
Kendrick Lamar’dan ikinci Grammy çıkartması (kelimenin gerçek anlamıyla)
Yazı: Güliz Atsız
Yine bir Grammy akşamı ve yine Kendrick Lamar’dan hem aşırı göndermeli hem de aşırı kör gözün parmağına bir performans…
Herkesi bilemem ama ben, “Bob Dylan Nobel aldıysa, Kendrcik Lamar’ın da alması lazım, kendisi yaşayan en büyük şairlerden biri” diye dolaşıyorum kafamın içinde. 2016 yılında sahne diye siyahilerin doldurduğu bir hapishane dekoruna elinde kelepçeler, zincirlerle çıkmıştı. The Blacker The Berry ve Alright’ı söyleyip ortalığı ateşe vermişti. Mecazen değil, gerçekten sahnede ateş yakmıştı. To Pimp a Butterfly albümünün arkasına gelen performanstı bu. Caz severlerin yakından takip ettiği, İstanbul Caz Festivali’nde de konser veren saksafonist Kamasi Washington albümün delilik dozunu artırdığı gibi bu sahne performansının da ayarlarıyla epey bir oynamıştı.
Bu sene, Damn albümüyle dört Grammy aldı belki ama esaslı ödüllerin hepsini Bruno Mars’a kaptırdı. Yine de ertesi gün ve bundan sonraki yıllarda konuşulacak malzeme, Bruno Mars’ın albümünün daha iyi olup olmadığından ziyade, Kendrick’in açılış performansı hakkında olacak belli ki. Eğer bundan sonraki nesiller veya uzaylılar için bir disk içerisine televizyon tarihinden belli başlı anlar saklanacak olsa, bir Prenses Diana’nın düğünü bir de bu performans orada olmalı derim.
Performans, Amerikan bayrağı altında askerlerin ayaklarını vurmasıyla ve XXX’le başladı. Sonra bayrak gitti, “This is a satire by Kendrick Lamar” (bu Kendrick Lamar’ın hazırlayıp sunduğu bir hicivdir) yazısı belirdi. Bu hareketin kendisi bile tam da şarkılarının sözleri gibi zaten. Cinaslı, hicivli, göndermeli, söz oyunlu ve bir o kadar da açık ve kabak gibi ortada.
Bu yazının hemen arkasına komedyen ve oyuncu Dave Chappelle çıkıp, “I just wanted to remind the audience that the only thing more frightening than watching a black man be honest in America is being an honest black man in America” (Seyirciye hatırlatmak isterim ki, Amerika’da dürüst siyahi bir adamı izlemekten daha korkutucu bir şey varsa, o da Amerika’da dürüst siyahi bir adam olmaktır) demesin mi? Arkasına DNA girdi, Bono çıktı, taikolar patladı falan bir şeyler oldu. Sonunda da silah sesleri patladıkça zaten kıpkırmızı giyinmiş olan siyahi dansçılar tek tek tek düştüler ve hepsi “öldüğünde” sahneyi bir nevi kan götürüyordu.
Biz okullarda sanat toplum için mi sanat için mi tartışmalarını tek boyutlu bir şekilde tekrar ededuralım, sanat, politik ve özel olan çoktan atı alıp, Üsküdar’ı da geçip, uzaklarda bir yerlerde iç içe geçmiş durumda. Kendrick’e buradan, huzurlarınızda algına, kafana, kalemine sağlık, seni kerata demek istiyorum.