
Luis Buñuel filmleri, Mark Cousins özel seçkisi ve Türkiye bağımsız sineması: Sinematek’in üç aylık yeni programına dadanıyoruz
Şubat’ın ilk günleriyle birlikte tam üç ay sürecek yeni programıyla yola çıkan Sinematek, Luis Buñuel toplu gösteriminin yanı sıra özel bir Mark Cousins seçkisi, Türkiye’den belgeseller ve bağımsız Türkiye sinemasının öne çıkan filmlerini izleyiciyle buluşturmaya hazırlanıyor. Haftalara yayılan bu sinema deneyimini size daha iyi anlatmak amacıyla biz de kendilerine dadanıyor, programlarına detaylıca bir göz atıyoruz.
Kadıköy Belediyesi tarafından kurulan ve Türk Sinematek Derneği’nin kurucu ve yöneticisi Onat Kutlar’ın fikrini yaşatmayı misyon edinen bir oluşum Sinematek. Hepimizin son yıllarda daha çok evlerimizde, ellerimizdeki kumandayla ve sınırlı inç ekranlarla yaşa(t)maya çalıştığı sinema deneyimini gerçek evinde, beyazperdede sunmaya devam etmeyi amaçlıyorlar. Tüm dünyada, özellikle pandeminin etkisiyle beraber sinema salonlarına yönelik azalan ilgiyi canlı tutmaya çalışan ülkemizdeki sayılı kuruluşlardan. (Zaten diğer bir isimleri de Sinema Evi.) Ve genellikle iki ya da üç aylık programlarıyla belirledikleri çeşitli sinema konseptlerini ve onların seçkin örneklerini sunumlar ve söyleşiler eşliğinde izleyicilerle paylaşıyorlar. 1 Şubat’ta başladıkları ve 30 Nisan’da sona erecek yeni programlarında ise sürrealizm denince hemen akla gelen auteur’lerden olan Luis Buñuel baş köşede. Buñuel’in gerçeküstücülüğün temel ilkeleri ışığında yarattığı ilk sinemasal deneyimlerinden ustalık eserlerine uzanan 16 filmlik bir seçki bizleri bekliyor; Bir Endülüs Köpeği, Altın Çağ, Gündüz Güzeli, Ekmeksiz Toprak, Viridiana ve nicesi…
Programda ayrıca sinema tarihini kişisel bir yerden ele alan belgeselleriyle dikkatleri üzerine çeken yönetmen Mark Cousins’ın 15 saatlik The Story of Film: A New Generation isimli yeni belgeseli ve ülkemizde ilk kez yayınlanacak olan bu filmine referansla Sinematek için özel olarak oluşturduğu altı filmlik seçkisi de yer alıyor. Kendisini “filmler üzerine filmler üreten bir sanatçı” olarak tanımlayan Cousins, sinemaya karşı duyduğu bitmek bilmez merakını filmlerini izleyen seyircilerine bulaştırmasıyla meşhur diyebiliriz. Üstelik pandemi dönemini de bol bol üreterek geçirmiş kendisi. Çoğu insanın ne yapacağını bilemez halde dolandığı bu kara günlerden yine kendi deneyimlerinden yola çıkarak çeşitli temalara değindiği üç yeni filmle çıkmış: Geçirdiği katarak ameliyatının ardından “görme” deneyimimizi incelediği The Story of Looking, İngiliz yapımcı Jeremy Thomas’ın sinemaya bakışını ele aldığı The Storms of Jeremy Thomas ve 2004 yılında yayınladığı aynı isimli kitabını film haline getirdiği The Story of Film: A New Generation.
Sinematek bu defa, film üretim ve dağıtım koşullarının iyileştirilmesini sağlamak amacıyla kurulan Film Koop ile iş birliğine başladıklarını da belirtiyor. Bu nedenle son yıllarda Türkiye’de çekilmiş ve yeterli dağıtım olanağı bulamamış filmleri her pazar saat 18.30’da seyirciyle buluşturmayı ve hep birlikte bu filmler üzerine konuşmayı hedefliyorlar. Söyleşilerle desteklenecek, duyurularını gösterimlerden bir hafta önce web siteleri üzerinden ve sosyal medya hesaplarından paylaşacakları bu programlarını da sıkı takibe almanızı öneririz.
Aynı niyetle, Türkiye’de çekilmiş ve yine içinden geçtiğimiz zor şartlarda seyirciyle buluşma şansı elde edememiş çeşitli belgesellerin de gösterimini yapıyor Sinema Evi. Bu belgesel seçkilerinde Adana Film Festivali’nden En İyi Film ödülüyle dönen Ahmet Çupur’un Yaramaz Çocuklar’ı ve İngiltere’nin Oscar adayı olan ve Türkiye’den bir hikayeye odaklanan Chloe Fairweather’ın Ölümüne Boşanmak filminin yanı sıra; Volkan Üce’nin İstanbul Film Festivali’nin hemen ardından ilk gösterimiyle Her Şey Dahil, Serdar Kökçeoğlu’nun Mimaroğlu, Zeynep Dadak’ın Ah Gözel İstanbul, Eytan İpeker’in Miss Holokost Survivor, Deniz Tortum’un Maddenin Halleri, Ayşegül Selenga Taşkent’in Ovacık ve Ruken Tekeş’in Aether adlı filmleri yer alıyor.
Son olarak da bu sene 8-19 Nisan tarihleri arasında gerçekleştirecek Uluslararası İstanbul Film Festivali’ne Sinemetek’in de Onur Kutlar salonuyla ev sahipliği yapacağını söyleyelim. Sinematek ekibi zengin seçkisiyle her sene sinemaseverlerin kalp atışlarını hızlandıran İstanbul Film Festivali’ne ev sahipliği yapmayı bir “yuvaya dönüş” olarak nitelendiriyor ve bir sinema şenliği yaratma çabalarıyla da takdiri hak ediyorlar gerçekten.
Kısaca bir özet geçmeye çalıştığımız programın detaylarını sinematek.kadikoy.bel.tr adresi üzerinden ya da sosyal medya hesaplarından öğrenebilir ve görmek istediğiniz filmlere, belgesellere gönlünüzce dadanabilirsiniz. Neredeyse Buñuel’in gerçeküstücülüğünü andıran günlerden geçtiğimiz şu zamanlarda Sinematek’in sunduğu sinema deneyimini kaçırmamak kendinize yapacağınız güzel bir iyilik olabilir…