Sinema sektörünün sevdiğimiz isimlerine dadandık: 2022’de kim ne izledi?

2022 gerçekten de şahane yapımlar izlediğimiz bir yıl oldu! Hepsinden uzun bir süre daha bahsetmeye devam edeceğiz gibi gözüküyor. Bu gözler neler gördü yani: Moonage Daydream’in atmosferi, Both Sides of the Blade’in özverili hikaye işleyişi, Hit the Road’ın izleyicileri ikiye ayırsa da büyüsü ya da Fire of Love’ın deliliği… Hepsi bizim bebeklerimiz 😍 Öyle bir film var ki, of. Ama söylemeyeceğiz. İkinci şaka 😂

Sinema dünyasının çeşitli alanlarında üretmeye devam eden; yazdıkları, anlattıkları, paylaştıkları, düzenledikleri ve çektikleriyle hayatlarımızda bambaşka ufuklar açan isimlerine sorduk. 2022’den geriye kalan ve 2023’te -ve pek tabii sonrasında da- kesinlikle önümüze çıkacak o hikayeler aşağıda sizi bekliyor. Listeye dahil olan Engin Ertan, Evrim Kaya, Ali Kemal Güven, Ece Dizdar, Cenan Tüzel, Cem Altınsaray, Dakota Johnson ve 20 şahane isim… Bolca izlediğimiz ve üzerine düşündüğümüz bir sene olsun 🥂

Engin Ertan

2022’den kült olacak film, kesinlikle demeyeyim ama sanırım Her Şey Her Yerde Aynı Anda, (Everything Everywhere All at Once). Açıkçası benim pek bağ kurabildiğim ve hatta sevdiğim bir film değil ama sevenlerinin neredeyse fanatik bir taraftar gibi sahiplendiğini görüyorum. Sosyal medyadaki paylaşımlara bakılırsa henüz çok yeni bu filmi dönüp dönüp tekrar izliyorlar ve her izleyişte sevgileri daha da artıyor.

Zeynep Ünal

Mithat Alam’a yılın en iyi filmi, en sevdiğiniz filmler listesi vs. diye sorular sorulduğunda Sofi’nin Seçimi, (Sophie’s Choice, 1982) gibi derdi… Sahiden insanın yıl içinde izlediklerinden yalnızca tek bir film seçmesi çok zor. Bu noktada 2022 çok verimli bir yıldı; özellikle ulusal sinemada çok iyi filmler izledik. Buna rağmen 2022’den bir film söyleyecek olsam bu film Özcan Alper’in Karanlık Gece’si olurdu. Çünkü film, kötülüğün bütün bir kasabaya nasıl sirayet ettiğini, buna rağmen her karanlık gecenin sonunun olduğunu ve o sonun bedeli her ne olursa olsun aydınlığa çıktığını içimizi yakarak anlatıyor. Ayrıca günümüzün karanlık atmosferini anlatırken kullandığı metaforlarla, geçmişi ve şimdiyi iç içe ustalıkla anlatan filmin görüntü yönetimini, oyunculuklarını ve kurgusunu da oldukça tutarlı ve samimi buluyorum.

Azize Tan

Licorice Pizza (2021) gerçek bir sinema sürprizi. Çünkü, yönetmenine bakınca belki sürpriz sayılmaz ama başroldeki Alana Haim ve Cooper Hoffman’ın, her ikisinin de daha ilk filmlerinde gösterdikleri başarı bu filmin en güzel sürprizi. Aralarındaki kimya müthiş. Cooper Hoffman, Philippe Seymour Hoffman’dan bağımsız kendini başarılı bir oyuncu olarak kabul ettirecek gibi görünüyor.

Evrim Kaya

2022’den Return to Dust saklı bir hazine gibi. Çünkü, bize o çok sade ve çok içli hikayelerin zamanının hiç geçmediğini hatırlatıyor. Yoksulluk büyüyor, yeni biçimler kazanıyor ama yoksulluğu anlatmak nedense eskimiş gibi geliyor ya, hiç de öyle olmadığını gösteriyor. İzleyeni perişan eden bir film: Çünkü barbar bir dünya kurduğumuz ve kardeşlerimizin hakkına girdiğimiz için. Ama karamsarlığı felç edici değil: Çünkü kendimizden önce bir başkasını düşünmeyi ve bir kuş yuvasında tastamam olmayı da pekala öğrenebiliriz.

Ece Dizdar

Hikayesiyle ve özgürleştiren kadın perspektifiyle 2022’den bir film söyleyecek olsam bu Her Şey Her Yerde Aynı Anda, (Everything Everywhere All at Once) olurdu. Çünkü, benim için özel bir yerde duruyor bu yıldan… Gücünü sinema tarihinde birçok yerden alıyor; aynı anda çok özgün olmayı başarıyor. Odağına aldığı kadın karakterin sadece burada değil çoklu bir evrende mücadelesini yaşıyoruz.

Uğur Yüksel

2022’den aklımda kalan bir film söyleyecek olsam bu Ayna Ayna olurdu. Film, Belmin Söylemez’in bir önceki nefis filmi Şimdiki Zaman gibi rüyalara inanıyor; İstanbul’u girdabıyla da, ışığıyla da çok seviyor ve en önemlisi, kalbinin, heveslerinin ve tutkularının peşinden gidenlerin yanında duruyor; şehre, düne, senin gibi olmayana ve en çok da kendine -acıyarak değil anlayarak- merhamet göstermemizin kıymetini, ihtiyacını hatırlatıyor.

Elif Refiğ

Gerek bakış açısı gerekse kurduğu dünya ile ‘kendine ait bir oda’ gibi 2022’den bize çarpan, hikayeyi ilmek ilmek işleyen bir film söyleyecek olsam bu Céline Sciamma’nın Petite Maman filmi olurdu. Çünkü, insanlık miti ölüm ve yeniden doğumla ilişkili kişisel ve toplumsal tecrübelerin hepsini kapsar ve aynı zamanda onlardan müteşekkildir. Bu anlamda zaman kavramı kronolojik bir izleğe sahip değildir. Petite Maman içinde genişlemek üzere olduğumuz ve aniden kaybettiğimizi hissettiğimiz anlar kadar gerçek bir dünyanın sinematografik tasvirini ustaca kurarken, dostluk, aile ve kader temaları çevresinde gündeliğin içindeki kapsayıcılığa odaklanıyor.

Tuba Büdüş

Sinemanın çerçevelediği gerçekliği, etik ve eşitlikçi bir bakış açısı ile samimi bir yerden ele alan Vortex, bana göre 2022’nin en iyilerinden biri. Yönetmen Gaspar Noé, evlendikleri günden bu yana aynı evin içinde yaşayan bir çiftin son günlerine bizi ortak ederken, böldüğü ekranın tam orta yerinden sadece kendisinin bir taraf seçmediğini göstermekle kalmıyor, seyirciye de iki karakteri detaylı bir şekilde gözlemleyip, eleştirme alanı açıyor. Çiftin ortak bilinçdışını temsil eden mekan bile birlikte ama yalnız bir hayat yaşayan kadın (hafıza) ve erkeğe (beden) kasvetini, sırtladığı yükü eşit şekilde hissettiriyor.

Gök Akyel

Her film kuir bir film midir? Değildir bence. Olmamalı da sanki. Ama öyle bir film var ki, yarattığı atmosfer ve hikayeyi ustaca yoğurmasıyla kesinlikle 2022’nin en şahane kuir filmi olmaya aday. Kurak Günler’i bir yerlerde görürseniz aman kaçırmayın. Yapışın ve bırakmayın. Kuir sinema konusuna geldiğimizde, film gündeme geldiğinden bu yana hiç tartışmadığımız kadar ‘kuir sinema nedir’ diye tartıştırıyor. Bu bile ancak bir kuir filmin yaratacağı bir tartışma zeminidir diye düşünüyorum. Kuir sinemanın sansasyon yaratma potansiyelini en iyi gösteren filmlerden biri var karşımızda.

Eray Yıldız

O müzikler beni mahvetti. Aldı bitirdi. Hâlâ kafamın içinde dönüp duruyor. 2022’nin hikayesiyle olduğu kadar müzikleriyle de alıp götüren filmi kesinlikle Ayrılma Kararı, (Decision to Leave). Çünkü, geleneksel polisiyenin kodlarıyla hem yönetmen hem de maestro olarak sinemasını bir adım öteye taşıyan Park Chan-wook, yaylıların yoğunlukta olduğu müzik bandını anlatının bir enstrümanı haline getiriyor; karakterleriyle seyircisini dahice aynı duygu zemininde buluşturuyor.

Cenan Tüzel

Normal şartlar altında Her Şey Her Yerde Aynı Anda, (Everything Everywhere All at Once)  derdim ancak bir sürü kişinin favorisi olduğu için belki biraz daha gözden kaçmış olan Büyük Özgürlük’ü (Great Freedom) söylemek istiyorum.

Büyük Özgürlük konusu açısından, kuir tarihe dair azıcık bilgisi olan biri için bildiğimiz bir meseleyi ele alıyor. Ancak filmi çok farklı kılan, meseleyi nasıl ele aldığı. Gerek kurgusu gerek Franz Rogowski’nin olağanüstü oyunculuğu ile aynı insanın yıllar içerisinde değişimini, fakat bir yandan hâlâ aynı kalmasını, zaman içerisinde sürekli farklı noktalara atlayarak izliyoruz. Ana karakter Hans, tüm riskleri bilmesine rağmen hayatını yaşamaya devam edip, deneyimlerinin izlerini taşıyıp yine de kendi olmaya devam ediyor. İzleyiciye hissettirdikleri, bir anınızı hatırlamaya çalışırken hafızanızda kaybolmuş gibi hissettiren anlatımı ile Büyük Özgürlük benim için 2022’nin en çok konuşulması gereken filmlerinden biri oldu.

Ali Kemal Güven

Bir yönetmen ve hikaye anlatıcısı olarak beni heyecanlandıran 2022 filmi Elvis oldu. Çünkü, ışıltılı Strictly Ballroom ve Romeo & Juliet köklerine dönüp, uzun zamandır bizi mahrum bıraktığı çılgın Baz Luhrmann evrenine yeniden sürüklediği için… Normalde bütün bir hayatı anlatmaya heveslenen işler başarısız bir TV filmi olmaktan öteye geçemezler; ama Elvis kesinlikle onlardan biri değil. Temposu bir an düşmeyen kurgusu, Elvis için oyuncu tercihi ve performans yönetimi, muhteşem renk paleti ve usta kamera diline hayran olmamak mümkün değildi. Luhrmann artık gülünç hale gelmiş, kitsch bir ikonu kurbanlaştırma tuzağına çok düşmeden, yeteneği ve ışığına odaklanarak enfes bir hayatta kalma filmi çıkartmış ortaya. Ayrıca, başka bir film artık “asansör müziği” sayılabilecek Elvis şarkılarını bana yeniden bu hevesle dinletemezdi.

Cem Altınsaray

Güneş Sonrası, (Aftersun), 2022’den herkese gerçek bir sinema hediyesi gibi. Çünkü Charlotte Wells, hayatımıza ve kişiliğimize yön verenin hafızamızda diri kalan belli başlı anılar olduğunu emsalsiz bir şekilde anlatıyor. Güneşin altında tenimizin yandığını nasıl hissetmiyorsak, yaşadıklarımızın ruhumuz üzerindeki etkisini de yaşarken anlamıyoruz. O tatlı zonklama başladığında iş işten geçmiş oluyor ama biz de böyle böyle biz oluyoruz.

Steve Carrell

2022’den Nope, (Hayır) harika bir hikaye anlatımına sahip. Farklı, yenilikçi ve ilham veriyor. Çünkü, Jordan Peele korkutucu bir tarihi ve hikayeyi bir yolculuk öyküsüne çeviriyor. Buna bir kıyamet sonrası filmi diyebilir miyiz emin değilim ama kıyamet gerçekten var.

Dakota Johnson

Büyüleyici bir oyunculuk örneği. Güzel Bir Sabah, (One Fine Morning) 2022’de bana ilham veriyorsun! Hikayeyi ayrıca çok seviyorum. Ama oyunculuğu da bu filmden ayrı düşünemiyorum. Tek vücut olmuş gibiler. Çok basit bir tesadüf filminin hikayesini oluşturuyor. Sanırım böyle basit anları çok seviyorum. Hayatımızdaki basit ama etkili olan anları çağrıştırıyor. Yönetmen bütün marifetini bu filmde sergiliyor. Ve Léa Seydoux müthiş!

Meryem Yavuz

Earth of The Blind’ı (1992) yapıldıktan 30 yıl sonra 2022’de seyretmiş olmam üzücü. Filmi ve ekibini geç keşfetmiş olsam da, içime serptiği su hatırladıkça hararetimi alır. Audrius Stonys’in ‘Görünmez olan nasıl filme alınır?’ sorusunu ne de güzel taşımış görüntü yönetmeni Rimvydas Leipus omzunda bir kamerayla. El, gözün yerini alıyor. Duygu düşünceye karşı nihayet kazanıyor. Görsel bir sanat olan sinemanın dili karanlık bir evrende etrafa dokunarak ilerliyor. Nereye gideceğini bilmeden yola çıkmanın cesareti beni büyülüyor.

Selda Taşkın

Enfes bir iş. Daha başladığı andan itibaren hikayesi ve kurgusu sizi peşine takıp sürüklüyor. 2022’nin getirdiği en güzel şeylerden biri 6 Numaralı Kompartıman, (Hytti Nro 6) Çünkü, önyargılarımızı ve önyargılarını incelikli ve güzel bir yerden yıkıyor.

İlker Cihan Biner

Ne desem bilemedim. Çağdaş sanatlarla sinema evreninin iç içe geçtiği filmlere zaten yanıp tutuşuyorum. Ali Kemal Çınar’ın Geceden Önce, (Beriya Şevê) 2022’de bunu yeniden gördüğüm en şahane şeylerden biri. Çünkü, aileden devlet rejimine kadar iktidar dinamiklerinin katmanları incelikle işlenmişti. Diyarbakır’da (Amed) savaşın yarattığı tahribat ile eril bir aile yapısı arasında geçişlerin olması filmin her sahnesini tartışılır kıldı. Aynı zamanda lezbiyen bir ressamın özgünlük ve tutunma arayışı etkileyiciydi. Görüntülerde oluşan gerilimlerin hafızaya işaret etmesi, şiddet döngüsünün mekanlardaki göstergelere sinmesi ve diyaloglarla beraber senenin en sarsıcı filmlerinden biriydi.

Bahadır Buyruk

Oyuncuların bu denli parladığı bir film. Her oyuncunun bir yeri var; biri diğerinin önüne asla geçmiyor. The Banshees of Inisherin 2022’nin gerçekten en güzel şeylerinden biri. Colin Farrell ve Brendan Gleeson’nın ufuk açan oyunculukları ve aynı zamanda Martin McDonagh senaryosunun, mizansenlerinin, sahne kurulumunun ve derin dramturjisinin bir araya gelmesiyle film daha ilk dakikalardan itibaren seyirciyi yerine çiviliyor.

In Bruges’de (2008) bu fantastik ikiliyi izlerken nasıl titanlaştıklarını gözlerimizle görmüştük. Yine The Guard’da (2011) Brendan Gleeson ile tekrar çalışan Martin McDonagh, 2022’de ise The Banshees of Inisherin’de tekrar bu iki karakter canavarıyla yoluna devam ediyor. Ve iyi ki de ediyor. Umarım ekip olarak kendilerine güzel bir ödül sepeti bakmışlardır. 2023 Oscar’larının önemli favorilerinden biri olacağından kuşkum yok.

Kaan Müjdeci

Schindler’in Listesi (1994) 2022’de izlediğim en güzel film; 3 saat 7 dakika süren film alışık olduğumuz Spielbergvari hikaye anlatımından çok farklı. Beklentim ve karşılaştığım beni çok şaşırttı. Bildiğimiz senaryo kurallarının tamamen  karşısında bir yapı var ve bazı çok kötü oyunculuklar bile o iskeletin içinde kendine özel bir yer bulmuş. Spolier vermek istemediğimden daha detaylara girmiyorum ama şunu söyleyebilirim; tüm Spielberg filmlerini unutun; teknik, senaryo, kamera ve kurgu açısından çok ufuk açıcı bir film.

Dadanizm sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya devam et