
Peki şimdi kim kullanacak o otobüsü Stan?
Tanımadığımız insanlara olan hislerimizi bence en çok çocukluk anılarımız belirliyor. Stan Lee’nin adını bile öğrenmeden o kadar çok kez konuştuk ki biz onunla, çocukluğum bir kısmı da o sarı okul otobüsünde kaldı.
Seni nasıl anacağımı bile bilemiyorum. Büyük ihtimalle 95 yaşımda olmak istediğim adamsın. Sanırım tanıdığım birçok kişinin yolda rastlasa sarılmak isteyeceği ünlü tipi sensin. Hem de en gelişmiş versiyonu; yani telefonu vatandaşın elinden alıp selfie’yi kendisi çekecek ünlü.
Stan Lee, Spider-Man, X-Men, Thor, Iron Man, Hulk, Daredevil, Black Panther, Fantastic Four— ve daha onlarcasının yaratıcısı ve benim çevremde hayatını bu saydıklarımdan en azından birini izlemeden geçiren tek bir kişi bile yok. Tam tarihini veremem ama benim için kuvvetle muhtemel her şey Fox Kids’in, 1994-1998 yılları arasında çekilen Spider-Man’i yayınlamasıyla başladı ki bence hâlâ Spider-Man’in en etkileyici hikayeleri o çizgi dizide yatıyor. Tamam, o güne kadar çok çizgi film izlemiştim, hiçbirini “meh” diye kenara da atamam ama o Spider-Man neydi ya? Captain America’nın geldiği bölümler, Chameleon, Mysterio, Shocker, Rhino, Scorpion ve Doctor Octopus’un “teker teker gelin” lafını hiçe saydığı sezonlar, Jameson’ın takıntılı halleri, Mary Jane…
Spider-Man’i yaratmış olman bile benim için efsane kişilik statüsüne yerleşmene yeterliyken, zaman geçtikçe bol kıvrımlı beyninden çıkan diğer kahramanları televizyonda, çizgi romanlarda, sinemalarda görmek, sosyal hayatta “Stan Lee gibi biri” statüsünü oluşturdu: Ne yapsa iyi yapan kişilik tanımı. Süper kahraman yaza yaza kendin süper kahramana dönüşmüş oldun.
Elimi vicdanıma koyuyorum. Giden birinin ardından söylenen “unutmayacağız” lafını her zaman samimiyetsiz bulmuşumdur. Her “unutmayacağız” kişisini unuttuğumuzu gördüm çünkü, çoğunu birlikte görmüşüzdür. Unutamayacağız desek mesela, sanki daha doğru. Ne de olsa unutma eylemi inisiyatif kullanabildiğimiz bir alanda gerçekleşmiyor, ya oluyor ya da olmuyor. Ne demişler, aklınızdan çıkmadığı müddetçe hayatınızdan çıkmaz. Stan Lee ve geride bıraktıkları da işte, bence unutamayacaklarımız kapsamına giriyor.
Birileri hayatımızı biz farkında olmadan etkiliyor işte. Altı yaşındayken koltuktan koltuğa, oradan da duvarlara ağ fırlatarak zıplayan çocuk senin eserin. Yıllardan beri kamera arkasında elini attığın hemen her işin kamera önünde de bize şöyle bir göründün, bize sen yokken izleyecek o kadar çok cameo bıraktın ki, bu akşam oturup başa sara sara izlememek elde değil.
“Her ne yaparsanız yapın, en çok istediğiniz şeyi yapmalısınız. Ama birçok kişi gerçekten kalpten istedikleri işi yapmıyor, başka işler yaparak para kazanmanın daha kolay olduğunu düşünüyorlar. Böyle olduğunda sürekli çalışıyormuş gibi hissedersiniz, ancak eğer istediğinizi yapıyorsanız, o zaman oyun oynuyormuşsunuz gibidir.”
Çocukluk anılarımın gizli kahramanı, hikayeler anlatmaya bakışımı şekillendiren adam, hayal gücünün en büyük yeteneğimiz olduğunu bıkmadan usanmadan 95’inde bile hatırlatan Stan Lee, aklının ürettiği her şey için naçizane bir teşekkür ederim.