
Artık demir alma günü gelmişse bu Twitter’dan… Peki istikamet Mastodon mu?
Dijital dünyada kartlar yeniden dağıtılıyor, sular durulmuyor, gerilim bitmiyor… Evet, hem de hepsi aynı anda. Mavi Kuş cephesinden gelen haberler hiç iç açıcı değil: Twitter’ın yeni sahibi Elon Musk neredeyse her gün yeni bir gündem veriyor bize.
İşten çıkarmalar, hesapların askıya alınması, onaylanmış hesaplardan alınması planlanan abonelik ücreti ve tabii güvenlik sorunları… Tüm bunlar aklımıza çok sevdiğimiz Twitter’dan ayrılma vakti gelmiş olabilir mi sorusunu getiriyor. Kısacası hepimiz dijital bir göçün eşliğinde olabiliriz. Nereye gideceğiz, isyanımızı, öfkemizi ve “yanıyoruz ama hâlâ gülüyoruz” mottosundaki mizahımızı nerede yapacağız diye kara kara düşünürken elbette dijital dünyada çareler tükenmiyor; sislerin arasından gelen yeni dostumuz Mastodon bizi çağırıyor. Elon Musk’ın Twitter’a yaptıklarına ve sığınma ihtimalimizin olduğu yeni limanların en popüleri Mastodon’a dadanıyoruz.
Tek yürek olmamızı sağlayan, kimi zaman toksik yerlere açılsa da sık sık eğlenceli duygu birlikleri de yaşatan bir platform Twitter. Kurucusu Jack Dorsey, 16 yıl önce işlerin buraya geleceğini tahmin eder miydi acaba? Yani Twitter’ın sosyalleşmenin, insanlarla iletişim kurmanın çok çok ötesine geçeceğini, dünyanın pek çok ülkesinde seçimlere yön vereceğini, siyasilerin propaganda aracına dönüşeceğini, gündem ve trendleri belirleyeceğini, bolca mizaha ev sahipliği yapacağını, kendine özgü bir dil yaratacağını ya da “Twitter’dan tanıştığınız biriyle ne yaptınız?” sorusuna yaratıcı cevaplar verilmesine neden olacağını…
Son yıllarda hepimiz en hararetli gündemlerde soluğu Twitter’da ana sayfamızı yenileyerek alıyoruz. Günlük hayatın bir parçası Twitter. Ama şimdi kabul etmek gerekiyor ki her güzel şeyin olduğu gibi Twitter’ın da sonuna geliyoruz. Mavi kuş, hasta kuşa dönüştü bile diyebiliriz. Evet, Twitter’ın yeni sahibi Elon Musk’a borçluyuz bu durumu.
Aslında uzun bir süre Elon Musk’ın Twitter’ı resmi olarak satın alıp almayacağını konuştuk. “Satın almaktan vazgeçti” ile “alacak” arasında gidip gelerek kabak tadı veren süreç nihayet Musk’ın platformun yeni sahibi olmasıyla sonuçlandı. Fakat bu bir son değil; “asıl curcuna şimdi başlıyor” dedirten bir başlangıçtı aslında. Satın alma işleminin ardından gelen “The bird is freed” (Kuş artık özgür) tweetiyle bizi nelerin bekleyeceğinin sinyallerini almıştık çoktan.
the bird is freed
— Elon Musk (@elonmusk) October 28, 2022
Elon Musk platformun geleceği, ifade özgürlüğü politikaları, engellenen hesaplara yönelik yaptığı açıklamalarla can sıkmaya son sürat devam etti. Zaten bir kullanıcı olarak da kendisinin geçmişi malum. Biz de endişeli bir şekilde süreci izlemeye koyulduk.
Elon Musk, 27 Ekim günü gerçekleşen 44 milyar dolarlık satın alma işleminin hemen ardından Cuma günü, Twitter bio’sunu, “Chief Twit” olarak değiştirdi. (Şu an “Twitter Complaint Hotline Operator”- ‘‘Twitter Şikayet Hattı Operatörü’’- yazıyor, YARATICI)
Okuma önerisi – Aç kanatlarını ve özgürce uç mavi kuş: Jack Dorsey Twitter’dan ayrıldığını açıkladı
Ve ilk iş olarak taht oyunlarını başlattı. Musk, göreve geldiğinde ilk olarak üst düzey görevdeki yetkililerin de aralarında bulunduğu bir grup çalışanı görevden alındı, çoğu çalışan işlerinin haber verilmeksizin feshedildiğini öğrendi. Şirketin neredeyse yarısının işten çıkarılmasını ise işgücünü en az yarı yarıya küçültme planının bir parçası olarak açıkladı. Çalışanların işten çıkarılma şekli de bir o kadar “tuhaftı.” Maili iş mailinden alanlar, çalışmaya devam edecek; kişisel mailinden alanlar işten çıkarılmış olacaktı. Mailin hiç ulaşmadığı bir grup çalışan da yönetimle iletişime geçecekti… TikTok alemi de bu duruma kayıtsız kalmadı elbette. Komedyen ve TikTok kullanıcısı Matt Shaver’ın bu durumla dalga geçen videosunu buraya bırakalım. İşin garibi ne biliyor musunuz? Videonun altına gelen yorumlarda insanlar Shaver’ın kurgusuna inanıyor ve gerçek olmayacağı fikri akıllarına bile gelmiyor. Elon Musk’tan her şeyi beklediğimizin en büyük kanıtı bu. Haksız da sayılmazlar çünkü bu işten çıkarmaların ardından ekipten bazı kişilerin geri dönmeleri istendi! Hatta geri dönmeleri istenenlerden bazılarının yanlışlıkla işten çıkarıldığını söyleyenler bile var. Gerçekten kimlerin eline kaldın be Mavi Kuş…
@mattxshaver I was just fired by Twitter and this is what they sent me… #twitter #elonmusk #fired
Bir diğer kaos konusu ise mavi tikli -resmi olarak doğrulanmış- hesaplardan abonelik ücreti isteneceğini açıklanmasının ardından geldi. Mavi tik, aslında Twitter’ın onayladığı ve amacı güvenlik olan bir uygulama. “Ne güzel gülüyor, eğleniyor ülke gündemi ve kişisel dertlerimizle ‘bedavadan’ başa çıkıyorduk, nereden çıktı bu abonelik ücreti?” diyebilirsiniz (Ya da belki de ben mavi tikli değilim, ne olacaksa olsun da diyorsunuzdur) ancak sosyal medya platformlarının karşılığında hiçbir şey almadan bize hizmet verdiklerini sanmak en hafif tabirle “saflık” olur, ve bu tabii ki bambaşka bir yazının konusu. Kişisel verilerimizi kendi elimizle vermemizin tehlikelerini ve mavi tikin sosyal medyada bir statü sembolüne dönüşmesini Ümit Alan detaylarıyla burada açıklıyor. Ancak Elon Musk’ın esas derdi elbette herkese “eşitlik” değil. Her ne kadar, “Twitter’ın mavi onay işareti olan veya olmayanlar için mevcut lordlar/köylüler sistemi saçmalık. Bu işaret ayda 8 dolar” dese de tüm bunların esas nedeni Twitter’ın gelirlerini artırmak. Ticari bir kurumun bu adımı atması elbette şaşırtıcı değil ancak fikirlerin ve haberlerin bu denli hızlı yayıldığı bir platformda parayı verenin düdüğü çalacak olması da bir o kadar tehlikeli. Öfkemizin ve itirazımızın esas nedeni de bu zaten.
Skandallar bununla da sınırlı değil. Tüm medyanın yanlış bilgi yayılımıyla mücadele ettiği günümüzde, Elon Musk bu mücadeleyi çok da takmıyor. Kendisi patlamaya hazır bir saatli bomba gibi. Twitter’ın yeni sahibi, satın alma işleminden yalnızca üç gün sonra Hillary Clinton’a Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi’nin kocasına yönelik fake haberler içeren bir bağlantı paylaştı. Ve sonra hemen sildi. Tüm bu fiyaskolar yalnızca birkaç hafta içinde yaşandı. Aynı zamanda Tesla ve SpaceX’in CEO’su olan Musk’ın, Twitter’da gelir artırma hevesi ve politikalarının önümüzdeki günlerde bizi bekleyen değişimlerin habercisi aldında.
Bu arada Elon Musk kendisi dışında kimsenin “şaka” yapmasına izin vermeyecek gibi. Hatta kendisi için birçok tatsız sıfatın yanına ‘‘biraz fazla alıngan’’, ‘‘kompleksli’’ ve özgüvensiz sıfatlarını da ekleyebiliriz. Zira kullanıcı adını “Elon Musk” olarak değiştirip kendisiyle dalga geçen hesapları askıya aldığını gördük. Açıklaması ise “açık bir şekilde parodi olduğunu belirtmeden başkalarını taklit eden hesapların” süresiz olarak askıya alınması. ABD’li komedyenler Sarah Silverman ve Kathy Griffin, Mad Men’den hatırlayacağımız Rich Sommer ve Chris Kluwe askıya alınan hesaplardan bazıları.
Mastodon bizi bekler…
Twitter cephesinden gelen bu haberler “bize müsade” deme anımızın çok da uzakta olmadığını hissettiriyor hepimize. Yalnız da değiliz, birçok kullanıcı alışkın olduğu Twitter deneyiminin değişmesi başta olmak üzere ifade özgürlüğü kısıtlamaları ve güvenlik endişeleri gibi nedenlerle platformdan ayrılmayı düşünüyor. Hatta bazı gazeteciler tüm DM’lerini özenle siliyor ve mesajlaştıkları kişilerden de aynısını yapmalarını istiyormuş.
Kısacası hepimiz dijital bir göçün eşliğinde olabiliriz. Nereye gideceğiz, isyanımızı, öfkemizi ve “yanıyoruz ama hâlâ gülüyoruz” mottosuna sahip mizahımızı nerede yapacağız kara kara düşünürken elbette dijital dünyada çareler tükenmiyor. Zamanlaması manidar bir şekilde Twitter’ın kurucusu Jack Dorsey yeni bir kapıyı işaret etti. Dorsey, yeni bir merkeziyetsiz sosyal medya platformu olan “Bluesky’ın” beta testlerinin yakında başlayacağını açıkladı. Bluesky’ın resmi Twitter hesabından da “Son iki günde uygulamamızın bekleme listesine 30 bin kayıt!” şeklinde bir tweet atıldı. Hemen arkasından da “Sosyal medyaya yeni bir yaklaşımla çok fazla ilgi olduğu açık” şeklinde bir başka tweet daha geldi. Açıklamalara göre Dorsey şirketin sadece kurulum aşamasında görev alacakmış. Neler olacak, biraz da bekleyip göreceğiz.
Dorsey, Bluesky’ın hazırlıklarına devam ederken, hızını çoktan almış bir başka platformla tanıştıralım sizi: Mastodon.
Şimdilerde sosyal medya kullanıcıları akın akın Mastadon’a göç ediyor. Mastadon’un kurucularından Eugen Rochko, Musk’ın Twitter’ın kontrolüne geçtiği 27 Ekim’den bu yana Mastodon’un 230 bin kullanıcı kazandığını söyledi. Bu kullanıcılar arasında Twitter hesabının askıya alındığını söylediğimiz komedyen Kathy Griffin ve gazeteci Molly Jong-Fast gibi çok takipçili Twitter kullanıcıları da var.
Mastodon’u bu kadar cazip kılan şey, sadece kötü bir yöneticinin eline geçen Twitter’dan kaçma telaşı gibi görünse de sadece bununla sınırlamak platforma haksızlık olur bizce. Mastodon’un öne çıkan bazı özelliklerini özetleyelim, kararı siz verin.
2016 yılında Eugen Rochko tarafından başlatılan Mastodon, kendini, “Twitter’a uygulanabilir bir alternatif” olmayı hedefleyen “ücretsiz, açık kaynaklı merkezi olmayan bir sosyal medya platformu” olarak tanımlıyor. Platformun ismi de soyu tükenmiş bir mamut türünden geliyor. (Anlamlı….)
Burada kullanıcıların hepsi, yalnızca o sürüm için geçerli olan kural ve düzenlemelerle, sunucu olarak bilinen Mastodon’un kendi sürümünü oluşturabiliyor. Ayrıca kendi gizlilik ayarlarınızı belirleyebiliyorsunuz. Twitter’dan en büyük farkı ise Mastodon’un gönderileri bir algoritmaya dayanmak yerine kronolojik sırayla sunması. Ayrıca gelir kaynağı olarak da reklamı kullanmıyorlar, Mastodon büyük ölçüde kitle fonlaması ile finanse ediliyor.
Kullanıcı adı oluşturma kısmı biraz farklı gelebilir. Bir kullanıcı adı seçtikten sonra hesabınızı bir isim ve profil resmi ile kuruyorsunuz. Yine Twitter’dan farklı olarak, kullanıcı adınız @[kullanıcıadı]@[kaydolduğunuz Mastodon örneği] oluyor; “@dadanizm@mastodonsocial” gibi.
Paylaşım yapmaya gelirsek. Artık tweet değil de “toot” atacağız. Bir de 280 karakter sınırının olmadığını söyleyelim. Şimdilik 500 karakterlik hakkımız var. Gerçi Twitter’da karakter sınırının ortadan kalkacağını duyurdu ama yemezler…
Kullanıcıların büyük bir çoğunluğu şimdilik Mastodon hesaplarını Twitter’dan duyuruyorlar. Göçün ilk ayak sesleri diyebiliriz buna. Teknoloji uzmanı ve yazar Ahmet Sabancı da sosyal medya platformlarının çeşitliliğinin verilerin gizlililiği başta olmak üzere pek çok konuda kullanıcıların yararına bir durum olduğunu söylüyor.
İşte yeni olası limanımız Mastodon böyle bir yer. Twitter’ı günlük hayatının merkezine alan -bu övündüğüm bir özellik değil elbette- biri olarak bundan sonrası için ne olacağını kestiremiyorum. Açıkçası Elon Musk’ın ne yapacağı da belli olmaz, biliyoruz. Bu yazıyı hazırlarken kesinlikle bir Mastodon hesabı açma kararı aldığımı söyleyemeliyim. Ama bu Twitter’a kilit vurmak anlamına gelmiyor- en azından şimdilik. Zira dijital dünyadaki varlığımı büyük ölçüde Twitter’a borçluyum. Bir gazeteci olarak Twitter’dan uzak kalmak şu an için çok “korkutucu.” Sanki herkesin katıldığı bir partiyi kaçırmışım gibi hissettirir Twitter’dan uzaklaşmak. Ve itiraf edeyim Twitter’ı seviyorum. Ama alışkın olduğum Twitter’ı, Elon Musk’ınkini değil.
Şimdilik biraz daha bekleyeceğim ancak olası bir “tek yön” gidiş bileti bolluğu da içimi rahatlatıyor. Kim bilir belki Elon’ı başka gezegenlere göndeririz ve mavi kuşu gerçekten özgür kılarız.