Kıyamet kapıda

Good Omens’in dizi uyarlaması hayal ettiğimizden de iyi bir yerlere doğru gidiyor…

Okuduktan sonra bir daha asla eskisi gibi olamayacağınız kitaplardan Good Omens. Kıyamete doğru son sürat ilerleyen sağlam kurgusuyla hayata (ve sonrasına) dair her şeyi çözmüş gibi, komik bir bilgeliğe sahip. Kitaplığınızda, onlarca kitabın arasında sessizce dursa bile, gelip geçerken onunla göz göze geldiğinizi, o bilgeliğinden bir şeyler kaptığınızı hissedebilirsiniz. Sonra aklınıza kitaptan komik bir bölüm gelir, ona gülersiniz. Kendinizi eşe dosta alıntılar yaparken bulur, kitabı o ilk okuduğunuz zihin açıcı anları ne kadar özlediğinizi fark edersiniz. Evet, defalarca okusanız da o ilk anın verdiği çarpışma zevki vazgeçilemez… Ve yine evet, bu aslında tüm kitaplar için geçerli ama Terry Pratchett ile Neil Gaiman’ın ortak dehasının bir ürünü olan, insanı bilmediği yerlere savuran bir romandan bahsediyoruz tam şu an: Her anı, her diyalogu ince ince işlenmiş olduğu için, o mis gibi İngiliz espri anlayışıyla usulca zihninize kazınan, kişiliğinizi de beraberinde dönüştüren bir romandan… Ha bu arada, kitabın müzikleri de çok güzeldir, ki zaten özellikle Neil Gaiman tarafında kitapların hep kendine has bir müziği vardır.

2002’de romanın Terry Gilliam yönetmenliğinde beyazperdeye uyarlanacağı açıklanmıştı. Hatta Johnny Depp ve Robin Williams (ki Gilliam ve Williams The Fisher King’de de birlikte çalışmıştı) gibi isimlerle anlaşıldığı söyleniyordu. Ama sonrası büyük sessizlik… İnternet aleminde dönen muhabbetlere göre, gerekli bütçe sağlanamadığı için, bu film projesi de rafa kaldırılmıştı. Üzücüydü…

Bu arada sinema ve televizyon dünyası Neil Gaiman’ı keşfetti ve giderek daha da sevmeye başladı. Stardust, Beowolf, Coraline, American Gods derken, (Sandman de hâlâ yapımcıların ağzını sulandırıyor) mevzunun eninde sonunda Good Omens’e geleceği belliydi. Çok da iyi oldu.

Sevdiği kitapların film uyarlamaları konusunda (hele ki böyle fantastik bir çılgınlık söz konusuysa) garip hisler yaşayabiliyor insan. Ben de haberi alınca aşırı heyecanlansam da “Of saçmalamasalar” bari diyerek o yarı tedirgin hissi ötelemeye çalışırken buldum kendimi. Ama çok geçmeden anladım ki, endişeye gerek yok. Proje emin ellerde…

Öncelikle söyleyelim: Senaryo yine Neil Gaiman’a teslim. Haliyle uyarlarken aradan kaçabilecek şeyleri usulüne göre kotaracağına eminiz. Zaten Neil Gaiman diyoruz arkadaşlar, ne yapsa kabulümüz. (Kör fanatizm.)

Başrollerdeki isimler ise her gördüğümde başımın dönmesine sebep oluyor, bir yerlere tutunma ihtiyacı hissediyorum: David Tennant. Michael Sheen. Jon Hamm……. Bence zaten her şeyin başrolünde David Tennant olmalı ya, neyse…

Bu kadarı yetmezmiş gibi, geçenlerde belki görmüşsünüzdür, Benedict Cumberbatch’in de projeye dahil olduğu açıklandı. Tamam, bedenen olarak orada olmayacak ama sesiyle Satan’ı canlandıracak. Ayrıca, Frances McDormand’ı da tanrıyı canlandırırken duyacağız.

Doctor Who ve Sherlock gibi yapımlarda da yönetmenlik yapmış olan Douglas Mackinnon’ın yönettiği BBC ve Amazon ortak yapımı altı bölümlük dizi 31 Mayıs’ta yayınlanacak. Biz de bu arada kitap hakkında güzelleme yapacağımız anlı şanlı bir yazı hazırlama işine girişelim bari.

Aşağıdaki video buram buram İngiliz şakacılığına sahne oluyor. Douglas Mackinnon ve Neil Gaiman, Benedict Cumberbatch gıybeti yapıyorlar. Güya…