Yayınlanışının 10. yılında yüzümüze kalender bir gülümseme yerleştiren 10 Lost sahnesi (Ağır derecede spoiler içerir)

Altı sene boyunca izleyicisini birer komplo teorisyeni gibi yetiştiren (hatta bazısını paranoyak yapan) ömür törpüsü dizi Lost’un ilk bölümünün yayınlanmasının üzerinden tam 10 sene geçti. Keskin bir isyan duygusunu ruhumuza saplayan son bölümüyle ilgili yorumlar yapmayı bir yana bırakırsak (Lost goygoyu sonsuza dek sürebilir çünkü) Lost’un bize yaşattığı mazoşist mutlulukları anımsayıp kalender bir gülümseme kondurabiliriz yüzümüze.

Madem öyle 10. senenin şerefine, yüzümüze o kalender gülümsemeyi konduran ve favorimiz olan (adam kayırmalarla dolu, son derece kişisel bir liste yani) 10 Lost sahnesini sıraladık. (DİKKAT, AĞIR DERECEDE SPOILER İÇERİR!!)

John Locke’un o tekinsiz kişiliğinin ilk ipucunu veren “portakal gülümsemesi”. Palyaçolardan korkanların çok derinden hissedeceği bir sahnedir:

Dizinin sonu ama hikayenin başları… Arıza diyaloglarıyla göz dolduran, garip bir “bromance” anı…

Kitap kurdu kötü çocuk Sawyer’ın genç kız rüyası karizmasını pekiştiren, yoktan var edilmiş gözlükleri… (Sawyer mı, Jack mi? Aradan sanki 10 yıl geçmemiş gibi yapalım…)

İnsanın yüreğinin yağını eriten Lost sahnelerinden biri de Mr Eko’nun kara dumanı bakışlarıyla dövdüğü sahneydi. Mr Eko’nun bakışları hepimizi terbiye etti zaten.

Aslında Hurley’nin olduğu her sahne birer yaşama sevinci kaynağı ama Dharma minibüsünü çalıştırdıkları o sahne akıllardan çıkacak gibi değil. Gözyaşlarının (mutluluktan) kocaman gülümsemelerle buluştuğu an!

Dizinin en tatlı çifti tabii ki Kate ve Jack değil. Ailemizin romantiği Desmond ve Penny sayesinde kalbimizde hala bir umut var. Özellikle Desmond’ın zaman yolculuğuna çıkıp yıllar yıllar sonra Penny’i araması… Penny’nin egosu tavan yapmış mıdır acaba? (Of cevabı tabii ki hayır.)

Eh yani zaman yolculuğuna çıkmış birinin geçmişe gidip de Star Wars’un senaryosunu yazması kadar parlak bir fikir olamaz herhalde, değil mi? Hurley yaşama sevincimiz demiştik.

GÖZÜMÜZE BİR ŞEY KAÇTI!

Antipatik Ben’in bile sevimli bir adam haline getirebilen Hurley… (Evet, Hurley’de ayrımcılık yapıyoruz.)

Talihsizliğin sembolü haline gelebilecek bir sahne. Yani bölüm niye vardı, bu çift niye vardı diye sorgulamıyoruz ama bu hikayeyi herkesin hatırladığına da eminiz.