
Röportaj: Ceytengri ile yeni şarkısı ‘Sahibinin Sesi’, bir performans sanatı olarak seks işçiliği ve kolektif üretimler üzerine konuştuk
Hem sahnede hem dijitalde, farklı formatlarda sürekli üretim halinde bir isim Ceytengri. Performansları ve bir bakışıyla canlar yakan personasıyla İstanbul drag sahnesinin öne çıkan isimlerinden biri ama biz ona Buz Gibiyim ve Madilik adlı parçaları, monologlar üzerinden inşa ettiği video ve kısa filmleri ile drag balolarından rave partilerine, Kiki ggNash ile birlikte lubunya sanatçılara alan açmak için düzenledikleri etkinlikler üzerinden de dadanmanın yollarını buluyoruz.
Şöyle bir dönüp bakınca Ceytengri için 2022 epey dolu geçmiş gözüküyor: Yeni parçası Sahibinin Sesi hâlâ çok taze. Through The Window 2022 projesi kapsamında izlediğimiz tengrisms ii başlıklı kısa filmi de yine bu yıl içerisinde karşımıza çıkmıştı. Şahika’da gerçekleştirdiği Free Hugs performansından Kiki ggNash’le birlikte Kokoşlar olarak düzenledikleri drag balolarından rave partilerine, pek çok farklı yerden fulfors üretmeye devam ediyor Ceytengri.
Sahibinin sesi ise şu ara kulaklarımızda en çok dönenlerden. Sahibinin Sesi, Nihal Yalçın’ın canlandırdığı ‘hayali’ popstar Nahide Ekengil’in Disko Kralı’nda hepimize tanıttığı çıkış parçası aslında. Ceytengri’den dinlediğimiz de bu şarkının bir cover’ı gibi. Acid techno ile harmanlanmış, şarkının sözlerinin hakkını vermemizi sağlayan, hatta karanlıklara açılan bir cover… Ve müziğinden görselliğine, her detayıyla ince ince işlenmiş bu projeye dair merak ettiklerimizi ve fangirl’lüğümüzü yanımıza kattık; Ceytengri’nin kapısını çaldık. Buyurun, siz de bu konuşmaya ortak olun…
Fotoğraflar: Büşra Yeşilay
Başa saralım; Sahibinin Sesi, ‘hayali’ popstar Nahide Ekengil’in çıkış parçası aslında. Bu parçayı cover’lamak nereden geldi aklına?
Müzik üretimimi de performans sanatımın bir uzantısı olarak yaptığım için Nahide gibi bilinçaltımda yer edinmiş bir figürü işlemem kaçınılmazdı. Süperstar arkadaşım Jtamul’a cover fikrimle gittim ve o da hevesliydi. Aslında başta breakcore istemiştim, ama Jtamul’un bana gösterdiği üzere acid techno-trance sesleri dönemin nostaljisiyle daha çok uyuşuyor.
Hayatta hiç kendi isteğimle tek eşli bir ilişkiyi sürdürmedim ama yetişkinimsi hayatımda iki farklı yakınım tarafından sahiplenici ve birbirimizin zamanını tekelleştirdiğimiz dinamiklere rızamın inşa edilmesiyle girdim ne yazık ki, büyük zararlar alarak ve çevremden uzak kalıp yalnızlaşarak. Ben aşk mitolojisine inanmak istemiyorum ama sevgiye inanıyorum ve sevdiğim insanlarla yaşadığım romantik ve naromantik güzel anlar hayatıma neşe katan en büyük etkenlerden. ‘‘Kalbim bir evren, tek aşk yeter mi?’’ beni derinden vuruyor.
‘‘Bu beden benim ruhum gibi
Acı üstüne kurulan aşklar, sonu hep aynı: Sahibinin sesi’’
Bir ilişkide üzüntü de kaygı da yas da paylaşılmalı, paylaşılamadığında oluşan güvensizlik ortamındaysa beraber mutlu olmak için adımlar güvenceyle atılamıyor ne yazık ki.
Nahide karakteriyle 2000’lerin başında tanışmıştık ama hâlâ bir şekilde zihnimizde dönüyor. Nedir sence onu bu kadar ‘kalıcı’ yapan?
Şarkının sözlerini kim yazdı bilmiyorum, Nahide’nin yaratıcısı Nihal Yalçın olduğuna inanmak istiyorum. Şarkıyı seks pozitif ve hırçından çok sevecen bir alaycılıkla yazdığına da inanmak istiyorum ama açıkçası bilemiyorum. 😀 Nihal Yalçın’la tuhaf bir geçmişimiz var… Çocukluğumdan beri komedi tiplemelerine ve kendisine hep bayıldım ama bir keresinde tivitinde pride kutlaması yapan insanlardan (‘‘velev ki ibneyiz’’ pankartına referans olarak) ibneler diye bahsetmesine sivri dille reaksiyon vermiştim, o da cool bir şekilde niyetinin gücendirmek olmadığını etkisinin öyle olduğuna üzüldüğünü söylemişti. Bir kere de onunla röportaj yapan bir arkadaşına saydırmıştım beyaz bularak ama biraz daha tanıyınca o kişiyi pişman oldum. Bazı insanlar da biraz beyaz olabilir yani bu arada… Neyse, Nihal Yalçın şarkıyı yayınlamamız için blessing’ini verdi ama beni hiç kişisel olarak tebrik etmedi, acaba benden nefret mi ediyor? Nihal Yalçın benim ilk avoidant queerbaiter crush’ım mı acaba? 🙂
Nahide’nin trans kodlandığı çok açık:
-Türküden elektronikaya keskin geçişi,
-Bazı misafirlerin farkında olduğu, diğerlerinin anlamaya çalıştığı bir performansın vuku bulması,
-İlgi için kıvırcık saçlı gacıya sataşması ve onun da Nahide’nin hoppalığını kendi classy kadınsılığına tehdit olarak görmesi,
-‘‘Champagne life style on a lemonade budget’’ hayatının bütçesel kısımlarının gösterildiği ikili yaşam hali ve çekyatlı evindeki şatafatlı hayatı,
-Küçük Sezar klibindeki lateks, hayvan desenli look’ları ve pole kenarında verdiği pozlar, parayla kolayca satın alınabilir olması.
Evet, bu son dediğini kesin açıklamanı isteyecekler 🙂
Cis şarkıcılar Cornetto için uzun süredir şarkı yapıyor evet, popçuların piyasacı olmuşluğuna bir eleştiri kesinlikle ama para için itibarını ya da artistik vizyonunu yani itibarını satmaya getirilen eleştiri ile seks işçiliğini kınamak arasındaki benzerliği netçe görebiliyorum. Mavi yakalı ailelerden gelen ve hayatını kazanmak için sanat üretmek zorunda olan parlak sanatçılarla gelecek kaygısının g’sinden haberi olmayan pembe götlü sanatçı bozuntuları arasındaki farkı görebildiğim gibi.
Trans kızların vücutlarının, ‘’namuslarının’’, itibarlarının satılabilir kılındığı ve sıklıkla işgal edildiği bir dünyada yaşıyoruz. Konusu açılmışken de seks işçiliğinin de performans sanatları arasında sayılmamasının sebeplerini düşünmeye hepimizi davet ediyorum.
Seni sahnede izlemeyi çok seviyoruz; kıyafetlerinden dansına, başta da bahsettiğimiz gibi her detayla bir hikaye anlatıyorsun bize. Senin tarafında hiçbir şey tesadüf değil. Peki tüm bunları zihninde nasıl kurguluyorsun?
Şahika’da yaptığım Free Hugs performans serimde gelen gönüllülerin canlarını istedikleri şekilde yakıyorum. Eğer bunu herkesin içinde değil biriyle baş başa yapıyor olsaydım bu barizce seks işçiliği olurdu. Orada herkesin eğlendiği, heyecanlandığı, özgürleştiği bir alan yaratarak bunu bir ritüele çeviriyorum ve spiritüel enerji fırtınası yaratıyorum. Dionisos kültünde şarap içip kendinden geçen bakalardan ve tapınakta fahişelik de yapan eski çağ rahibelerinden ilham alıyorum. Şarkılarım, drag performanslarım… Hepsi fazlasıyla seksüel, vücudumun görülmeyen 42 cm’i kaldı ve ben de hayatta kalmak için hızla sanat üretmek zorunda kalan bir mavi yakalı çocuğuyum. Yaptığım seks işçiliği çarka çıkıp koli kesen kızlarla aynı tehlike ve zorlukta değil ama zaten artık Kurtuluş’ta eskisi gibi çark yapan kızlar kalmadı ve gerçekleşen Hetero Pride’dan sonra ev kapısından taksiye in drag giderken yaşadığım kalp krizini yok etmiyor.
Sahibinin Sesi’nden önce bu yıl içerisinde tengrisms ii adlı kısa filmini izledik. tengrisms i’i YouTube kanalında izlemiştik. tengrisms i’den ii’ye geçişin hikayesini ve ikinci filmin ortaya çıkış sürecini anlatabilir misin? Her iki filmde de akan bir monolog üzerine görüntüler var. Peki sözler ile görüntüler birbirleriyle nasıl buluşuyorlar?
Transfemler kamera önünde olmaya alışıklar: belgesellerde, pornolarda ve polisiye dizilerde katil ve kurban olarak. Trans deneyiminin translar tarafından, nöroçeşitli deneyimin nöroçlar tarafından anlatılması çok önemli, yoksa sadece cis’lerin cis’lere anlattığı hikayelerin objeleri olarak kalıyoruz ve ne yazık ki çoğunuz hayatlarımıza dair hiçbir şey bilmiyorsunuz ve hayal güçleriniz de pek kuvvetli değil ve beraber çalıştığınız öznelerin spesifik ihtiyaç ve hassasiyetlerini öngörmeye çalışmıyorsunuz. Sözüm Dadanizm’den dışarı.
Canım dostum ve ilham kaynağım Kübra Uzun’un Through The Window 2022 davetine istinaden yaptığım tengrisms ii’yle komik, şatafatlı ve gergin kült filmlerde eksikliğini çektiğim trans görünürlüğünü ben sağlamak istedim. Burada da kariyerim boyunca görsel dünyamda beraber harikalar yarattığımız Antre Sex ve 2022’de XSM Recordings aracılığıyla albümü Compromise‘ı yayınlayan Basic Disarm’la işbirliği yaptım.
Ürettiğim müzikte, videolarda metni ve alt metni yaratıyorum. Birleşecekleri medyumdaki elementlerin vizyonumla örtüştüğünden emin olduktan sonra işin estetik boyutunu ve icrasını işbirliği yaptığım arkadaşlarıma bırakıyorum. Bir el kendi yağında kavrulabilir ama iki elin sesi var.
Bir taraftan Kiki ggNash’le Kokoşlar olarak drag balolarından rave partilerine, lubunya sanatçılara alan açacak pek çok etkinliğe imza atıyorsunuz. Cis-heteroseksist eğlence dünyasında bu alanı açmak çok kıymetli. Etkinliklerin planlanmasından içeriklerin oluşturulmasına, hem sanatçı hem de organizasyonu üstlenen kişiler olarak nelere öncelik veriyor, nerelerden yola çıkarak ilerliyorsunuz?
İş birliği yapmaya ve kolektif çalışmaya büyük bir inancım ve ihtiyacım var. Kokoş akımına beraber önderlik ettiğim ressam, drag queen ve evrim teorisyeni Kiki ggNash’la beraber lubunya kapsayıcı, beden kapsayıcı, nörokapsayıcı alanlar yaratıp insanların güvenle eğlenmesi ve sanata maruziyetlerinin oluşması için ve iş bulamayan ötekileştirilmiş insanlara iş sağlamak için kendimizi yırtıyoruz. Ama bu alanlarda saydığım şartların sağlanması sadece bizden değil, beraber çalıştığımız birbirinden parlak sanatçı arkadaşlarımız, misafirlerimiz ve beraber çalıştığımız mekanların da bu konuda sorumluluk alması çok çok önemli. Ve şimdiye kadar açabildiğimiz alanlarda emeği geçen herkese müteşekkirim.