Komedi bir mayın tarlasıysa çare Hasan Minhaj

Her hafta Pazar günü, Netflix’te Patriot Act diye bir program yapıyor Hasan Minhaj. İlk birkaç bölümü şu an yayında. Ve yine döktürüyor.

Hasan Minhaj’ı bu yaz, Netflix’teki Homecoming King şovuyla tanıdım. Netflix’in komedyenlerle yaptığı özel bir seri kapsamında çekilen stand-up performanslarından biriydi. Stand-up’la aram pek yoktur aslında. Yedi-sekiz sezonu devirmiş, bölümleri 20-25 dakika aralığındaki sitcom’lar; Saturday Night Live ve Zaga’dan Jimmy Fallon’a gece yapılan konuklu programlar… Hepsine aşırı gülmeme rağmen, nedense stand-up’la bir türlü yıldızım barışmadı. Çok küçükken Yılmaz Erdoğan’ın Cebimde Kelimeler’ini sevmiştim, o kadar. Ama işte öyle bir gün oldu ki, buzdolabının içine boş boş bakıp, yiyecek birşey bulamayan bir geceyarısı atıştırmacısı gibi Netflix arayüzüne hipnotize olduğum bir gün, bir arkadaşımın Facebook’ta Hasan Minhaj tavsiye ettiği geldi aklıma ve bastım gitti. Bir saat geçip de, jenerik akmaya başladığında, başa alıp bir daha izledim.

Sonra o gazla diğer stand-up’lara da dadandım. Chris Rock, Cem Yılmaz, Dave Chapelle, Amy Schumer… Ne bulduysam izledim. Buradan “Ben Cem Yılmaz’a gülmüyorum ya” havaları yapmak değil amacım. Tabii ki hepsinde güldüm birçok şeye. Ama hiçbiri Minhaj’ın etkisini yaratmadı. Bir kere Minhaj, komedideki politik duyar tartışmalarına -kasten veya bilmeyerek- ciddi bir nokta koyuyor. Etnik ve cinsel kimliklere dair klişeleri ve ön yargıları tekrarlayacak türden espiriler genellikle gerçekten hiç komik olmuyor. Bazen de, evet, çok komik oluyor ve kimseye kızamıyorsunuz öyle bir laf ettiği için ama bir yandan da güldüğünüz için utanacak gibi oluyorsunuz ama olmuyorsunuz da… Komedinin, seyirciyi bu ahlaki ikileme düşürdüğü çok oluyor.

Bir uçta Seinfeld’in anlattığı olay var. Bir gösterisinde sarhoş sürücü ve trafik kazası üzerinden anlattığı komik bir hikaye varmış. Gösterinin sonunda bir kadın yanına gelip, kızını sarhoş bir sürücü yüzünden kazada kaybettiğini söylemiş ve bu şakası yapılacak bir konu değil diye kızıp gitmiş. Yani hiçbir politik yükü olmayan bir durum bile, birilerinin rencide olmasına sebep olabiliyor. İnsanların ağırına gidebilecek espiriler yapmamanın çizgisi nereye çizilecek belli değil. En iyisi herkes ağzına geleni söylesin. Komik olduğu sürece, mübahtır diyor. Diğer uçta da “dırdırcı kadınlar”, “grotesk eşcinsel erkek taklitleri”, konuşmasından bir şey anlaşılmayan siyahlar üzerinden yapılan espriler var. Bunların bahanesi “ama seyirci gülüyor” olamaz. Komedi, gülüyoruz eğleniyoruz filan ama çok ciddi bir iş. Mizah ve korku ikilisi politik yükü yüksek iki kültürel tür. “Şaka şaka”, diyerek geçiştirilebilecek şeyler değil.

Bu konular zor, içinden çıkılmıyor derken, Minhaj çıkageliyor. Politik duyarlılık için bir çaba sarfetmiyor, çünkü zaten doğal düşünce akışı ve algı dünyası içinde çirkin ve saldırgan olarak görülebilecek bir görüşü yok. Üstelik son derece politik espiriler yapıyor. Bunu yaparken de hiçbir mayına basmadan, hatta bazılarını yerin altından çıkartıp, herkesin görebileceği hale de getiriyor. Ve en güzel kısmı, aşırı komik olması. Bütün bunları niye anlattım? Aslında tek söylemek istediğim, Minhaj’ın yeni bir programı başladı. Her hafta Pazar günü, Netflix’te Patriot Act diye bir program yapıyor. İlk birkaç bölümü şu an yayında. Ve yine döktürüyor.