“Viking” kadınlarına dadanmak

Yazı: Aslı Göymen

Güzide yurdumuzda Vikingler’in bir Game of Thrones olmadığını biliyoruz. Vikings’te ne Spartacus’teki gibi mezbahalık sevişme sahneleri var, ne de fantastik dünyayı hobbit’lerden, ejderhalardan ibaret sananların dişinin kovuğunu dolduracak büyüler. Fakat dadanistliğin şanından biz Vikingler’i pek sevdik. Biz Lagertha’yı çok sevdik.

Diziyi izlemeyenler için özetleyelim. Kapitalizm öncesi Avrupa’da bugün İskandinavya olarak adlandırılan topraklarda konuşlanan nevi şahsına münhasır Viking halkının tarihini dramatik bir kurgu etrafında izliyoruz.

History Channel dizisinde dramatik kurgu, Viking kültürünün önüne geçmemiş ve politik gelişmelerin arka planı bu kurguya oldukça iyi yedirilmiş.

Vikinglerde bizim bildiğimiz anlamda derebeylerine yakın bir kavram olarak Earl’ler var. Has earl oğlan Ragnar Lodbrok (asıl hikâyeye göre Danimarka ve İsveç’in ortak kralı)… Ragnar’ın delişmen gözleri gerçekte de öyle miydi bilemeyiz ama dizinin en gereksiz yerinde bizi kıkır kıkır güldürüyor Travis Fimmel’in ortalama üstü oyunculuğu.

Tabii bazılarımızınsa yüreğini hoplatan yegane karakter efsanevi kadın savaşçı, Shield-Maiden Lagertha. Lagertha, Lodbrok’un ilk karısı. Vikingler’de özgür kadınlar ve özgür erkekler tamamen eşit. Hatta adalet sistemlerinde özgür kadının beyanı esas… Kadınlarla erkekler akınlara birlikte gidiyor ve yan yana savaşıyorlar. Lagertha, (affedersiniz) Lodbrok dingilinin Prenses Aslaug’dan çocuğu olacağını öğrenince yüreklerimizi dağlaya dağlaya kocasını bırakır ve bugünkü Norveç’e gider.

(Burada bir spoiler vermeyi çok isterdik ama içinde bulunduğumuz, tarihin gerçeklerinin spoiler olduğu zamanlara saygımızdan vermeyeceğiz.)

Prenses Aslaug da iyi yürekli bir kadındır ama bir shield-maiden değildir kesinlikle. Tarihçiler tarafından “akıllı köylü kızı” olarak adlandırılırmış. Doğurduğu sayısız tomuzlan ve ceddinin şaibeli kahramanlıkları ile toplumsal statüsünü elinde tutmaya çalışır. Diğer Viking kadınlarının aksine dağda bayırda “ayy burası çok pis ben burda kalmam der” ve bunu peşlerinden bir ordu gelirken söyler. Bu arada Lagertha kendi ordusunu toplayıp, eski kocasına ve terk ettiği halkına yardıma koşmaktadır. Lagertha, savaş örgüsü yaptığı İskandinav saçları ile göründüğünde en yiğit savaşçılar bile “yırttık” hissiyle donlarına işer.

Lagertha, Lodbrok’un totosunu kurtardıktan sonra tekrar Norveç’e döner. İzlerken buruluruz ama olacakları bilenler ve kadın olanlar bir kez daha Lagertha’nın soyundan gelmek için neleri vermeyeceklerini düşünürler.

Lagertha pılını pırtını atının sırtına atarken, Aslaug gelir ve ağlayarak ailesine yaptıkları için teşekkür eder ve ona daima borçlu kalacağını söyler. İşte tarihin ilk kadın dayanışmalarından birini orda görürüz. Lagertha kolunu Aslaug’un boynuna atar ve şunları söyler:

“Borcun zaten ödendi.

Önümüz açık.

Tanrılara güven.

Her anı yaşa.”

lagertha