Marsilya’da dadanılası, “genç işi” birkaç yer

Yazı: Seden Mestan

Marsilya’ya daha önce hiç gitmemiş olmak oraya dair hayaller kurmaya bir engel olmasa gerek çünkü kafada oluşacak görüntüler çok net: Masmavi suların dibinde uzanan devasa limanı, birkaç yüzyıllık bir tarihi günümüze taşıyan ihtişamlı mimarisi, kozmopolit yapısı sayesinde her geçen gün daha da kalabalıklaşan…

Tamam bu kadar edebiyat yeter!  Marsilya’ya ilk kez gideceklerin neler yapması gerektiğini yukarıdaki birkaç cümleyle özetler gibi olduk zaten.

İlk başta Le Vieux Port (hani yatların limanda yan yana dizildiği o klasik Marsilya manzarası vardır ya, işte o manzaranın ait olduğu yer) ve çevresini bir güzel gezdikten sonra limandan azıcık uzaklaşıp şehrin daracık sokaklarına daldığınızda Marsilya’nın genç yüzüyle karşılaşmanız fazla uzun sürmeyecek.

Le Panier bunlardan biri… Kentsel dönüşümün “dönüştürdükleri”ne yakından bakmak her daim sinir bozucu olsa da Le Panier birbirinden güzel binaların sıralandığı iç içe geçmiş sokaklarıyla karakterini hala koruyor (gibi gibi). Birkaç on yıl önce göçmenlerin şehirde ilk yerleştikleri bölgelerden biri olan Le Panier, birkaç yıldan beri Marsilya’nın bohem ve dinamik yüzü olmaya oynuyor. Bu süreç içerisinde tasarım butikleri, kafeler ve dekorasyonuyla seyahat dergilerini dolduran oteller doluşmaya başlamış buraya.

Le Panier kadar gençlerin gündeminde olan diğer yerler ise Cours Julien ve Notre-Dame du Mont… Bilhassa Notre-Dame du Mont, etrafı saran kafelerden yükselen müzik sesleriyle, Fransa’da rastlaması zor bir enerjiyle sarıyor bünyeyi. (Hazır yeri gelmişken söyleyelim: Marsilya Fransa’nın en Fransa’ya benzemeyen tarafıdır.)

Marsilya’dayken dadandığımız, birkaç kez girip çıktığımız, bir de çok fazla dadanamasak da (5 odalı bir otel olduğundan ve oranın müşterisi olmadığımızdan fazla gir-çık yapamadık elbette, yoksa…) dadanmaya yeltendiğimiz mekanları derledik sizler için. Marsilya’nın tarihi ve doğal güzelliklerine hayran hayran baktıktan sonra, gençleşen yüzünün peşinden gitmek isteyenlere tavsiyemiz olsun…

(Bu arada söylemeden edemeyeceğim, denize girmeyi gündelik şehir hayatının bir parçası haline getirenleri görünce “lanet olsun sana İstanbul” diyor insan)

Café des epices: Burası komik bir yer… Renki sandalye ve masalarını görünce bu kadar güzel yemeklerle karşılaşmayı beklemiyorsunuz ama Café des epices, Marsilya’da önerilen restoranlar listesinde sıkça yer alıyor. (Biz de oradan gördük zaten, renkli sandalyelere kanmadık.) Şehirden ayrılmadan önce kallavi bir yemek için ideal yer…

Au vieux panier: Hah, bu işte dadanamadığımız hotel. Ayarlayabilen varsa mutlaka dadansın. Biz sadece lokanta önünde tur atan Sezercik misali gönül gözüyle yaşadık bu hoteli. Bu otelin 5 odasının her biri (sadece 5 odası var) farklı bir sanatçı tarafından tasarlanmış ve dekore edilmiş. Her sene de bu tasarım değişiyormuş. Çok zahmetli… Le Panier bölgesinin yeni gözdesi…

Les Gamins: Tabii ki rejim yapıyorsanız (yediklerime dikkat ediyorum diyorsanız da bu geçerli) kapısından girmemeniz gereken bir yer. Yukarıda sözünü ettiğimiz Notre-Dame du Mont’da yer alan bir hamburgerci burası. Vintage dekorasyonuyla bünyeye sempati yayıyor. Seyahat boyunca pahalı deniz ürünleri yemekten bunaldıysanız bir hamburger atmanın vakti gelmiştir demek. (Fiyatları makul…)

Mama Shelter Marseille: Sonunda İstanbul’a da ulaşan Mama Shelter’ın Paris’ten sonra açtığı ikinci oteli, bu Marsilya’daki… Uzun uzun Mama Shelter’ı anlatmaya gerek yok. Ama biz neden mi dadandık? Çünkü rahat ve fiyatlar çok uygun ve etraf türlü sevimliliklerle dolu. Hem Marsilya’daki mekanı Paris’teki gibi şehir merkezinden fersah fersah uzak da değil…

Oogie Lifestore: Yanınıza ne kadar para ayırıp da yola çıktınız bilmiyoruz ama Oogie Lifestore, kıyafetten fotoğraf makinesine, kendini şehir kültürüne adamış ve pek çok markayı bulunduran bir mağaza. Bir tür Urban Outfitters… Dolanmakta fayda var.

(Bir dahaki sefere yazıları görsel olarak coşturacağız, söz!)

Dadanizm sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya devam et