“Benim gibi görünen birilerine ihtiyacım var”: Irkçılıktan kaçmak için denizaltı bile yeterince güvenli değil

Disney geçtiğimiz hafta 2023 yılında ekranlara gelecek The Little Mermaid filminden bir fragman yayınladı. Hepimizin bildiği, kökleri 1867’e uzanan bu masalın kahramanı “Ariel” isimli bir denizkızı. Bu yeni live-action filmin ilk fragmanında da etkileyici bir denizaltındayız, yükselen nazik bir ses duyuyor ve nihayet denizkızı Ariel’i görüyoruz. Normal şartlarda bu fragmanı izleyip hayatınıza devam etmeniz beklenir. Tabii iflah olmaz bir Disney fan’ıysanız herkesten biraz daha fazla heyecanlanmanızı da normal karşılarız. Ancak hiç de normal karşılamayacağımız, fazlasıyla can sıkan olaylar da oldu. Fragmanın yayınlandığı günden beri, tamamen kurgusal olan bir masalda, denizkızının siyahi olması eleştiriliyor. Bilmeyenler için ufak bir hatırlatma, Ariel rolünde siyahi aktör ve şarkıcı Halle Bailey’i izleyeceğiz. 

Hikayenin orijinaline sadık kalınmadığını savunanlar, aklı yavaş yavaş başına gelen yapımcıların temsiliyete dikkat etmesini “woke” hareketinin bir sonucu olarak görüp mızmızlananlar, bir denizkızının siyahi olamayacağını iddia edenler, başrol Bailey’i bu rol için çok yaşlı bulanlar… Sonu gelmeyen bir şuursuzluk çukurunda bulduk kendimizi. Tabii tüm bunlara cevap niteliğinde bir TikTok akımı da başladı. Ebeveynleri, The Little Mermaid fragmanını izleyen çocuklarının tepkilerini paylaştı. Videodaki çocukların heyecanları kalplerimizi eritirken bir yandan da ekrandaki temsiliyetin ne kadar önemli olduğunu fark ettik.

Evet, sene 2022 olmuşken hepimizin dünyamıza dair bambaşka hayalleri vardı fakat maalesef hâlâ buradayız. Küçük denizkızının başına gelenlere, Hollywood’un yıllarca güttüğü beyazlaşma politikasına dadanıyor ve ırkçılara, tüm bunları ağlayarak günlüklerine yazma tavsiyesini vermeyi de ihmal etmiyoruz.

En baştan, zaten bilinen ve değişmesi için yeni yeni adımlar atıldığını gördüğümüz bir gerçekle başlayalım: Hollywood, neredeyse her alanda olduğu gibi beyaz ve erkek bir çoğunluğun sözünü geçirdiği ve güç sahibi olduğu bir alan. Kahramanların genelde beyaz oyunculardan seçildiği, siyahi karakterlere sadece belli rollerde yer verildiği, kısacası ayrımcılığın zirvede, temsiliyetin minimumum düzeyde olduğu yapımlar izledik çok uzun süre. Ayrıca çok uzun zamandır dev bir “beyazlaştırma” politikası yürütüldüğü de bilinen bir gerçek. Hatta bu durumun bir adı bile var: “Whitewashing.” Kısaca, anlatılan hikayenin veya kahramanın etnik ve ırksal kökeninin yok sayılması ve rolün her seferinde beyaz bir oyuncuya verilmesi şeklinde özetleyebiliriz bu kavramı.  Çünkü bugün siyahi bir denizkızı izlemeye tahammül edemeyenlerin çoğunlukta ve çok daha güçlü olduğu o dönemde, yapımcılar da beyazların başrollerde olduğu yapımların daha geniş kitlelere ulaşacağını biliyordu.

Emma Stone’u, Hawaiili bir karakter olarak izlediğimiz “Aloha” (ülkenin, yüzde 70 beyaz olmayan bir nüfusa sahip olduğu biliniyor), Angelina Jolie’yi, kökleri Küba ve Fransa’ya uzanan Mariane Pearl rolünde izlediğimiz “A Mighty Heart” ve popüler bir Japon mangası olmasına rağmen başrolde beyaz bir oyuncuyu izlediğimiz “Death Note” gibi filmler son yıllarda whitewashing’in örneklerinden yalnızca bazıları. Maalesef örnekleri çoğaltmak mümkün.

Tabii Akademi Ödülleri’ne yönelik en büyük eleştirilerin de yine bu noktada birleştiğini ekleyelim. Hatırlayacak olursanız 2015 yılında, #OscarsSoWhite hashtag’i ile tepki gösterilmiş, bazı isimler töreni çeşitli şekillerde boykot edeceğini dile getirmişti. O günlerden bugüne çok büyük bir değişim oldu mu derseniz, bizce hayır. Ancak umutsuz değiliz. Özellikle izlediğimiz yapımlarda temsiliyetlerin artmasıyla bu ayrımcılığın değişeceğine inanıyoruz -hadi inanmak istiyoruz diyelim.

Emmy Awards Body Positivity GIF by Emmys - Find & Share on GIPHY

Eğer yaşadığınız toplumda sayıca çoğunlukta ve/veya egemen olan bir topluluğun parçasısıysanız belki bu durumun ne kadar önemli olduğunu daha önce hiç düşünmemiş olabilirsiniz. Ekranda size benzeyen, sizin gibi görünen ya da sizin de öyle görünmenizin beklendiği karakterlerle çevrili olması son derece “normal” gelmiştir belki de. Ancak eğer bu çoğunluğun bir parçası değilseniz, izlediğiniz karakterle ortak hiç bir noktanız olmamasının eksikliğini  fark edersiniz. Bu eksiklikle büyüyenlerden biri de Lizzo’ydu. Geçen hafta gerçekleşen 2022 Emmy Törenleri’nde yaratıcısı olduğu Lizzo’s Watch Out for the Big Grrrls ile ödül alan Lizzo, ödül konuşmasıyla ekranlarda temsiliyetin ne kadar önemli olduğunu hatırlatıyordu: “Küçük bir çoçukken tek istediğim ekranda benim gibi siyahi, benim gibi şişman ve benim kadar güzel birilerini görmekti…” Lizzo’s Watch Out for the Big Grrrls, sahnede Lizzo’ya eşlik edecek büyük beden siyahi dansçıların seçildiği bir reality-yarışma programı ve tam da bu yüzden televizyonlarda eksik olan bir temsiliyetin tam karşılığı. Lizzo ilham verip zihin açmaya devam ediyor…

Okuma önerisi – Yeni albüm müjdesi, yetenek yarışması ve iç çamaşırı markası: Tüm ilham verici kişiliğiyle Lizzo’ya dadanıyoruz

Öyleyse tekrar The Little Mermaid’e geri dönelim. Disney’in Ariel rolünü teslim ettiği Halle Bailey, daha önce Grammy’e de aday gösterilmiş bir şarkıcı ve oyuncu. Film boyunca tıpkı fragmanda da gördüğümüz gibi Ariel’i sık sık şarkı söylerken göreceğimiz için gayet makul bir seçim diyebiliriz. Bailey, 2019’da “hayaller gerçek oluyor” diyerek Siyahi bir denizkızı fotoğrafıyla yeni rolünü müjdelemişti. Zendaya, Jelani Alladin gibi isimler bu önemli haberi kutlarken o dönemde de ırkçı tepkiler gelmeye başlamıştı. Ancak yayımlanan ilk fragmanın ardından işler daha da içinden çıkılmaz bir hale geldi. Bir grup yetişkin, Disney’in aşırı “woke”* olmasından şikayetçiydi. Hayatları boyunca her yaz bir denizkızıyla karşılaşmışlar gibi, kendilerinden emin bir şekilde siyahi bir denizkızı olmayacağını inanarak savunanlardan geçilmiyordu ortalık. Bilimsel olarak yarı insan yarı balık şeklindeki yaratıkların var olduğunu ancak beyaz olduklarını söyleyenler vardı. Bu arada Disney tarihinde daha önce de beyaz olmayan denizkızları olduğunu hatırlatan kullanıcılar da vardı. Hatta bir deniz biyoloğu ve bir müze görevlisi, denizkızlarının çeşitli etnik kökenlerde ve görünümlerde olabileceğini söyleyerek, olayın “bilimsel” boyutuna da açıklık getirdi. 

Öte yandan bir grup, Ariel’i kabullenmediklerini göstermek için #notmyariel (Benim Ariel’im değil) hashtag’ini kullanarak paylaşımlar yaptı. The Little Mermaid’in yayınlanan ilk fragmanı en son bıraktığımızda 1 Milyon “dislike” almıştı. Düşünebiliyor musunuz, tam 1.5 milyon kullanıcı bir animasyon filminde, rol alacak siyahi bir denizkızı görmekten “rahatsız.” Belli ki bu uyarlamaların ve yeniden çekimlerin, zamana uyum sağlaması, temsiliyete önem vermesi ve geçmişteki hatalardan ders çıkarma şansını değerlendirmesi gerektiğinin farkına varamayanlar var. 

Bu tepkilerin gereksizliğini anlamak da güçlük çekenler de tepkilerini dile getirdi tabii. Trevor Noah sunuculuğunu üstlendiği Daily Show’da “Yine mi buradayız?” sorusuyla durumu ele aldı. Oyuncu Halle Berry ise isim benzerlikleri nedeniyle yaşanan karışıklık sonrasında “Yanlış Halle ama ben de onu görmek için sabırsızlanıyorum” diyerek desteğini gösterdi. Çok sayıda yazar, oyuncu ve ebeveyn bir denizkızının siyahi olmasını çeşitli nedenler ileri sürerek eleştirenlerin ırkçı olduğunu dile getiren paylaşımlar yaptılar ve Bailey’e destek oldular. Bu arada eleştiriler, Ariel’in siyahi olmasının yanı sıra başrolde izleyeceğimiz Halle Bailey’nin bu rol için çok yaşlı olmasına kadar uzandı. Oyuncu, Variety’e verdiği bir demeçte, olumsuz yorumlarla ilgilenmediğini, bu projenin bir parçası olduğu için ne kadar mutlu olduğunu dile getirdi.

Gelen en güzel ve hızlı tepki ise günümüzün gündem belirleyicisi TikTok’ta başladı. (Şaşırmadık) Çok sayıda sosyal medya kullanıcısı siyahi bir denizkızı görmenin özellikle siyahi küçük çocuklar için ne kadar önemli ve heyecan verici olduğunu gösteren videolar paylaştı. TikTok’ta kısa sürede viral haline gelen bu videoları buradan izleyebilirsiniz.

Okuma önerisi – Orta Dünya’da kartlar yeniden dağıtılıyor: The Lord of the Rings: The Rings of Power üzerinden başlayan temsil tartışmaları

Bu arada siyahi denizkızına yönelik ırkçı tepkiler yeni değil maalesef. Hatırlarsanız yine yakın geçmişte Yüzüklerin Efendisi evreninin merakla beklenen dizisi The Rings of Power ekranlara gelmeden önce yayınlanan görüntülerle başladı asıl tantana. Siyahi bir cüce ve siyahi bir elf gören bazı izleyiciler, hiçbirini mantık çerçevesine oturtamadığımız nedenlerle isyanlarını dile getirdiler. Saygısızlık diyenler de vardı, elflerin “güzelliklerinin” bozulduğunu iddia edenler de (yani dümdüz ırkçılar diyebiliriz, evet). Sonuçta The Rings of Power başladı ve karakterin siyahi olması nedeniyle dünyanın sonu(!) gelmedi.

The Lord Of The Rings GIF by Amazon Prime Video - Find & Share on GIPHY

Düz dünyacılılık mı dersiniz, “gücünü” kaybetme korkusu mu yoksa kendinden olmayanı tahammülsüzlük mü ırkçılık mı? Ya da hepsi bir arada mı? Gördüğünüz gibi Orta Dünya’da da, deniz altında da ırkçılardan kaçış yok. Neyse. Biz yine de Siyahi bir elf ya da denizkızı görmenin dünyanın sonu olmayacağını anlamalarını bekleyelim. Beklerken de ekranda her alandaki temsiliyetin ve görünürlüğün artmasını görmeyi umuyoruz. Bu arada biz çoktan 2023’te kavuşmayı beklediğimiz filmler arasına Little Mermaid’i ekledik bile. Oyalanmak için de TikTok’ta fragmana kalplerimizi yumuşatan tepkiler verdikleri videoları izlemeye devam edeceğiz. 

*Woke sözcüğü “uyanmak, uyanmış” anlamına geliyor. ABD’de sağcılar, toplumsal konularda duyarlı insanları aşağılamak için bu sözcüğü kullanabiliyor.