
Beklenmeyi hak eden filmler
Aslında her film beklenmeyi hak eder, o ayrı. Biraz da bu filmleri bekleyelim, onlar hak etmiyor mu?
Bazı zamanlar IMDb’de kendimi kaybediyorum; bir dizinin kadrosuna bakarken ordan bir yönetmene, ordan o yönetmenin yeni filmine, ordan o filmin başrolündeki oyuncunun röportajına, röportaj sonunda yeni çıkmış fragmanlara ve sonuç, karmaşık ama tatmin olmuş bir zihin. Kendimi tutamıyorum. O kadar çok yeni bilgiyle karşılaşıyorum ki, bakmasam olmaz. Bu IMDb turlarımın amacı sıklıkla sevdiğim ya da takip ettiğim kişilerin işleri hakkında okumak ve izlemek olsa da (yani en azından bir amaçla başladığıma kendimi inandırıyorum) son gerçekleştirdiğim turlarımdan biri, beni henüz adını bile bilmediğim ama uluslarası camialarda çoktan popüler olmuş filmlerle tanıştırdı. Kiminin fragmanı bile yayınlandı kiminin hakkında ise sadece insanı galeyana getirecek birkaç bilgi paylaşıldı. Joker’i, El Camino’yu, Once Upon a Time… in Hollywood’u aylarca bekledik… Sıra aşağıdakilerde.
Birds of Prey: And the Fantabulous Emancipation of One Harley Quinn
Ya da kısaca Birds of Prey. Süper kahraman evrenlerinin perdeye ve ekrana olan yolculuklarının en bereketli çağında, son trend artık (hepimizin malumu) kahramanların hikayelerini solo filmlerle anlatmak: Joker’i izledik, Robert Pattinson’lı Batman filmini bekliyoruz (aa meraklısına, ne yazık ki çok tat kaçırıcı bir Batwoman dizisi de başladı) ve kulislerde yeni ihtimaller de konuşuluyor ama en yakınımızda, Harley Quinn’in hikayesi var. Suicide Squad’ın büyük hayal kırıklığından yaklaşık dört yıl, (şöyle düşünün: Joker’ler kıyaslanırken Jared Leto’nun Joker’i sanki hiç var olmamış gibi davrananlar var…) ve Joker’in solo filmini yapma hakkı Todd Phillips tarafından son damlasına kadar kullandıktan birkaç ay sonra, Margot Robbie, Birds of Prey ile sahne alacak. Harley ile Joker ayrıldıktan ve ekip dağıldıktan sonra Harley’nin komutayı ele alıp Huntress, Black Canary ve Renee Montoya ile el ele vereceği film, bizi bu aralar sık uğradığımız Gotham’a yeniden götürecek. Ve daha iyi haber, bir fragmanımız var.
6 Şubat’ı bekliyoruz.
Terminator: Dark Fate
Terminator: Dark Fate, kısacası Linda Hamilton ile Arnold Schwarzenegger’in ölümsüz olduklarına iyice ikna olacağımız bir film. Sarah Conner iş başına dönüyor, yine James Cameron yazıyor (tam bir ekibi yeniden topluyoruz filmi), yetmezmiş gibi Deadpool ve Love, Death & Robots’u yaparak ne kadar deli olduğunu ispatlayan Tim Miller yönetmen koltuğuna oturuyor ve Mackenzie Davis (evet, San Junipero…) başrole geçiyor. Zaten sırf içimizdeki nostalji sevdalısı yüzünden bile izleyeceğimize emin olduğumuz bir film için hal böyle olunca iyice heyecanlanıyoruz… Fragman burada. Ya ama sayın valim, o nasıl bir “I’m going to help you protect the girl” deyişidir, aksanınızı özlemişiz.
1 Kasım’ı bekliyoruz.
Star Wars: The Rise of Skywalker
Kendimi bir türlü Star Wars fanı olarak adlandıramadım, fakat seri her zaman sinema tarihinde en fazla saygı duyduğum kültlerin başında geldi. The Rise of Skywalker, mevcut evrenini sonlandıracak ve 2022 yılında başlayacak olan, Game of Thrones’un yazarlarına emanet yeni üçlemeye kadar bir Star Wars arası vereceğiz. Büyük veda elbette Carrie Fisher’sız olmazdı ve Disney’in D23 etkinliğinde filmin yazarı ve yönetmeni J.J. Abrams, Fisher’ın arşiv görüntülerinin kullanılacağını, Prenses Leia’nın “Star Wars’un kalbi olduğunu” söyledi. Sevenlerinin yollarda kalsa ve filmin vizyon tarihi yaklaşsa da, sinemanın ve televizyonun dahi çocuklarından J.J. Abrams’a güveniyor, şahsen ben uzaktan uzaktan tebessüm edeceğim bir kapanışın umuduyla, taze yayınlanan final fragmanını izleyerek sabrediyorum.
20 Aralık’ı bekliyoruz.
No Time to Die
Bizi yıllarca “Yeni Bond kim olacak” bilmecesinin içinde süründüren, yönetmenden yönetmene seken ve sonunda başrolüne (yine) Daniel Craig’i, yönetmen koltuğuna da True Detective’den beridir daha iyisini yapmasını beklediğimiz Cary Joji Fukunaga’yı getiren, Bond serisinin 25. filmi No Time to Die, 007’nin aktif hizmeti bıraktıktan sonraki dönemine odaklanıyor. Ama sonuçta bu bir Bond filmi ve “emeklilik” ile “sakinlik” kelimelerine pek yer olmuyor. Gerisi, bildiğimiz gibi— demiyoruz çünkü tam bu noktada filmin en özel yanını söylüyoruz: Senaryosuna dokunan isimlerden biri, aşığı olduğumuz Phoebe Waller-Bridge. Yani, nasıl anlatsak, çok mesuduz… Biraz da kadroyu çıtlatarak geri sayıma koyulalım: Daniel Craig’e eşlik edenler Ana de Armas, Rami Malek, Léa Seydoux, Christoph Waltz, Jeffrey Wright, Naomie Harris, Ralph Fiennes… Ayrıca filmden gelen bir diğer heyecan uyandıran haber de, Cary Joji Fukunaga’nın ikisi kullanılmayacak şekilde üç farklı son çektiği ve hangisinin gerçek son olduğunun namıdiğer Bond Daniel Craig’den bile saklandığı yönünde. Ah bir de, müzikleri Liam Gallagher besteleyebilir. Anlayacağınız alışmadığımız bir 007 filmi geliyor.
3 Nisan’ı bekliyoruz.
Bombshell
Fox News CEO’su Roger Ailes’in taciz skandalını, olayın tüm gerçekliğiyle anlatan Bombshell, Charlize Theron, Nicole Kidman ve Margot Robbie’li kadrosuyla uzun zamandır yollarını gözlediğimiz filmlerden biri. Bombshell, Theron ve Kidman’ın canlandırdıkları Megyn Kelly ve Gretchen Carlson’nin yaşadıklarını gösteren film ve performanslar için Oscar hesapları çoktan başladı. Margot Robbie, filmde birçok kadını temsil eden kurmaca bir karaktere bürünürken Charlize Theron’un performansını “gerçek dışı” olarak niteleyen çokça yoruma; Nicole Kidman ve Ailes’i canlandıran John Lithgow’un Oscar heykelciklerine en yakın isimler olduğunu düşünenlere denk geldik. Bir oyunculuk şöleni ve yaşananların gerçekliği düşünülünce de oldukça rahatsız edici ama bir o kadar da cesaret verici bir film olduğu söylenen Bombshell, bizi şimdiden çarptı bile.
19 Aralık’ı bekliyoruz.
Knives Out
Rian Johnson, kariyerini renklendirmeyi sürdürüyor. Bilimkurgu severler onu Looper’la hatırlıyor olabilir ama adını geniş kitlelere duyurması Star Wars: The Last Jedi ile olmuştu. Ama herkesin bilmediği bir bilgi de verelim: Breaking Bad’in en sürreal bölümü (hani o Walter ve Jesse’nin bir sineğin peşinde geçirdikleri) The Fly ve dizinin, hatta dizi tarihinini belki de en iyi bölümü Ozymandias’ın yönetmen koltuğunda da o vardı. Neyse ondan çok konuştuk ama yeni filmi Knives Out’un arkasında nasıl bir beyin olduğunu bilmemiz gerek diye düşünüyoruz. Böyle karmaşık zihinlere güveniyoruz. Toronto Uluslararası Film Festivali’nde gösterildiğinde ortalığı birbirine katan Knives Out, yönetmenin de sonradan açıkladığı üzere sıkı bir Agatha Christie esinlenmesi ve “Katil kim?” filmi. Ünlü yazar Harlan Thrombey’nin (Christopher Plummer) cinayete kurban gitmesinin ardından, dedektif Benoit Blanc’ın (Daniel Craig) olayı devralmasını anlatan hikayenin kadrosu, gözlerimizi belertti: Toni Collette, Jamie Lee Curtis, Chris Evans, Ana de Armas, Don Johnson, Katherine Langford, Michael Shannon…
ABD 17 Kasım’ı bekliyor, biz de bir bilinmezi…