
Kayak pistinde metalcilik
Elit bir spor olarak görülen Alp disiplinini bir koltuğuna, death metal gibi uç bir müzik türünü diğer koltuğuna sıkıştıran Dominik Paris sıradan bir karakter olmadığını açıkça gösteriyor.
Dominik ve Paris… Huyu suyu birbirinden farklı iki ayrı coğrafya neden peş peşe zikredilir? Kötü bir isim şakası peşinde değilim ama teşbihte de hata olmaz. Bu öyle sıradan bir rast geliş değil, olağandışı bir hadise mevzubahis. Hadisenin başrolünde ise ismiyle müsemma enteresan bir kişilik; Alp disiplini yarışçısı ve death metal tutkunu Dominik Paris yer alıyor.
Paris’in bugünlerde adının sıklıkla duyulmasına neden olan marifeti geçtiğimiz hafta Alp disiplini kategorisinde Super Giant Slalom yarışmasını kazanmış olması. 29 yaşındaki sporcunun son iki ayda Bormio ve Kitzbuehel’de de yarışlar kazandığını düşünürsek harika bir sezon geçirdiğini söylemek yanlış olmaz. Bundan yaklaşık on sene evvel henüz genç ve umut vadeden bir sporcuyken her şeye arkasını dönüp İsviçre Alplerine giderek birkaç aylığına koyun gütmeye karar veren biri için hiç fena değil. Fakat Paris’in olağandışılığı bu kadarla kalmıyor.
Başarılı sporcunun diğer bir yeteneği ise biraz “brutal”. Kendisi Rise of Voltage isimli bir death metal grubunun vokali olarak sahneleri birbirine katıyor. Çocukluğundan bu yana müziği çok sevdiği bilinen Paris ortaokul yıllarında rock müziğe ilgi duymaya başlamış ve bu yolcuğu metal müziğin uç noktalarına kadar uzanmış. Büyük bir Pantera hayranı olan Paris’in müzikal olarak da en çok onlardan etkilendiğini söylemesi şaşırtıcı değil.
Paris’in aynı zamanda memleketi olan Güney Tirol menşeili arkadaşlarıyla kurduğu Rise of Voltage ilk albümünü 2019 yılı itibarıyla yayınladı. Time isimli albümü dinlemeye başladığınızda eli yüzü düzgün bir iş olduğu görülebiliyor. Kayak pistlerinin yıldızı olan Paris bir yıldızlı pekiyi de buradan alıyor. Zira özellikle müziğin bu janrında vokal performansının özel bir yetenek istediğini göz önüne alırsak güler yüzlü kayakçı sınıfı geçmiş görünüyor. Ancak siz yine de onun güldüğüne bakmayın, sahnede death metal’in ruhuna uygun şekilde kaşlarını çatıp korkutucu sesler çıkarabiliyor.
Müzik ile kayak yapmayı birbirine benzetiyor Paris. İkisinin de ona mutluluk ve özgürlük hissi verdiğini söylüyor. Aynı zamanda pek çok sporcu gibi yarışmalardan önce konsantrasyon aracı olarak da müziği kullanıyor. Kulaklıklarını çıkış kapısına gelene kadar çıkarmadığını söylüyor.
Elit bir spor olarak görülen Alp disiplinini bir koltuğuna, death metal gibi uç bir müzik türünü diğer koltuğuna sıkıştıran Paris sıradan bir karakter olmadığını açıkça gösteriyor. Bu çılgın İtalyan yarın bir gün karşınıza ya bir tepeden aşağı son sürat kayarken ya da bir sahnede mikrofon ayağı tekmelerken çıkabilir. Her halükârda izlerken eğleneceğinizi rahatlıkla söyleyebilirim.