
Rogan skandalı, düşük telif ücretleri ve Neil Young etkisi: Spotify’da neler oluyor?
Her geçen gün gelişen, değişen dijital dünyada hepimiz fikirlerimizi, tecrübelerimizi kısacası sesimizi geniş kitlelere ulaştırabilirken girişimcilere de “aracı olma” konusunda çeşitli fırsatlar doğuyor. Bu aracılıkta çoğunlukla sosyal medya devleri göz önünde olsa da kariyerine müzik yayınlama platformu olarak başlayıp bünyesinde barındırdığı podcast’lerle içeriklerini zenginleştiren Spotify da son yılların yükselen yıldızlarından sayılıyor. Ama… Dijital kariyerinin başından beri müzisyenlere verdiği düşük ücretler sebebiyle eleştirilen Spotify son günlerde de Joe Rogan’ın COVID-19 aşılarıyla ve tedavisiyle ilgili hiçbir bilimsel dayanağı olmayan bilgiler verdiği podcast’ini yayınladığı için cancel’lanıyor. Önce Neil Young ardından Joni Mitchell, Nils Lofgren gibi birçok müzisyen Spotify’dan şarkılarını kaldırırken, sağlık çalışanlarından da büyük tepki geldi kendilerine. Biz de Spotify cephesinde uzun süredir olup biten olaylara dadanıyor, dijital platformların üzerimizdeki etkilerine bir kez daha şaşırıyoruz.
Spotify, dinleyicilerine sunduğu derya deniz içerikle uzun yıllardır popülerliğini korusa da yayın hayatının ilk günlerinden beri bünyesinde barındırdığı sanatçılara verdiği trajikomik ücretler sebebiyle pek de “sanatçı dostu” olamıyor. Dönem dönem bazı müzisyenler aldıkları bu ücretlere tepki gösteriyor, bazısı da ta en baştan şarkılarını bu platformda yayınlatmak istemiyor. Çıkardığı her albümle rekor üstüne rekor kıran, Y kuşağının güçlü seslerinden olan Taylor Swift’in Spotify’a çektiği o meşhur resti hatırlarsanız belki. Swift, farklı kategorilerde defalarca dinlenme rekorları kırdığı Spotify’ın kendisine ödediği düşük ücretlere tepki göstermiş ve 2014 yılında şarkılarını çekmişti platformdan. Yaklaşık iki buçuk sene sonra ise 1989 isimli albümünü satın alan 10 milyondan fazla hayranına teşekkür etmek için geri döndü Spotify’a. Verdikleri ücretlerde herhangi bir iyileştirme falan olmadı bu arada; sadece Taylor’ın kendilerinden herhangi bir beklentisi kalmamıştı, tek amacı daha çok hayranına ulaşmaktı. Aradan geçen yıllarda Spotify’da podcast’ler de yayınlanmaya başladı. Hatta şirketin podcast’lere verdiği değer kesinlikle müzisyenlerden daha fazlaydı. Örneğin birazdan bahsedeceğimiz olayın başrolü olan Joe Rogan’a, programını sadece Spotify’da yayınlaması için 100 milyon dolar ödedikleri biliniyor. Ama bir müzisyenin buradan bir dolar kazanması için yaklaşık 250 defa dinlenmesi gerekiyor. Çünkü Spotify dinlenme başına yalnızca 0,003-0,005 dolar ödeme yapıyor…
Spotify’ın bu adaletsizliğine İngiltere’den, dünya çapında sevilen, sayılan birçok ismin yer aldığı bir grup müzisyenden de ortak bir tepki geldi geçtiğimiz Nisan ayında. Paul McCartney, Kate Bush, Noel Gallagher gibi yıldızların öncülüğünde bu müzisyenler İngiltere başbakanı Boris Johnson’a açık bir mektup yayınladılar. “Dijital streaming platformları, plak şirketleri ve diğer internet devleri sanatçıları adil bir şekilde değerlendirmiyor, sömürüyor” şeklinde açıklamalar yaptıkları bu mektuplarıyla Johnson’dan çevrimiçi gelirlerini artırmaya yönelik reformlar istediler. Amerika’da ise bu hak mücadelesinin sesi bir grup bağımsız müzisyen öncülüğünde kurulan The Union of Musicians and Allied Workers (UMAW) isimli bir sendika oldu. Diğer müzik endüstrisi çalışanlarından yaklaşık 28.000 imza topladıkları “Spotify’da Adalet” isimli kampanyalarıyla dünya çapında toplam 31 şehirde örgütlenmeyi başaran sendika, şirketin uygulamalarındaki şeffaflığı artırması, sanatçılara karşı açtıkları davalardan çekilmeleri, dinlenme başına yüzde bir ödeme yapan kullanıcı merkezli bir ödeme modeli için çağrıda bulundular.

Joe Rogan
Ödeme planlarına, sanatçılara gösterdikleri adaletsizliğe karşı olan tepkiler örgütlenmeye, dünyanın dört bir yanından gelmeye devam ederken de streaming devinin son skandalı patlak verdi. Büyük meblağlarla bünyesine kattığı The Joe Rogan Experience isimli podcast serisi ayda 200 milyon üzeri dinlenme sayısıyla platformun en popüler podcast’lerinden biri. Bu serinin Tom Segura’nın konuk olduğu 7 Eylül’de yayınlanan bölümünde, yakın zamanda COVID geçirmiş olan Rogan, Segura ile COVID-19 “tecrübe”sini paylaşıyor. Rogan, belki de milyonlarca insanın hayatını kurtaran COVID-19 aşılarının aşı değil bir “gen tedavisi” olduğu, kendi kendini ivermektin isimli parazit ilacıyla tedavi ettiği gibi hiçbir bilimsel dayanağı olmayan bilgiler veriyor. Aşıların DNA’mız üzerinde hiçbir etkisinin olamayacağı ve de daha çok veteriner ilacı olarak kullanılan bir parazit ilacı olan ivermektinin COVID-19 tedavisinde kullanımının uygunsuz olduğu gibi bilimsel gerçekleri yok sayan bu dezenformasyon elbette duyulur duyulmaz büyük tepki topluyor. Başta pandemi boyunca canla başla çalışan bilim insanları, sağlık çalışanları Rogan’a tepki gösterirken, zaten başından beri kendilerine temkinli yaklaşan Neil Young da Spotify’dan çekiliyor. Rock müziğin dev bir ismi söz konusu olunca epey ses getiriyor tabii bu hamle. Ve Spotify’ın zaten pek de sağlam olmayan imajı, en çok dinlenen podcast’lerini yeterince denetlemediği, milyonlarca insanı yanlış bilgilendirdiği için iyice çiziliyor.
Bu arada Young’ın 1950’li yılların başında (çocuk felci aşısı bulunmadan birkaç yıl önce) sol tarafını kısmen felç eden ve günümüzde aşı sayesinde tarihe karışan bir hastalık olan çocuk felci geçirdiği biliniyor. Dolayısıyla aşının ne kadar hayat kurtarıcı olabileceğini acı bir tecrübeyle öğrenen Kanadalı müzik efsanesinin, Spotify’ın kitleleri aşı karşıtlığına özendiren skandalının patladığı hafta başında tüm çalışmalarını Spotify’dan çekmesi hiç de sürpriz olmuyor. Young’ın bu hamlesinin ardından kendisine müzik dünyasından destek gelmesi de elbette uzun sürmüyor. Young’ın yakın arkadaşı olan ve tıpkı Young gibi çocuk felcinden sağ çıkabilen bir başka müzik efsanesi Joni Mitchell da “müziklerimi Spotify’dan kaldırmaya karar verdim. Sorumsuz insanlar, insanların hayatlarına mal olan yalanlar yayıyorlar. Bu konuda Neil Young ve küresel bilim/tıp topluluklarıyla dayanışma içindeyim” diyerek tepkisini ortaya koydu. Ardından da Bruce Springsteen’ın 1972’de kurduğu E Street Band grubunun gitaristi Nils Lofgren’den anlamlı bir açıklama geldi: “Birkaç gün önce, yüzlerce sağlık uzmanı, bilim insanı, doktor ve hemşireyle birlikte Spotify’ın insanları inciten, öldüren yalanları ve yanlış bilgileri yaydığını öğrendik. Hayatlarını bizimkini iyileştirmek ve kurtarmak için harcayan bu kahraman kadın ve erkekler yardım için feryat ettiklerinde, para ve güç için onlara sırt çevirmezsiniz. Onları dinler ve onlarla birlikte durursunuz.” Ve 70 yaşındaki Lofgren de bu açıklamasıyla beraber 27 yıllık müzik geçmişini Spotify’dan kaldırdı.
Aslında Young, Mitchell, Lofgren gibi sanatçılar Spotify’a olan tepkilerini isimlerinin büyüklüğü sayesinde bu kadar hızlı gösterebildiler. Çünkü normal şartlar altında çoğu sanatçının müziklerini herhangi bir dijital platformdan kaldırmak için yasal hakları bulunmuyor. İşin içine plak şirketleriyle yapılan anlaşmalar, telif hakları ve çeşitli prosedürler giriyor. Young da zaten bu yüzden kararının ardından plak şirketi Warner Brothers-Reprise Records’a kendisini destekleri için teşekkür etmeyi ihmal etmedi. Mesela Spotify’a 4 milyon dolarlık hisse kaybına mal olan Young protestosunun ardından aynı plak şirketiyle çalışan alternatif rock grubu Belly de şarkılarını bu platformdan kaldırmak istemişler. Ama bu işe girdikten kısa bir süre sonra bunu yapmanın ne kadar zor ve karmaşık olduğunu görmüşler. Şarkılarını Spotify’dan kaldıramayan Belly grubu çareyi logolarını “Delete Spotify” olarak değiştirmekte bulmuşlar (yaratıcı ama nispeten etkisiz bir protesto…)
Twitter’da kısa sürede TT olan #CancelSpotify hareketine Spotify cephesinden de bir cevap geldi elbette. Şirket, bundan sonra COVID-19 pandemisiyle ilgili olan her podcast bölümüne bir içerik danışmanlığı ekleyeceği söyledi. Skandalın faali Rogan ise bundan sonraki programlarında bahsettiği konuları önceden araştıracağını lütfetti bize. İki taraftan gelen açıklamaların da göstermelik ve ciddiyetten uzak olduğu apaçık belli olsa da bu hamleler piyasada hemen karşılık buldu ve Spotify hisseleri yeniden eski seviyesine ulaştı. Rogan’ın olaylı bölümü ise hâlâ yayında, kaldırılmadı. Kaldırılacağı konusunda da bir açıklama yapılmadı. Yani anlayacağınız Young’ın ateşlediği protestolar ne Rogan’ın COVID dezenformasyonu yönünden ne de Spotify’ın sanatçılara verdiği düşük telif ücretleri yönünden karşılığını buldu diyebiliriz. Ama belki de hâlâ ateş hattında olan bu streaming devine gelebilecek daha örgütlü tepkiler kendilerinin bu kontrolsüz ve adaletsiz tavırlarına bir gün dur der, kim bilir…