Haziran albümlerinin bir kısmı geldi!

Haziran ayında tatlı tatlı dadanacağımızı açıkladığımız albümleri geçenlerde açıklamıştık. Şimdi ise onlarla buluşma vakti…

Lykke Li – so sad so sexy

so sad so sexy

İsveçli sanatçı Lykke Li önce popüler dünyanın çılgın akımlarına dahil oldu. Fakat bir türlü o dünyaya sığamadı ve sisteme karşı gelerek köşesine çekildi. Beraberinde yaşadığı ayrılıkla birlikte iyice diplere inen Lykke Li, albüm üçlemesinin sonunu bir kabullenişe bağladı. “I Never Learn” albümü ile iyice sisteme sırtını dönen Lykke Li “Artık sadece kendi istediklerimi yapacağım.” mesajını net bir şekilde ortaya koydu. Kariyerine evlilik ve çocuk molası veren Lykke Li, tamamen tarz değiştirip, direksiyonu net bir şekilde R&B’ye kırdığı “so sad so sexy” albümü ile karşımızda.


10 şarkılık “so sad so sexy” albümü hüzünlü yaz akşamlarına, eğlence başlamadan arkada çalsın dediğiniz ortamlara çok yakışacak bir albüm. Genel olarak “I Never Learn” albümü sonrası tavrını şarkı sözlerinde görebileceğiniz albümün prodüktörleri günümüzde aşırı dinlenen tüm albümlerde denk gelebileceğiniz isimler: Malay, Jeff Bhasker ve Emile. Fakat nedense bu albüm bana bu isimlerin kimseye yaranmaya çalışmadan, herkesin sevebileceği ve keyif alarak yaptıkları bir iş olarak göründü. Bu sadeliği, samimiyeti ve içtenliği sevdim. Göz ardı edilmeyecek enstrümanların ayak izlerini takip ettiğiniz zaman da zaten Lykke Li tarzının içinde kendinizi bulabilirsiniz.

Pete Yorn & Scarlett Johansson – Apart

apart

Ben rock denen şeyi özlüyorum. Açıp klasik rock dinlediğim günler aşırı fazla. Artık doğru düzgün gitar duyamıyorum. Geçen gün bir arkadaşımın “Rock öldü mü?” mesajıyla güne başladım. Neyse ki ölmemiş. Fazla elektroniğe bulaşmamış, Scarlett Johansson vokalini aşırı geliştirmiş ve Pete Yorn da her zamanki Pete Yorn!


Bu albüme gerçek rock diyemeyiz belki ama eski okul bir şeyler dinlemek için bu albüme dadanabilirsiniz. 5 şarkılık, şeker gibi bir albüm.

Lump – Lump (Laura Marling & Mike Lindsay)

Ekran Resmi 2018-06-08 15.36.54

İnemediğiniz dehlizlerin, yüzleşemediğiniz hislerinizin fonu, karanlık bir yaz albümü. Yayınladıkları tekli bunun mesajını vermişti zaten fakat albümün tamamına yayılan hafif bir hareketlenme mevcut. Her ikisi de çeşitli ödüller kazanmış iki sanatçının deneysel bir çöküş diyebilirim. Fakat albüm ilerledikçe heyecan ve ritimler de artıyor ve yepyeni hiç sıkılmadan dinleyebileceğiniz melodi ve vokallerle tanışıyorsunuz. Curse Of The Contemporary adlı şarkıdan sonra albümü biraz çılgınca dinleyeceğimi anladım.