Kimse aşkından ölmez: Edebiyat tarihinden eli kanlı erkek hikayeleri

Yazı: Merve Boz

Güzel bir pazartesi günü tam şu dakikalarda akıllarından en vahşi intikam sahnelerini geçirenler, KAN görmek isteyenler için şarkılı türkülü hikayeli bir öğle yemeği hazırladık ve üşenmedik gittik  erkeklerin işlediği en trajik cinayetleri konu alan iki hikayeyi, edebiyat tarihinin tozlu raflarından çektik çıkardık.

İlki Alman edebiyatından Georg Büchner adlı genç abinin 1836’da kaleme aldığı ,ancak bitiremeden Hades’i boyladığı tiyatro oyunu; “Woyzeck”. Bir garip fukara denizci olan Woyzeck efendi hikaye boyunca kaptanına “ahlak sizin işiniz soylu bay, bize ekmek gerek” gibisinden hoş iğneler batırmış olsa da hafif meşrep bulduğu karısı Marie’nin başka bir boylu poslu, kuvvetli, erkeklikte sınıf atlamış olabileceğini düşündüren bir adamla oynaştığını düşünür. Alır bıçağı götürür Marie’yi kırlık bir yere, öldürüverir. Sonrasında vay efendim Woyzeck’in kafası yerinde değilmiş de, şizofrenmiş de… Tıp dünyası hala Woyzeck şizofren miydi değil miydi tartışadursun, Tom Waits 2002 yılında “Blood Money” isimli albümünde “All the world is green” şarkısını bu hikayeye ithaf etmiş bulundu.

İkincisi de Rus edebiyatından, hemen hemen aynı dönemlerde Tolstoy tarafından kaleme alınmış olan “Kreutzer Sonat”. Kitabı okuduğunuzda kadının ölümüne tam olarak neyin sebep olduğunu yine anlayamıyoruz hiç şüphesiz; kemancıyla aşna fişne mi yoksa tüm bunlar adamın kafasından geçen hayaller mi muamma, ama nihayetinde yine bir kadın cinayeti. Ha hadi diyelim aşna fişne olsun, ille de kan mı yani? Üstelik sonunda Tolstoy’un vermek istediği mesaj da net değil. İnsan türünün devamı için evlenin diyor ama cinselliğe bulaşanın “Püü allah cezasını böyle mi öğretti size jizıs kırayst” diye çemkiriyor. “Napak kanka, ölek mi!?” Ben şahsen çözemedimse de kitabın adını aldığı tesadüf olmayan sonatı dinleyelim. Beethoven sevip de kavuşamadığı aşkına yazmış, çal diye verdiği adam da tutmuş aynı kadına göz dikmiş. Nankörlük işte. Bir diğer takdim ettiği adam ise Beethoven’ı kemandan anlamamakla suçlamış ne biçim beste bu demiş ve hayatı boyunca çalmaya hiç yanaşmamış. Bir magazin perisi, twitter takipçisi, kelebek okuru, Güzin Abla müdavimi olarak size alttan alta cingözlük yapmayı da ihmal etmiyorum tabii sevgili okur. Fazıl Say ve 333 dudakları sizi bekliyor. (Ne kadar haz etmesem de!)

*Kapak fotoğrafı Jean Luc Godard, Une femme est une femme filminden…