Yazı: Güliz Atsız British Institute’un geçen sene tamamladığı Hitchcock 9 adlı proje kapsamında Hitchcock’un ilk filmi de dahil […]
Yazı: Seden Mestan
Tanımadığı insanların, ikinci el dükkanlarına terk edilmiş fotoğrafları arasında huşu içinde kaybolan arkadaşlarıma hep hayretle baktım. Onlardaki bu keşif duygusu (ya da ne bileyim, tanımadıkları hayatlara dair hikayeler kurgulamanın verdiği edebi heyecan da olabilir bu) bana göre hep çok zahmetli gelmiştir.
Yazı: Güliz Atsız
Çalışanların, öğrencilerin ve daha nicelerinin hasretle beklediği cuma akşamına saatler kaldı. Kös kös eve gitmek istemeyip ne yapacağına da karar veremeyenler için bugün gösterime giren filmlere daldık. Bir de ne görelim, “Mavi En Sıcak Renktir” bugün gelmiş! İsminde meymenet olmadığının biz de farkındayız.
Yazı: Merve Boz
Bu yazıyı bir araya geldikleri her an kendi gönül ilişkilerini, hislerini sofralara seren üzerinde hunharca bira içip Fatih Ürek eşliğinde tepinen kadınlara ithaf ediyorum sevgili dadanistçiler. Söyleyin hangimiz hayatımızda karşı cinsten seçtiğimiz o şanslı oğlana dadanmadık, öğrendiğimiz binlerce kelimeyi sırf bizi birazcık daha anlasınlar diye gül misali yollarına döşemedik ki?
Yazı: Seden Mestan
Belki de Baristart adlı blog’u daha önce görmüşsünüzdür ama ilk kez karşılaşan herkesi bir süre bilgisayar ekranına kocaman açılmış gözlerle kitlediğinden (ve ben bunu sadece birkaç dakika önce yaşadığımdan) paylaşmak için can atıyorum.
Yazı: Seden Mestan
Son bir yıldır Neil Young albümlerine dadanıp neredeyse başka da bir şey dinlemeyen biri olarak (abartmakta sakınca yok) söyleyebilirim ki yeni müzikler karşısında heyecanlanmam, duvarlara bakıp efkarlanmam çok zor… Birazdan söyleyeceklerimin önemini (!) kavrayabilmeniz için bunu belirtmeyi gerekli gördüm. Neyse…
Genellemelerden çok korkarım (ve hatta koşarak kaçarım) ama bir grubu ilk dinlediğiniz anı hatırlıyorsanız o grupla aranızdaki ilişki hep özel kalacaktır -ki bence bu durum “ilk duyuşta aşk” olarak da nitelendirilebilir.
Yazı: Seden Mestan
Pixies tam 22 yıl sonra yepyeni kayıtlarla geldi. Önce, “Kim Deal’sız Pixies’i ben n’eyleyeyim” diye nankörce bir tavır takınmış olsam da şu bir gerçek ki Pixies’in yaptığı her müziği alırım hayatımın baş köşesine koyarım. (Arabesk!)
Hayatımın başköşesine koyarım derken gerçekten diyorum. Yolda giderken, ofiste bunalırken, bira içerken, duştayken vesaire vesaire ama en çok göbek atarken seviyorum Pixies’i…