
Uzun yıllar sonra dönenler ve umut vadedenler: 2022’de ekranlarda izleyeceğimiz diziler
Bolca sağlık, mutluluk ve uğruna sabahlayacağımız iyi diziler bulabilme dileğiyle girdiğimiz 2022 yılına şöyle bir kapıdan bakıyor, başımıza daha fazla felaket gelmemesi için evrene iyi mesajlar göndermeye çalışıyoruz. Yıkılmadık ama tam olarak ayakta da değiliz; klavye başında yine birtakım listeler peşindeyiz. Hakkında yazılanları okudukça daha da heyecanlandığımız ya da dönüşünü dört gözle beklediğimiz birçok diziyle 2022’de buluşacak olduğumuz için de mutluyuz tabii. Yarım kalan Pera hikayelerini izlemeye devam edeceğimiz Kulüp, yine bizi bir güzel yakamızdan tutup silkeyeceğinden emin olduğumuz Euphoria gibi eski dostlara ya da Netflix’in dev bütçeli fantastik dizisi The Sandman ve bizi yeniden Game of Thrones evrenine ışınlayacak House of the Dragon gibi potansiyel dost adaylarımıza baktıkça içimiz açılıyor, yeni yıla daha bir ısınıyoruz. Ve hem beklentilerimizin yüksek olduğu hem de sene boyunca sık sık karşımıza çıkacağını tahmin ettiğimiz dizilerden seçtiğimiz 2022 TV seçkisiyle sizi baş başa bırakıyoruz.
Kulüp – İkinci kısım (Netflix, 6 Ocak)
Bizi 1950’lerin Beyoğlu’na (ya da Pera’sına) götüren Kulüp, birinci sezonunun ilk kısmıyla bolca alkış toplamış, Netflix’in en çok izlenen yerli dizilerinden biri olmuştu. Gökçe Bahadır’ın canlandırdığı Matilda ismindeki eski bir mahkumu merkezine alan dizi, dönemin atmosferini gerçekçi temsiliyetlerle resmediyor, özellikle Ladino dilinin kullanıldığı ilk dizi olması sebebiyle Seferad Yahudileri’nin hikayelerini bambaşka bir yerden anlatıyordu. Matilda’nın doğumundan sonra hiç görmediği kızı Raşel’le yeniden buluşmasıyla başlayıp, bizi Pera’nın eğlence hayatına vizyoner patronu Orhan’ın işlettiği Kulüp’le dahil ediyor ve assolist Selim Songür’le kah dertlendirip kah eğlendiriyordu. Asude Kalebek, Fırat Tanış, Metin Akdülger, Barış Arduç ve Salih Bademci’nin etkileyici performanslarıyla beraber bizi İstanbul’un kozmopolit yıllarına götüren ama nostaljinin romantizmine de kapılmayan Kulüp, ikinci kısmıyla 6 Ocak’ta Netflix’e geri dönüyor ve bize de yarım kalan hikayelerine kulak vermek düşüyor…
Euphoria – İkinci sezon (HBO, 9 Ocak)
İlk sezonunun üzerinden neredeyse iki buçuk yıl geçen ve geçtiğimiz sene yayınlanan iki özel bölümüyle biraz hasret giderdiğimiz HBO dizisi Euphoria nihayet ekranlara dönüyor. 2012 yapımı aynı isimli İsrail dizisinden Sam Levinson tarafından uyarlanan Euphoria baş karakter Rue’nun anlatımıyla lise koridorlarının acımasızlığına doğru götürüyor. Lise koridorları dedik ama Euphoria herhangi bir gençlik dizisinden çok daha fazlası… Hatırlarsanız ilk sezonda her bölümde farklı bir karaktere odaklanıp, bizi herkesle tek tek tanıştırmışlardı. Nate’ten ve kötücül zihniyetinden ölesiye nefret etmiş, Cassie ile slut-shaming’i, Jules ile trans zorbalığını, Rue ile de uyuşturucu bağımlılığının nasıl bir bela olduğunu öğrenmiştik. Bu sırada başrol Zendaya’ya kalbimizi kaptırmış, kazandığı ilk Emmy’sine tüm ev halkıyla beraber sevinmiştik. Ama hayatın, gençliğin ne kadar zorlu olabileceğini bir tokat gibi yüzümüze çarpan ilk sezonunun sonunda içimizi ısıtan Rue&Jules ilişkisi çıkmaza girmiş ve tadımızı kaçırmıştı. İkinci sezonda başta bu çiftimiz olmak üzere artık herkesin biraz da olsa yüzünün gülmesini umuyor, 9 Ocak tarihini not almanızı tavsiye ediyoruz.
How I Met Your Father (Hulu, 18 Ocak)
Remake’lerin gündemimizden hiç düşmediği 2021 yılının ardından final yapmış popüler dizilerin ruhu bu sene de rahata eremiyor ve yine bizi bolca remake’li, spin-off’lu ve uyarlamalı bir yıl bekliyor. 2005-2014 yılları arasında yayınlanan ve tekrarlarına dadanmaya devam ettiğimiz How I Met Your Mother da bu dizilerden biri olarak öne çıkıyor. Daha önce Greta Gerwig tarafından da denenmiş ve başarılı olamamış olan How I Met Your Father fikrini bu defa Isaac Aptaker ve Elizabeth Berger hayata geçiriyor. HIMYM’daki anlatıcı yani Ted rolünün Hilary Duff’a verildiği bu spin-off dizisinde hikaye ve olaylar oldukça tanıdık elbette; babalarıyla nasıl tanıştığını çocuklarına anlatan Sophie ve arkadaşlarının “the one”ı bulana kadar başlarından geçen komikli olaylara tanık olacağız bu dizide de. How I Met Your Father, 18 Ocak 2022’de Hulu ekranlarında yayınlanmaya başlayacak.
The Gilded Age (HBO, 24 Ocak)
20. yüzyılın ilk yıllarında geçen dönem dizisi Downton Abbey’in yaratıcısı Julian Fellowes bizi bu defa 1880’li yıllara götürmeye hazırlanıyor: The Gilded Age, 24 Ocak’ta HBO semalarında yerini alacak. 10 bölümlük bu dizi, babasının ölümünün ardından Pennsylvania’dan teyzelerinin yanına, New York’a taşınan Marian Brook’u merkezine alıyor. 1882’deki ekonomik buhran başta olmak üzere dönemin tüm zorluklarını, değişimlerini ve dönüşümlerini ekrana taşıyacak olan The Gilded Age, yine Downton Abbey’deki gibi, sınıf ayrımlarının sebep olduğu çatışmalara da hikayesinde yer veriyor. Kadrosunda ise Sex and the City’nin Miranda’sı Cynthia Nixon’ın yanı sıra Carrie Coon, Christine Baranski, Denée Benton gibi isimler bulunuyor.
Pam & Tommy (Hulu, 2 Şubat)
Pam & Tommy, Mötley Crüe’nin kurucusu ve davulcusu olan Tommy Lee ile Baywatch dizisiyle akıllara kazınan Pamela Anderson çiftinin çalkantılı ilişkisine odaklanan komedi sosu yüksek bir biyografik drama dizisi. Hatırlarsanız başroller Sebastian Stan ve Lily James’in setten verdikleri pozlarla da daha önce gündemimize düşmüştü. Craig Gillespie tarafından yönetilen ve Robert D. Siegel’ın yazdığı dizi sekiz bölümlük bir mini dizi olarak planlanmış durumda. Ve odak noktası ise elbette tanıştıktan 96 saat sonra evlenen Pam ve Tommy’nin balaylarında kaydettikleri ve tarihin ilk viral videolarından biri olarak anılan seks kasedi… Çiftin tanışmalarından başlayacak olan dizi, sahilde gerçekleşen nikahlarına, oradan da meşhur kasetin çekimine ve sonrasına uzanacak. Pam & Tommy 2 Şubat 2022’de Hulu’da yayınlanmaya başlayacak ve muhtemelen diziden birçok sahne bir şekilde önümüze düşecek…
The Marvelous Mrs. Maisel – Dördüncü sezon (Amazon Prime, 18 Şubat)
Başrollerinde Rachel Brosnahan ve Tony Shalhoub’un bulunduğu The Marvelous Mrs. Maisel da dördüncü sezonuyla 2022’de ekranlara dönen diziler arasında yer alıyor. 1950’ler sonunda New York’ta geçen The Marvelous Mrs. Maisel, eşi ve iki çocuğuyla sıradan bir hayat süren Midge Maisel’ın kendisine biçilen tüm rolleri alaşağı ederek oldukça ses getiren bir stand-up komedyenine dönüşmesini anlatıyor. Hem de oldukça matrak bir hikaye ve muhteşem bir görsellik eşliğinde. Gilmore Girls’ün de arkasında olan Amy Sherman-Palladino’nun yaratıcısı olduğu bu dizi eğlenceli diyaloglarıyla izleyicileri çabucak içine çekiyor, dönemin atmosferini de tüm renkleriyle yansıtıyor. Üç senenin ardından gelen dördüncü sezonda Midge’i yeni zorluklar ve maceralar bekliyor belli ki. 18 Şubat’tan itibaren Prime Video’dan izleyebilirsiniz.
Killing Eve – Dördüncü sezon (BBC, 27 Şubat)
Çekimleri pek çok farklı ülkeye yayıldığı için 2019’da patlak veren pandemiden en çok etkilenen dizilerden biriydi Killing Eve. Neyse ki dördüncü ve final sezonuyla (sonunda) geri dönüyor. Biz de gözümüz yollarda, aklımız ikonik saykomuz Villanelle’de final sezonunda yaşanabilecekleri tahmin etmeye çalışıyoruz. Her şey yıllar önce, sıradan bir MI5 ajanı olan Eve Polastri’nin yakalaması bir hayli zor bir suikastçi olan Villanelle’in peşine düşmesiyle başlamış ve Phoebe Waller-Bridge’in liderliğinde uyarlanan bu kara komedi aklımızı başımızdan almıştı. Hiçbir polisiyeye benzemeyen, kalıplara sığmayan ve tanımlamakta zorlandığımız karakterleri sebebiyle bölümlerine peş peşe kapılmış, başroller Jodie Comer ve Sandra Oh’ya duyduğumuz hayranlık da git gide büyümüştü. Başlarda heyecanlı, gerilimli, toksik ve tabii ki eğlenceli Eve – Villanelle kovalamacası da son sezonla birlikte yerini daha romantik bir ilişkiye bırakmış, bu süreçte her iki karakter de değişmiş, dönüşmüş ve büyümüştü. Dördüncü sezonda Villanelle’in hem kendi günahlarından arınmak hem de Eve’den uzak durmak için dine yöneleceğini, Eve’in ise yine benzer sebeplerle Twelve’in peşine düşeceğini tahmin ediyoruz. Gerçi hiçbir şeyden de emin değiliz… 27 Şubat’ı iple çekiyor, Villaneve sahneleri için de ayrıca sabırsızlanıyoruz.
The Dropout (Hulu, 3 Mart)
Bir dönem kimilerince geleceğin Steve Jobs’u olarak görülen, sağlık teknoloji şirketi Theranos’ın CEO’su Elizabeth Holmes’un dolandırıcılıkla biten hikayesi geçtiğimiz yılların en çok konuşulan ABD davalarından biriydi. Parmak ucundan alınan birkaç damla kan ile birçok hastalığın teşhis edebileceğini vadeden teknolojisi sayesinde 9 milyar dolarlık bir servet elde etmiş ve 2015 yılında Forbes tarafından “kendi servetini kendisi yaratmış en zengin kadın milyoner” olarak seçilmişti Holmes. Ardından bu vaatlerinin bir karşılığı olmadığı ortaya çıkmış ve kendisine karşı açılan soruşturmayla beraber aslında büyük bir dolandırıcılık kampanyası yürüttüğünü öğrenmiştik. Holmes’un bile isteye insanları kandırdığını iddia eden savcılar son olarak Holmes’a dört farklı suçtan ithamda bulundular; henüz sonuçlanmayan bu davalarda suçlu bulunması durumunda Holmes’un 20 yıla kadar hapis cezası alması bekleniyor. Hal böyle olunca da Holmes’un dolandırıcılık hikayesi daha dava sonuçlanmadan podcast’lere, dizilere konu olmaya başladı bile. O dizilerden biri olan ve Holmes’u Amanda Seyfried’in canlandırdığı The Dropout 3 Mart’ta Hulu’da yayınlanmaya başlayacak ve toplam sekiz bölüm sürecek.
The Sandman (Netflix, Nisan)
Neil Gaiman’ın kültleşmiş fantastik çizgi roman serisi The Sandman, Netflix’in önderliğinde diziye uyarlanıyor ve platformun en yüksek bütçeli dizisi olarak dikkatleri üzerine çekiyor. Fanatiklerinin yıllardan beri büyük bir heyecanla beklediği bu uyarlamada Gaiman da yapımcılar arasında yer alıyor. Terry Pratchett ile birlikte yazdığı Good Omens diziye uyarlanırken de bizzat işe dahil olmuş, ortaya da hayalkırıklıklarına geçit vermeyen harika bir dizi çıkmıştı. Haliyle The Sandman için beklentilerimiz yüksek. Korkutucu, mitolojik ve de fantastik ögeleriyle öne çıkacak olan The Sandman, kadrosundaki isimlerle de merakımızı pekiştiriyor; Tom Sturridge, Gwendoline Christie, David Thewlis, Charles Dance, Jenna Coleman… Ölümsüzlüğe kavuşmak için Death’in kendisini yakalayıp esir etmeye çalışan bir büyücünün, ölüm yerine onun kardeşi Dream’i tuzağa düşürmesiyle bu büyülü dünyaya giriş yapıyoruz. Ardından Morpheus olarak da bilinen Dream bu tuzaktan kaçmayı başarıyor ve eski gücüne kavuşmak için güç totemlerinin peşine düşüyor. The Sandman’ın 11 bölümden oluşan ilk sezonuyla Nisan ayında Netflix semalarında yerini alması bekleniyor.
Stranger Things – Dördüncü sezon (Netflix, 2022 yazı)
Neredeyse varlığını unutturacak kadar uzun bir ara veren bir dizi… Üçüncü sezonun ardından malum sebeplerden ötürü üç sene ara veren Stranger Things’in ana karakterleri bu arada büyüdüler, serpildiler ve gözlerimizin önünde birer yetişkin oluverdiler. Muhtemelen biz de konudan ve nerede kaldığımızdan epeyce uzaklaştık. Hatta karakterlerin adını bile unutmuş olabiliriz ama olsun; yeni sezonu gelir gelmez yine tüm bölümleri tek seferde izleyeceğimizden eminiz. Son sezonda, kalabalık ekibimizin yine Eleven önderliğinde Upside Down’dan dünyamıza sızan kötülüklerle verdiği büyük savaşa şahit olmuştuk. Bu savaşı zor olsa da kazanmış ve Hawkins’e bir nebze sakinlik getirebilmişlerdi. Ve Hawkins’de bolca kötü hatıra biriktiren Byers ailesi Eleven’la birlikte Hawkins’den taşınırken, gözlerimiz Hopper’ı arıyordu. Üçüncü sezondan birkaç ay sonrasında, 1986’ın bahar tatilinde geçecek olan bu yeni sezonda, karakterlerin ne gibi mücadeleler vereceğini merakla bekliyor ve 2022 yazımızın bir kısmını Stranger Things için ayırtıyoruz.
Lord of the Rings (Amazon Prime, 2 Eylül)
The Lord of the Rings serisi beyazperdenin ardından bu defa televizyona uyarlanacak. Hobbit hikayesinden binlerce yıl öncesinde, İkinci Çağ olarak adlandırılan dönemde geçecek olan dizi, Amazon Prime’ın en yüksek bütçeli işlerinden biri. Uzun süredir beklenilen, korkulan kötülüğün yeniden ortaya çıkışıyla yüzleşecek bir Orta Dünya hikayesinin anlatılacağı The Lord of the Rings dizisinin yaratıcıları ise Patrick McKay ve John D. Payne. Cynthia Addai-Robinson, Robert Aramayo, Owain Arthur, Maxim Baldry, Nazanin Boniadi, Morfydd Clark, Ismael Cruz Córdova, Dylan Smith, Charlie Vickers ve adını sayamadığımız daha birçok ismin de dahil olduğu oyuncu kadrosuyla dizi 2 Eylül’de Amazon Prime’da yayınlanacak. Görüp izlemeden bir yorum yapmaya çekiniyor insan…
House of the Dragon (HBO)
Mazi kalbimizde bir yaradır, Targaryen’ların bahtı saçlarından karadır… Bu minik kuplemizden de anlaşılacağı üzere ilk Game of Thrones spin-off’ına karşı derin duygular besliyor, yine o fantastik evrene dahil olacağımız için sabırsızlanıyoruz. House of the Dragon, George R. R. Martin’in kitaplarından uyarlanan ikinci dizi olacak ve ilk sezonu 10 bölümden oluşacak. İzlediğimiz GoT olaylarından 200 yıl öncesinde geçecek olan dizi Yedi Krallık’ın ilk kraliyet ailesi olan ve “Ateş & Kan” sloganlarıyla düşmana korku, dosta güven veren Targaryen Hanesi’nin ihtişamlı günlerine ışık tutacak. Ardından Targaryen’lerin yaşadığı iç savaşa da değinecek, bize yeni aileler tanıtacak ve muhtemelen yine çok konuşulacak. Henüz yayın tarihi belli olmayan dizi hakkında bildiklerimizi sıraladığımız yazımızı şuradan okuyabilir, “Dracarys” nidalarıyla GoT’a yeniden başlamak için kendinizi gaza getirebilirsiniz.
Ms. Marvel (Disney+)
Marvel Sinematik Evreni her geçen sene ailesini büyütmeye, anlattığı hikayeleri daha kapsayıcı bir hale getirmeye devam etse de zenginliği hâlâ çizgi roman serilerine yaklaşamamış durumda. Sonuçta 100 küsur yıl geçmişi olan seriler elbette 10 küsur yıllık olan MCU’dan çok daha fazla şey anlatıyor bizlere. Ms. Marvel da çizgi roman serilerinden bildiğimiz ama MCU’da daha önce hiç adı geçmemiş karakterlerden biri. Bisha K. Ali tarafından yazılan çizgi seriden uyarlanan Ms. Marvel dizisi, Marvel’ın 4. fazıyla beraber daha çok anlam yüklediği dizilerinden biri olacak gibi duruyor. Iman Vellani tarafından canlandırılan Pakistan kökenli bir Amerikalı olan Kamala Khan karakteri, MCU’nun ilk Müslüman süper kahramanı olarak karşımıza çıkacak. Altı bölümlük bu mini dizi adından da anlaşılacağı üzere büyük bir Captain Marvel hayranı olan Khan’ın, tıpkı idolü gibi bir süper kahramana dönüşmesini, güçlerini ve potansiyelini keşfetme hikayesini anlatacak. Bu nedenle Brie Larson’ın da konuk olacağı dizinin kadrosunda Saagar Shaikh, Aramis Knight, Matt Lintz, Zenobia Shroff ve Mohan Kapur bulunuyor ve yayın tarihi net olarak bilinmiyor.
The Midnight Club (Netflix)
2018 senesinde The Haunting of the Hill House ile beraber korku dizilerine yeni ve ürpertici bir soluk getiren Mike Flanagan, Midnight Pass’in ardından bir başka gece yarısı hikayesiyle Netflix’te yerini almaya hazırlanıyor. Flanagan’ın Christopher Pike’ın aynı isimli romanından uyarlayacağı The Midnight Club, Rotterdam Home’da ölümcül bir hastalığa sahip beş hastanın birbirlerine korkunç hikayeler anlatmak için bir araya gelmesiyle başlayan birtakım ürkütücü olayları anlatacak. Öldükten sonra da birbirleriyle iletişimde kalmaya (‘‘arayı açmayalım’’) söz veren grup, sözünü tutup yaşam ile ölüm arasındaki perdeyi aralıyor ve yaşayanlara musallat olmaya devam ediyorlar. Flanagan’ın daimi kadrosunda yer alan birçok tanıdık yüzü başrollerde izleyeceğimiz 10 bölümlük dizinin yayın tarihi ise henüz netleşmedi ama ”Spooky Season” da denilen, Cadılar Bayramı dönemine denk gelmesi yüksek ihtimal.
She-Hulk (Disney+)
Hailee Steinfeld, Florence Pugh gibi yeni nesil Marvel oyuncuları arasına katılmasını dört gözle beklediğimiz isimlerden biri olan Tatiana Maslany’nin başrolünü üstelendiği She-Hulk da MCU’nun 2022’deki göz alıcı projelerinden biri olarak karşımıza çıkıyor. Yine aynı isimli Marvel çizgi romanına dayanan She-Hulk’ın baş yazarlığını Kat Coiro yapıyor ve dizinin sonbahar aylarında Disney+’da yerini alması bekleniyor. Dizi, bildiğimiz Hulk’ın yani Bruce Banner’ın kuzeni olan avukat Jennifer Walters’ın Banner’dan aldığı kan nakli sonucu She-Hulk’a dönüşmesini anlatacak. Yalnız Jennifer kuzeni kadar öfke dolu, daha kontrollü bir şekilde Hulk’a dönüşüyor ve dönüşmüş haliyle bile hareketlerini, gücünü kontrol altında tutabiliyor. Bu nedenle Jennifer karakterinin de tıpkı kuzeni gibi MCU’nun franchise filmlerinin önemli bir parçası olacağı düşünülüyor. Orphan Black dizisinden beri sıkı takibe aldığımız Emmy ödüllü Maslany’e ise Mark Ruffalo, Tim Roth, Ginger Gonzaga gibi isimlerin eşlik ediyor.
The Shining Girls (Apple TV+)
Lauren Beukes’in 2013 tarihli aynı romanından Elisabeth Moss, Michelle MacLaren ve Daina Reid üçlüsüyle uyarlanan The Shining Girls, Moss’un The Handmaid’s Tale’in ardından ikinci yönetmenlik deneyimi olacak. Son yılların en yetenekli oyuncularından biri olan ve sık sık dadandığımız Moss aynı zamanda başrol Kirby’e de hayat verecek. Dizinin konusu ise şöyle; başına gelen korkunç bir saldırının ardından, kendisine saldıran kişinin peşine düşen Kirby, saldırganın bir zaman yolcusu olduğunu öğrenir. Saldırganını yakalamak için zaman yolculuğu yapmaya çalışan Kirby, metafiziğe sarar ve olaylar gelişir. Leonardo DiCaprio’nun da yapımcıları arasında yer aldığı The Shining Girls’ın yayın tarihi hakkında ise henüz bir açıklama yapılmadı.
Love and Death (HBO Max)
Daha önce Big Little Lies ve The Undoing dizilerinde de beraber çalışan David E. Kelley ve Nicole Kidman ikilisinin yeni projesi olan Love and Death, 1980’li yıllarda yaşanmış, ses getiren bir suç hikayesini ekrana taşıyor. Düzenli olarak kiliseye giden, kendi halinde bir ev hanımı olan Teksaslı Candy Montgomery’nin, kocasıyla ilişki yaşadığını öğrendiği yakın arkadaşı Betty Gore’u baltayla öldürmesini konu edinen dizinin başrolünde geçtiğimiz yıl WandaVision ile adından söz ettiren Elizabeth Olsen var. Olsen’a Jesse Plemons, Lily Rabe, Patrick Fugit, Keir Gilchrist, Elizabeth Marvel gibi isimler eşlik ediyor. Yönetmenliğini Lesli Linka Glatter’ın üstlendiği ‘gerçek’ suç hikayesinin yayın tarihi ise henüz tarihi netleşmedi.
Hakkında bildiklerimizi sizinle paylaştığımız This is Us, Outlander, Russian Doll gibi dizilerin de 2022’de yeni sezonlarıyla döneceğini hatırlatır, tekrar musmutlu bir yıl dileriz.