
Kalabalıklar önünde, Kamufle
Bir röportajla dadandık…
Yerli hip-hop sahnesinin uzun zamandır dadandığımız isimlerinden biri Kamufle. Durup dinlenmeden üretmeye devam etmesi, farklı türlere de kapısını açarak etki alanını genişleten müziği ve bu kültürün içinden çıkan özgün duruşuyla hip-hop’ın memleketteki yükselişine bizzat katkıda bulunan Kamufle’yi, o yüksek enerjili sahne performansıyla 20 Temmuz’da One Love Festival’da izleyecek olmayı fırsat bildik, yıllardır biriktirdiğimiz sorularımızı kendisine yönelttik. ”Kamufle” isminin hikayesini bilmiyorduk bu arada, onu da öğrenmiş olduk.
Türkiye’de hip-hop sahnesinin en üretken isimlerinden birisin. 10’dan fazla albümün var… Peki her şey nasıl başladı; hip-hop’la ve kültürüyle yolların ilk nasıl kesişti ve kendini ilk kez ne zaman stüdyoda buldun?
1995 yılında Ntm ve Cartel dinledim şans eseri ve sonrasında break dance, basketbol, graffiti çevresinde bir çocukluk geçirdiğim için hip-hop Kültürünü bir yaşam biçimi olarak belirlemiş oldum. 2003 yılında mahalle arkadaşlarımla Federal isimli bir grup kurarak il kayıtlarımı almaya başladım.
Her lakabın bir hikayesi var; ‘kamufle’ adı nereden geliyor?
Annem ile babam, askeri dikim evinden emekliler. Babam silah kılıfı yapardı, annem de askeri terziydi ve askeri mühimmatlara merakım yüksekti. Çocukken utangaç olduğum için kendime “Kamufle” mahlasını uygun gördüm ve mutluyum.
Müziğe başladığın ilk yıllardan bu yana Türkiye hip-hop sahnesinde de çok şey değişti. Son birkaç yıldır özellikle, hip-hop ana akımın da sahiplendiği bir müzik haline geldi. Sence hip-hop’a yönelik bu giderek artan ilginin sebebi ne?
Hip-hop kültürü popülerleşmedi. Rap müzik içerisinden türeyen “trap” sound dediğimiz “mumble rap” akımı poplaştığı için “rap” patladı diye lanse edildi! Hip-hop her aynı yerde, koskocaman bir dağ gibi durur ve gençleri iyi bir insan olmak için yetiştirir. Gerisi senin seçimin ve senin tercihindir.
Ana akım her daim alt kültürlerden besleniyor aslında. Hip-hop öncesinde Duman, Mor ve Ötesi gibi gruplarla birlikte rock müzik geniş kitleler tarafından dinlenen bir müziğe dönüşmüştü. Sence ana akım neden sürekli alt kültüre yüzünü dönüyor?
Jenerasyon tazelendikçe ve gelen jenerasyon kültürel olarak hangi akıma bağlıysa ana akım da dişlerini, kancalarını ve oltalarını çıkarıp akşam yemeğini hazırlamaya başlıyor! Bu kaçınılmaz. Çünkü müziğin para edecek bir seviyeye geldiği zaman para kazanman gerekir ve sana para kazandıracak kişiler orada seni bekliyordur!
Hip-hop bu coğrafyada nasıl evriliyor ve buranın sözlü geleneğinden nasıl besleniyor sence?
Genel olarak “ikinci sınıf” diye tabir edilen bir tabakadan geldiğimiz için sokak ve varoş mahallelerdeki hayatı daha iyi gözlemleyebiliyor ve lirikaliteyi ilk etapta onları gözlemleyerek hazırlıyoruz. Açılmaya başladığımız zaman ve yaş ilerledikçe bir şeyleri araştırıp daha farklı konulara atlıyoruz ve yelpaze genişliyor. Daha sonra Müslüm Gürses, Orhan Gencebay, Ferdi Tayfur, Erkin Koray, Barış Manço, Ahmet Kaya, Selda Bağcan kulağına misafir olunca konu ve sound çok güzel yerine oturuyor.
Müziğin sadece hip-hop’ın sınırları içerisinde kalmıyor. Kamufle Moral Band ile yaptığın kayıtlarda farklı türlere ait sesleri bir arada duymak mümkün. Sence birbirinden uzak gibi duran bu türlerin arasında nasıl bir bağ var? Sen funk veya rock gibi müziklerle nasıl bir ilişki kuruyorsun?
Duyarak! Gerçekten hissettiğin ve bunu hissederek icra ettiğin zaman ortada tür falan kalmıyor. O enerjiyi ve o atmosferi beraber hissedip yaşadığın zaman, akan sular durur! Yıllar önce James Brown ve Pavarotti’nin aynı sahnede “It’s a Man’s World” şarkısını seslendirdikleri performansı izlemiştim. Ya da Erkin Koray ve Orhan Gencebay birbirlerinin albümlerinde enstrüman çalarak sound’larını çok yükseltmişlerdi. Ben bu şekilde gördüm, öğrendim ve icra ediyorum. Gerisi yine benim istediğim ve hissettiğim gibi olur.
”Hayale Daldım” albümünde olduğu gibi, farklı türlerde müzik yapan müzisyenlerle düet ve iş birliklerin de var. Senin için diğer müzisyenlerle iş birliği yapmak ne açıdan önemli? Farklı müzisyenlerle bir araya gelmek müziğini nasıl şekillendiriyor sence?
Olmazsa olmazımdır! Yıllarca rap müzik yapan insanlara güldüler, onlarla alay ettiler ama bizimle aynı yoldan geçmiş rock, caz, reggae yapan müzisyenlere de bunları yaptılar. Oysa hepsi inanılmaz yetenekli! Çevremi ne kadar çok genişletir, ne kadar çok farklı sese ve sound’a ulaşırsam o kadar çok geliştiririm kendimi. Eğer bir müzisyen sana bas gitar ya da klarnet hediye ediyorsa bu iyi bir şeydir!
Tekrar Kamufle Moral Band’e dönelim; nasıl bir araya geldiniz ve sahne performanslarınızı canlı enstrümanlar eşliğinde nasıl kurguluyorsunuz?
2012 yıllarında “Hayale Daldım” albümünü hazırlamaya başladım ve kayıtlara 2013’te Maslak’ta, Moral grubundan Tolga Türünz ve Kül grubundan Mehmet Yaranona’nın ortak açtıkları Opus stüdyoda giriştim. Tolga Abi ve Mehmet Abi iki farklı müzik kuşağından oldukları için vokal teknikleri, kayıt ve enstrüman desteğinde bulundular. Sadece iş değil, ortada güzel bir arkadaşlık da oluşmaya başladı ve albüm çıktıktan sonra bu projeyi Tolga Abi’ye teklif ettim, o da neden olmasın dedi. Böylece Hayale Daldım albümünü akustik olarak altı ayda hazırlayıp stüdyo session serisi oluşturduk. Videolar çıkınca konser teklifleri de gelmeye başladı. Daha sonra kendi orkestramı oluşturdum.
Hip-hop sadece bir müzik türü değil, bir şehir kültürü de. Sen şehirle nasıl bir ilişki kuruyorsun? Pek çoklarının İstanbul’la yaşadığı bu garip aşk-nefret ilişkisi senin tarafında nasıl? Buranın sokakları sana neler sunuyor?
Ben Karagümrük, Kumkapı ve Kayışdağı (Türk-iş Blokları) üçgeninde büyüdüm ve Bulgaristan göçmeni bir İstanbulluyum; annem de, babam da istanbulludur esasen. O bakımdan eski İstanbul hikayelerini dinleyerek büyüdüğüm, 90’lar İstanbul’unu çocukken yaşadığım ve aynı zamanda 2000’li yıllarında bir İstanbul genci olarak rap müzik ettiğim için hikaye depom çok dolu ve git gide gelişiyor! Ben İstanbul’un gamsızlığına, acımasızlığına, sevincine ve romantizmine aşırı derecede aşığım. Buradan Sadri Alışık’a da sonsuz sevgi ve saygılarımı sunuyorum. Rahmetle anıyorum! 🙂
Şu aralar yeni kayıtlar üzerinde çalışıyor musun? Gündeminde neler var? Yakın gelecek için belli olan planlarından veya tasarılarından bahseden misin?
Albüme başlayalı epey zaman oldu; ara ara da tekliler kaydettim ve arkadaşlarımın şarkılarına konuk feat’ler verdim. Şu an yoğun bir şekilde yedi şarkı tamamlandı; 12 şarkılık bir albüm geliyor! Hayale Daldım albümünde olduğu gibi bu albüme de Da Poet ile beraber hazırlıyoruz, bakalım neler olacak.