
Olay mahalline dadanırken dikkat etmemiz gerekenler ya da S01E01
Yazı: Aslı Göymen
Uzun saatler ve sayısız günlerimi hasrettiğim dedektif dizileri üzerine benim de söyleyeceklerim var. Bendeniz, benzer beğeniye sahip arkadaşlarımla bu konuda laflarken sık sık “ben artık bir diziyi ancak çok iyi olursa izlerim yeaa” şeklinde yorumlarla karşılıyorum. Hak vermekle birlikte iyi bir dedektif dizisinin ekranıma düşmesini beklemektense onu internetin derinliklerinde aramak gerektiğine inananlardanım. Peki, iyi bir dedektif dizisi nasıl olmalı? Bu bölümümüzde genel hatlara dadanalım.
1- “Adli Tıpa Sakalını Kaptırma”: Eski yöntemler [old school] her zaman kazanır. Unutmamalı ki gerçek dedektif, cinayeti sokakta çözer. Az laboratuvar, bol sorgu görmek en iyisidir.
2- “Dedektiflik istediğinde çıkarabileceğin bir gömlek değil”: Biz dedektifimizin hikâyesini görevinin başındayken yudumlamak isteriz, bölüm sonu ya da olay harici diyaloglarla değil (bu kısma “İyi Bir Dedektif Nasıl Olmalı” kısmında daha ayrıntılı gireceğiz).
3- “Ne kadar sır varsa o kadar iyi”: Bir hikâyede ne kadar fazla yalan söylenip, sır tutulursa sorgulama o kadar derinleşecektir. Bu arada “ben yapmadım” hiçbir zaman iyi bir yalan değildir.
4- “Aslolan süreçtir”: Katilin kim olduğunu, nedenini ilk dakikada öğrenebilirsiniz, hatta katili asla yakalayamaya da bilirsiniz ama keyif veren akıl yürütme [reasoning], içgörü [hunch] ya da tümdengelim bilimidir [science of deduction].
5- “Biraz gülümsemekten kimse ölmez”: Elbette sevdiğimiz dedektiflerle ağlamak kadar gülmek de bizim hakkımız.