Kazy Lambist

Röportaj: Kazy Lambist ile Bozcaada Caz Festivali öncesi bir araya geldik

Onunla 2014’te çıkardığı EP’si Headson ile tanıştık. Montpellier çıkışlı sanatçının bizi zamanın yavaş aktığı güneşli yaz günlerine götüren melodileri, yeni akım electro-pop ile birleşerek mırıldanmadan duramadığınız seslere dönüştü son birkaç senede. Türkiye’de sahne aldığı üçüncü bir yılı devirirken Kazy Lambist ile Bozcaada Caz Festivali sayesinde tekrar bir araya geliyor, yeni albümü çıkmadan önce bir kez daha sahne enerjisini paylaşma şansı buluyoruz.

Çok da şaşaalı bir sıfat olmayan “eğlenceli” tanımını kullanmadan geçemiyorum Kazy’nin müziğini anlatmaya çalışırken. Air, Daft Punk gibi sanatçıların ünlendirdiği French Touch akımının yeni nesil seslerinden olan, hatta bu akımı tekrar canlandırmasıyla kendinden bahsettiren sanatçının şarkılarını farklı birtakım kelimelerle de anlatabiliriz, evet. Fakat iki adım sağa, belki bir tane de sola atıp, salınarak ritim tuttuğumuz Love Song için mesela, “eğlenceli” bence tam da yerinde bir anlatım şekli. Bu sene 8-10 Eylül arası, “oyun” temasıyla Ayazma Manastırı’nda gerçekleşecek olan Bozcaada Caz Festivali de tam olarak bu eğlence tanımı ile bizleri beslemeyi, direncimizi işbirliği ve etkileşim ile güçlendirmeyi amaçlayan bir etkinlik olarak bizlerle buluşuyor ne de olsa. 

Homo Ludens’in yazarı Johan Huizinga’nın “oyun” tanımından yola çıkarak belirlenen festival teması, Ayazma Manastırı’nı 8-9-10 Eylül tarihlerinde üç gün boyunca “oyunu kucaklayarak olumlu bir zihniyet yaratmak, başkalarıyla daha derin bağlar kurmak ve umut ve amacımızı yeniden canlandırmak” için bir alana dönüşecek. Biz de Kazy’nin hayalperest ve yumuşak tempolu parçaları bu enerji ile harika bir eşleşme yaratacak dedik ve yoğun festival temposu arasında kendisiyle kısa bir sohbete dadandık.   

Merhaba Kazy! Seni bu sene de Türkiye’de görmek çok güzel. Her şey nasıl gidiyor?

Harika bir sene geçirdim. Sıkça seyahat etme şansım oldu ve şu an Paris’te ikinci albümümü bitirme aşamasındayım.

Birkaç senedir Türkiye’deki dinleyicilerinle buluşuyorsun. Buradaki sahne ve seyirciyle olan ilişkinde değişiklikler olduğunu hissediyor musun?

Türkiye’ye gittikçe daha da sık gelmeye başladım çünkü buradaki kültür ve insanlarla özel bir bağım olduğunu hissediyorum. İlk defa üç sene önce Zorlu PSM’de sahne aldım ve tecrübe ettiğim samimi karşılama beni oldukça şaşırtmıştı. O zamandan beri burada verdiğim her konser bana harika bir enerji sağlıyor. Buradaki hayranlarımın yeni albümü dinlemeleri için sabırsızlanıyorum.

Güney Fransa çıkışlı bir sanatçısın ve yapımlarında sık sık yumuşak yaz tınılarını hissediyoruz, özellikle Night in the Box ve On You gibi parçalarında. Müzikle olan ilişkin küçükken piyano çalman ile başlamış ve bir noktada bir rock grubunda da yer aldığını biliyorum. Peki Fransız electro-pop dünyasının en heyecan verici seslerinden birine dönüşümün nasıl gelişti? Ya da belki de bu planladığın bir şey miydi?

Ben Akdenizliyim! Doğup büyüdüğüm Montpellier’de müzisyenler kiralarını ödemekte zorlanıyor, bundan dolayı bunu bir iş olarak yapmayı düşünmüyordum… Aynı zamanda çocukken kalabalık önünde konuşmaktan korkardım, dolayısıyla sahneye çıkmak gibi bir hayalim yoktu. Kariyerim aslında planlanmış bir şeyden ziyade bir tesadüf olarak gelişti diyebilirim. Pilot olmak istiyordum ve aynı zamanda tutkulu olduğum için zaman bulduğumda müzik besteliyordum. Şarkılarımı internete koydum ve bir gün şansım tuttu. Fransa’daki bağımsız radyolar şarkılarımı duyup çalmaya başladı, oradan da müzik platformları aracılığıyla küresel bir kitleye yayıldı. Daha sonra bunu gerçekten bir meslek olarak yapmaya karar verdim ve şu an sahneye çıkıp benim yarattığım şeylerle bağ kuran insanlarla tanışmaya bayılıyorum. Bu bana çok büyüleyici geliyor. 

Sık sık French Touch akımını küresel elektronik müzik sahnesiyle yeniden tanıştırman ile bahsediliyorsun. Bu müzik janrında üreten yeni müzisyenler ve duyacağımız yeni sesler hakkında ne düşünüyorsun? 

Ben bazılarının “yatak odası müziği” diye adlandırdığı bir akımın parçasıyım. Gençlerin okul sonrası laptop’ları aracılığıyla kendi şarkılarını yaratmalarının kolaylaştığı bir dönemde çıkan bir akım bu. Benim kuşağım Air, Daft Punk ve Sebatien Tellier gibi 90’lar ve 2000’lerin Fransız electro sanatçılarını dinleyerek büyüdü. Kendi şarkılarımı tek başıma, tecrübeli bir ses mühendisinin yardımı olmadan yaratıyor olmam kendime has miksaj teknikleri geliştirmemi gerektirdi çünkü hiçbir teknik bilgiye sahip olmamama rağmen şarkılarımın profesyonel bir şekilde yapıldığı algısını yaratmam gerekiyordu. 2010’ların French Touch sesi de her “yatak odası yapımcısı”nın özgün bir şekilde yapım aşamasındaki kurallarla oynaması ve tüm sürecin tarihine karşı gelmesiyle ortaya çıkan bir şey. 

İlhamlarından da bahsetmek istiyorum, müzik videolarının yapım süreci ilgimi çekiyor. Oldukça renkli, enerji dolu ve zaman zaman sürreal kliplerle karşımıza çıkıyorsun. Görsel kimliğine katkıda bulunan etkenler neler? Kliplerin yaratım süreci nasıl geçiyor?  

Bu daha çok kliplerin yönetmenleri ile gelişen bir şey. En çok beraber çalıştığım iki yönetmen Montpellier’den eski bir arkadaşım olan Jean-Charles Charavin ve Polonyalı yönetmen Mateusz Bialecki. Büyük bir Fransız sanat filmi hareketi La Nouvelle Vague ve 60lar hayranıyım. Çekim sürecinde ise ilk önce çekim yapacağımız lokasyonu seçip orada neler yapabileceğimiz üzerine düşünmeye başlıyoruz.

Bozcaada Caz Festivali’nin bu seneki teması “Oyun”. Daha demin bahsettiğimiz müzik videoların, sanatçı Glasses’la beraber çıkardığın şarkılar ve sahnedeki duruşunu da düşündüğümüzde, sanatınla ve sesinle nasıl oynuyorsun dersin? 

Kazy Lambist gerçek ismim değil, dolayısıyla projemi çoğunlukla gerçek hayatımı yansıtmayan bir oyun olarak görüyorum. Benim için daima bir işe dönüşmeden önce edindiğim keyifli bir hobi olarak kalacak. Sahneye çıktığımda Kazy Lambist olmak için “oynat”a basıyorum ve konserden sonra onu o sahnede bırakıyorum.  

Son sorumuz: Bir sanatçı olarak önümüzdeki yıl seni neler bekliyor? 

Önümüzdeki sene ikinci albümüm çıkacak. İlk albümüm 2018’de çıkmıştı, aradan uzun bir süre geçti. Yeni bir sahne hazırlama sürecindeyim ve daha önce hiç gitmediğim ülkelerde sahne alacağım bir turneye çıkacağım. Yani beni oldukça çok heyecanlı bir sene bekliyor!