Joaquin Phoenix’in önlenemez yükselişi
Biz biliyorduk zaten böyle uçup gideceğini…
Joaquin Phoenix kariyerinin ilk yıllarında uzun zaman, yüzünü görünce tanıdığımız ama adını bir türlü hatırlayamadığımız iyi oyunculardan biri oldu. Gladiator’de Roma İmparatoru Commodus, Signs’da Mel Gibson’ın kardeşi, Walk the Line’da Johnny Cash ve The Master’da sinema tarihinin en acayip karakterlerinden biri olan Freddie Quell olarak gördük izledik kendisini.
Yürek sıkıştıran bir kare, bir sahne…
Kariyerinin bu sessiz ve risksiz gidişatından o da rahatsız olmuş olacak ki, bir noktada oyunculuğa ara verdi. Hem de ciddi bir ara! Arayı Master’la kapattı ve bir de Oscar adaylığı kaptı. Ardından Her’le birlikte dönüşü gerçekten muhteşem oldu.
Bıyık şov
Her öncesi Master da dahil olmak üzere üç Oscar adaylığı bulunuyor, ondan beri henüz aday olmadı. Böyle düşününce sanki önceden kariyeri daha iyi gidiyordu gibi düşünülebilir. Ancak bu noktada Phoenix’in başarısını ödülleriyle değil, hafızalarda yer eden filmleri ve karakterleriyle ölçmek daha doğru olacak.
En iyi yaş alan ünlülerden biri. Saygılar…
Her’ün ardından geçen sene You Were Never Really Here’da sergilediği müthiş bir performansla, unutulmayacak bir anti-kahraman yarattı. Yakında da kendisini Venedik’te En İyi Yönetmen ödülünü alan The Sisters Brothers filminde izleyeceğiz. Ama Phoenix’in esas parladığı an belli ki, çalışmaları yeni başlayan Joker filmiyle olacak. Robert de Niro ve Frances Conroy’un da oynayacağı filmde Phoenix’i Joker olarak izleyeceğiz. Bu efsane karaktere nasıl bir yorum katacağını, merakla bekliyoruz.