyilerine layıksın” diye teselli eden sınıf başkanına oynuyor. Şu ana kadar falsolu albüm yapmayan bu sevimli İngilizler, 2015’te çıkardıkları “English Graffiti”den sonra kulaklarımızda hafif elektronik, enfes bir tat bırakmış ve iştahımızı açmıştı. 30 Mart’ta çıkacak yeni albümleri “Combat Sports” ise daha köklerine döndükleri ve bizi sokaklarda ritim tutarak, gülümseterek yürütecek bir albüme benziyor. İpucu: Single’larından “Nightclub”, Blondie’nin çok sevdiğimiz bir şarkısına şapka çıkarıyor olabilir!

Belki bunu da seversiniz:


2) Courtney Barnett

Courtney Barnett için ‘uzun süreli sessizliğini bozdu’ demek pek doğru olmaz, zira 2017’de Kurt Vile’la çıkardığı ‘Lotta Sea Lice’ ile aklımızı almıştı. Avusturalyalı Barnett, 2015 çıkışlı ilk albümü ‘Sometimes I Sit And Think, Sometimes I Just Sit’ ile kahve dükkanlarının ve pazar günlerini yorgan altında, camdan sokağı izleyerek geçirenlerin gözdesi olmuştu. Bu yükseliş Josh Homme’un da ilgisini çekmiş olmalı ki, soundtrack’lerini yaptığı In The Fade için Barnett’tan ‘Anonymous Club’ isimli bir şarkı almıştı.

Barnett’ın yeni albümünü heyecanla beklememek mümkün değil, çünkü ilk tekli ‘Nameless, Faceless’ daha önce kokusunu aldığımız distortion’lı, kirli rock sound’una göndermelerde bulunuyor. Hem klibi de nefis.


3) Vampire Weekend

Sakin ve tarafsız kalmak mümkün değil, “ya siz nerelerdesiniz!” diye koşup sarılmak istediğim bir albüm geliyor. Şairane sözleri, buruk hikayeleri ve naif melodileriyle gönüllere taht kuran Vampire Weekend bu sene dönüyor! Evet, Rostam Batmanglij’i yolda kaybederek dönüyor, ama dönüyor işte! Albümün detayları nükleer bomba kodu gibi saklanıyor, ama isminin ‘Mitsubishi Macchiato’ olması bekleniyor.

Alakasız ama olsun:


4) Arctic Monkeys

‘AM’ albümü konusunda konuşmak biraz acı verici, çünkü gençliğimizde başımızdan eksik olmayan, içimizden biri Arctic Monkeys’in cenazesi niteliğinde bir albüm olmuştu. Alex Turner’ın jöleli, geriye taranmış saçları ve “kızım bana bağlanma, ben seni üzerim” niteliğindeki şarkı sözlerinin ötesine bakılmalı. Bu sene uzattığı olay yaratan sakalı ve The Last Shadow Puppets’ta sergilediği danslardan çıkarım yaparsak açıkçası diken üstünde beklediğimiz bir albüm olacağa benziyor. Ne denebilir ki, umarım utandırır.

Alakasız ama olsun: