Sharon Van Etten üzerine

New Jersey’li, yeni neslin alıp pamuklara sarması gerektiğini düşündüğüm şarkı yazarı ve besteci Sharon Van Etten hakkında yazı yazmak için yeni albümünü bekliyordum. Yazmanın hayallerini kurduğum şey, uzun bir portre yazısı olacaktı, Justin Vernon ile arkadaşlığı, 33 yaşında yeniden üniversiteye gitme kararı alması ve akıl hastalarına rehberlik etmek istemesi, New Jersey’den Brooklyn’e taşınan hayatı, arkadaşları, dövmeleri, oyunculuğu (kendisi The OA dizisinde oynuyor), klipleri, tarzı, ilham aldığı insanlar gibi konu başlıklarını kurgulamıştım bile. Tek eksiğim 18 Ocak’ta çıkacak “Remind Me Tomorrow” albümü. (o tarihte yine belki beni hakkında konuşurken bulabilirsiniz)

Bir müzisyen hakkında çok iyi bir şeyler yazmak istemem için benim hem çok canımı acıtması hem beni çok şaşırtması hem de kafamın içinde sanki bozuk bir plak gibi sürekli kendini hatırlatması gerekiyor. Bir yazıya hazırlanma süreci yukarıda bahsettiklerimden de anlayacağınız gibi aylar sürüyor. Henüz içinde ne olduğunu bilmediğim albümlere, eski albüm ve şarkılarla hazırlanıyorum. Size de bu sürecin tam ortasından sesleniyorum. Ben Sharon Van Etten dünyasında biraz fazla yalnız kaldım. Yazmak için de albümü bekleyemeyeceğim. Fakat bir haber vermek gerekirse, tarzını oldukça değiştirmiş, saçlarını uzatmış, göz kalemini, rujunu sürmüş ve yeni teklisi “Comeback Kid” için bir video çekmişler.

Vokal 

Çok güçlü bir sesi var Sharon Van Etten’ın. Tiz dalgalarda gezip uzun uzun o tonda bağırabiliyor ve bu kulağa ürkütücü gibi gelse de insanda bağımlılık yaratıyor. “O bağırsın, derdini anlatsın ben dinlerim” diyorsunuz. Sharon Van Etten’ın söylediği şekilde şarkı söylemenin ne kadar zor olduğunu anlayabiliyorum, buna rağmen söylediği her kelime net bir şekilde duyuluyor, sindiriliyor hatta hissettiriyor.

Sözler

Bir röportajında “Sen niye böyle ağır laflar ediyorsun?” sorusuna “Yemin ederim bir şey olmuyor, sadece yazıyorum,” diyerek cevap veriyor. Yaşadığı iyi/kötü hiçbir şeyi, şarkılarının malzemesi olarak ön plana çıkarmıyor ve ürün haline getirmiyor. Ne kadar da 70’ler bir davranış dediğinizi duyar gibiyim. Zaten Sharon’ın hem vokalinde hem müziğinde hem de sözlerinde Nico, Marianne Faithfull, Bob Dylan ve Leonard Cohen bulabilmek çok zor değil.

Çok yoğun şarkılar yazıyorum ve bu insanlar için tedavi edici. Hepimiz biraz mahvolduk, biliyor musun? Biz, hepimiz. Ve bu bir sorun değil.” Sözler, kendini bir “kurban” konumuna yerleştirmediğinin bir kanıtı. “Ben bir kurban değilim. Bunun çok ötesine geçtim ve o durumdan çok daha güçlüyüm. Ağır ve hassas şarkılar yazıyorum ama aslında bu sertlik iyi geliyor. Bana da insanlara da. Geçmişim hakkında daha rahat bir şekilde konuşabilmek istiyorum. Yazdığım zaman geçiyor, şarkı yaptığım zaman daha iyi hissediyorum. Bu yüzden de müziğin insanlara ne şekilde iyi geldiği ile ilgileniyorum, arkasında yatan mağdur rolü lie değil.

Bu sert şarkılar için bugüne kadar çıkardığı dört albümün içinde birçok örnek bulabilirsiniz. Ama ben en ağırını, klibiyle birlikte şuraya bırakıyorum.

Unutmayın, 18 Ocak’ta tekrar görüşeceğiz.