Teknolojinin gücü ve çatışması: Amerika’daki TikTok krizinde neler oluyor?

Dadanizm newsletter duyuru (600 x 600 px)

Biz bu yazıyı yayına alana kadar o kadar çok şey değişti ki sürekli güncellemekten yazıyı bitiremedik…

Gün geçmiyor ki dünyanın bir köşesinde herhangi bir sosyal medya platformu yasaklanmasın. Şimdilerde ise gözler Amerika semalarına, TikTok’un yasaklanmasına ve hemen ardından, yaklaşık 12 saat sonra, tekrar açılmasına çevrilmiş durumda. Ortalama bir eski sevgiliden daha hızlı olan bu dönüşe, teknoloji, güvenlik, ekonomi, siyaset ve bireysel haklar ekseninde dönen çatışmalar eşliğinde dadanmaya başlıyoruz.

@dailymail

Trump announced the return of TikTok at his victory rally. ‘I like TikTok!’ he declared. 🎥 Reuters #trump #politics #donaldtrump #news #tiktokban

♬ original sound – Daily Mail

Çin merkezli ByteDance şirketi platformunun haklarını bir Amerikan şirketine devretmediği için ABD Yüksek Mahkemesi’nin aldığı karar doğrultusunda, 19 Ocak Pazar günü itibariyle yasaklanmış oldu. Pek çok hükümetin olduğu gibi Amerika’nın da son beş yıldır TikTok’u yasaklamaya çalışmasının görünürdeki nedeni, ulusal güvenlik. Çin hükümetinin Amerikalı kullanıcıların verilerine erişebileceği ve yayabileceği konusunda ‘’herkes’’ çok endişeli. Geçtiğimiz günlerde Beyaz Saray’dan gelen açıklamada da yasayı uygulama görevinin Donald Trump yönetimine düştüğü söylendi. Trump ise dün, üç günlük yemin töreni etkinliği kapsamında düzenlediği mitingde, bugünden itibaren ABD’nin TikTok’un yüzde 50’sine sahip olacağını, bu sayede TikTok’u kurtardıklarını(!) ve bunu “çok para kazandıracak bir ortak girişim” olarak gördüğünü söyledi.

2018 yılından bu yana, internet kültürüne yön veren en önemli platformlardan biri tabii ki Tiktok. Pek çok kullanıcının yaratıcılığını körüklemesi bir yana kendine has dinamikleriyle içerik üreticileri için de en önemli alanlardan. Haliyle hayatlarının merkezine yerleşmiş bir sosyal medya platformunun ellerinden alınabileceği düşüncesi, daha doğrusu uygulamanın teknik olarak erişilebilir olduğu, ancak indirilemediği veya güncellenemediği bir dünya, tam olarak nasıl bir yer olur, kimse kestiremiyordu. Her ne kadar bu yasağa ilişkin söylentiler yıllardır devam etmekte olsa da bu sefer işler ciddi. Uzun vadeli geleceği de kahramanca “kurtarılma” söylemlerine rağmen hâlâ belirsiz.

@ongsquad

Where are you watching from?@ongsquad on all socials 🙏#tiktokban #byetiktok #goodbyetiktok #canadian

♬ original sound – Étienne Najman

Geçtiğimiz günlerde Yüksek Mahkeme, Başkan Biden’ın geçen Nisan ayında imzaladığı yasaya onay verdi. Gözler de yeni ABD yönetimine çevrilmiş durumdaydı. Bu yasa, neredeyse toksik bir tavırla, TikTok’un Çin merkezli ana şirketi ByteDance’in platformu satmasını ya da ABD’de yasaklanma riskiyle karşı karşıya kalmasını zorunlu kılıyordu.

Yasa gereği, kapandıktan ve Çin merkezli ana şirketi ByteDance’e ait olan Lemon8 ve CapCut ile birlikte Apple ve Google Play mağazalarından da kaldırıldıktan yaklaşık 12 saat sonra, sanki hiç gitmemiş gibi birçok kullanıcı için geri döndü TikTok.

@willywonkatiktok

it was a long 15 hours

♬ original sound – Maddie 💗

Dönüşünü de Başkan seçilen Donald Trump’ın uygulamayı kurtarmak için attığı adıma bağladı… Kullanıcılarına gönderdiği bildirimde ise şu sözlere yer verdi: “Sabır ve desteğiniz için teşekkürler. Başkan Trump’ın çabaları sayesinde TikTok ABD’ye geri döndü!”

Tekrardan göreve gelen Başkan Donald Trump ise pazar sabahı erken saatlerde, pazartesi günkü yemin töreninin ardından, yasağı ertelemek için bir başkanlık kararnamesi çıkaracağını söyledi. Zamanında bizzat kendisi uygulama hakkındaki endişelerini dile getirmiş olsa da… Bu kahramanca tavırların pek çok sebebi olabilir tabii. Genç seçmenlerin kalplerini kazanmaya yönelik bir strateji ya da Biden yönetimine yönelik “hatalı süreç yönetimi” eleştirileri gibi… Her halükarda Trump’a gelecek günler için bir siyasi koz sağlacak sanki. Ayrıca TikTok CEO’su Chew, Trump’ın yemin töreninde öne çıkan konuklardan biri olacak.

Uygulamanın uzun vadeli geleceğini güvence altına almak için ise şu an iki kalıcı çözüm öne çıkıyor. Biri mevcut yasayı tersine çevirecek yeni bir yasa geçirmek. Bu çözümün, Kongre’de geniş çapta destek gören bir yasayı değiştirmesi gerektiği için oldukça zor olduğu biliniyor. Diğeri ise TikTok’un kabul edilebilir bir alıcıya satılmasını sağlamak.

Trump’ın başkanlık kararnamesi de esasen ByteDance’e Amerikalı bir alıcı bulması için daha fazla zaman tanımayı amaçlıyor. Ancak bu karar, Trump’ın kendi partisi içinde de dirençle karşılaşabilir. Cumhuriyetçi Senatörler Tom Cotton ve Pete Ricketts, pazar günü yaptıkları ortak açıklamada: “TikTok ile Çin Komünist Partisi arasındaki tüm bağlar kesilmediği sürece yeniden çevrimiçi olmasına izin verilmemelidir. TikTok’un kontrolü altındaki bu uygulama, Amerikalıların gizliliği ve güvenliği için ciddi bir tehdit oluşturmaktadır.” sözlerine yer verdiler.

Tüm bunlara rağmen, ByteDance ve TikTok CEO’su Shou Zi Chew platformunun satılmasına hiç olumlu bakmadığını pek çok kere dile getirdi. Sonuçta kullanıcıları uygulamada tutan güçlü algoritması, diğer sosyal medya platformları tarafından epey kıskanılan bir sır ve bu değerli sistemin fiyatlandırılması oldukça zor. Potansiyel alıcılar listesinde ise kimler yoktu ki… İddialar yalanlanmış olsa da, Bloomberg News’in bir haberine göre Elon Musk en istekli alıcılardandı.

Trump’ın eski Hazine Bakanı Steven Mnuchin ve Los Angeles Dodgers’ın eski sahibi Frank McCourt da bu isimlerden. Hatta McCourt, yatırımcı konsorsiyumundan TikTok için 20 milyar dolarlık sözlü bir taahhüt aldığını dahi açıklamıştı.

YouTuber Mr.Beast de Amerikalı milyarderlerin kendisine ulaştığını ve TikTok için bir anlaşmaya hazır olduklarını belirtti. Mr.Beast’in 100 milyondan fazla TikTok takipçisi olduğu düşünülürse, uygulamayı kurtarmak için güçlü bir motivasyonu olduğu açık.

TikTok’un sahip olduğu güç ise, dediğimiz gibi kesinlikle hafife alınamaz. 2024 yılında ABD’de 170 milyon kullanıcıya ulaştığını ve kullanıcıların uygulamada günde ortalama 51 dakika geçirdiğini belirtiyor. Bu kadar büyük bir kullanıcı kitlesi, TikTok’un gelecekte tekrar yasaklanması veya daha az işlevsel hale gelmesi durumunda, rakip platformlar için büyük bir fırsat yaratacak demektir.

@montrellm1

Sheila saved her marriage, I’m saving my TikTok 😭 #tiktokban #tiktok #fyp

♬ original sound – qiyanacrops

Insider Intelligence analisti Jasmine Enberg’e göre, eğer TikTok yasaklanırsa, Instagram Reels ve YouTube Shorts, yerinden edilen kullanıcılar, içerik üreticileri ve reklam verenler için en doğal alternatifler olarak öne çıkıcak. Keza Facebook da aynı şekilde fakat tartışmalı politika değişiklikleri onu nasıl etkiler bilemiyoruz.

Forrester analisti Kelsey Chickering de benzer bir açıklama yapmış: “Görüştüğümüz baş pazarlama yöneticileri, TikTok yasaklanırsa medya bütçelerini Meta ve Google’a kaydıracaklarını söyledi. Bu, 2020’de Hindistan TikTok’u yasakladığında gördüğümüz davranışın aynısı.”

Bazı uzmanlar ise mevcut olan hiçbir uygulamanın TikTok’un yerini tam anlamıyla dolduramayacağını savunuyor ki doğası gereği farklı olduğunu hepimiz biliyoruz.

Özellikle TikTok Shop gibi kullanıcıların videolardan doğrudan ürün satın almasını sağlayan özellikler, içerik üreticiler için büyük gelir kaynağı da oluşturmakta. Hatta, Dijital pazarlama ajansı Code3’ün CEO’su Craig Atkinson, doğrudan TikTok’un yerini alabilecek bir rakip olmadığını belirterek, Aralık ayına kadar TikTok Shop kampanyaları için yeni sözleşmeler imzaladıklarını da ekliyor.

Tüm bu olanların, sosyolojik ve toplumsal yansımalarını bugünden öngörmek güç olsa da, sosyal medya platformlarının varlığı ve işleyişi, çağımızın en karmaşık meselelerinden biri. Yıllardır bu platformlar, toplumsal fayda ile zarar arasında bir denge kurmaya çalışıyor. Ancak belki de asıl mesele, bu çabanın doğrudan şeffaflık ve kontrol eksikliğiyle gölgelenmesinde yatıyordur.

TikTok yasağı örneğinde açıkça görüyoruz ki konunun yalnızca hukuki ya da güvenlik boyutu yok. Her zaman olduğu gibi tamamen siyasi… Anlamamız gereken en önemli şey ise toplumsal değerlerin dijital çağ özelinde yeniden tanımlanması gerektiği. Kaldı ki artık sadece ifade özgürlüğünü savunmak da yeterli değil; bu özgürlüğün hangi zeminlerde, hangi sorumluluklarla birlikte var olacağını tartışmak zorundayız.

Sonuçta, insanlık tarihinin en başından beri, belli güç merkezleri, toplumlar üzerinde hakimiyet kurma arayışında oldu. Şimdilerde ise bu mücadele, dijital dünyanın sonsuz olasılıkları içinde yeniden şekilleniyor. Bu noktada asıl soru şu: Bu çağda platformların etkilerini sınırlamaya çalışmak yerine, toplumların önceliklerini, endişelerini ve değişen güç dinamiklerini anlamaya yönelmek daha anlamlı bir yol olabilir mi?

Dadanizm sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin