
Tüm ‘‘ezberleri bozan’’ anlaşma: Air
Günümüzde özellikle de pazarlama departmanlarındaki pozisyonlar için yapılan iş görüşmelerinde “ezber bozan” olmaktan hep takdir edilen bir özellikmiş gibi bahsedilir. Okuduğumuz pazarlama makalelerinde ya da katıldığımız konferanslarda da hep ezber bozan kafalardan çıkan yaratıcı fikirleri alkışlarız. Fakat ne hikmetse iş bunu kendi bağlı bulunduğumuz şirkette denemeye gelince; kapılar genelde kapanır ve “Aman Ali Rıza Bey ağzımızın tadı kaçmasın” denir. Yani örneklerinin muntazamlığına karşın çok az marka ve yönetici risk almayı tercih eder.
İşte Air filmi; tam da bu kurallara uymayan ve risk almaktan korkmayan Sonny Vaccaro’nun (Matt Damon) çalıştığı Nike için dönemin favori ve gelecek vadeden basketbolcularından biri olan Michael Jordan’ı deyim yerindeyse “renklerine katma” hikayesini anlatıyor… Ve Sonny her riske girdiğinde, verdiği her kararda, yaptığı her konuşmada seyirci olarak onunla beraber ve daha da önemlisi onun için ve tabii ki Nike için (sanki sonucunu bilmiyormuşuz gibi) heyecanlanıyoruz.
Bir filmin bir markanın hikayesini anlatırken onun promosyonunu yapan uzun metrajlı reklam filmi izlenimi vermemesi çok önemli. Ne mutludur ki Air, bunu yapmadan, markanın tüm zaaflarını da ortaya koyarak, sektördeki rakiplerine göre dezavantajlı, ancak çalışanların gönülden bağlı olduğu Nike’ın 1980’lerdeki pozisyonunu son derece samimi bir yerden anlatıyor.
Air’i kankalıklarını yıllardır perçinlemiş Ben Affleck-Matt Damon ikilisinin ortak üretimi olarak da ele almak mümkün. Air’de diğer filmlerden farklı olarak Affleck’in filmin yönetmenliğini de üstlenerek başarılı bir iş çıkardığını ekleyebiliriz. Ayrıca senaryoda imzası olan Alex Convery de ilgi çeken detaylarla bezeli, bazı klişeler barındırsa da onları iyi temellendiren ve besleyen, güzel bir senaryo kaleme almış.
Filmde Micheal Jordan’ı görmemek bazı Jordan fanlarını üzmüş olsa da filmin başkahramanı kesinlikle o. Jordan’ın hayranlarının ve onu ikon olarak gören izleyicinin gözünde büyüsünü kaybetmesine neden olacak bir oyuncu seçimi yapmaktansa onu ulaşılmaz kılmanın bir yolu bulunmuş diyebiliriz aslında. Ayrıca hem Jordan’ın hayatında hem de filmde kilit role sahip anne Jordan’a hayat veren Viola Davis’i de izlemek filmin keyfini artıran bir unsur. Deloris Jordan, oğlu için yaptığı anlaşmayla birçok sporcunun kariyerini değiştiren bir adım atıyor. Yani Air; gerek Michael Jordan’ı ele alışı, gerek Nike’ın pazarlama stratejisi gerekse Deloris Jordan’ın “görüyorum ve artırıyorum” diyerek el yükseltmesini anlatarak kelimenin tam anlamıyla ezber bozanların zaferini odağına alıyor.
Çok sıkı bir basketbol takipçisi olmasanız da Air’deki hikayeden ilham almamak gerçekten güç.
Amazon Studios, Skydance Sports, Mandalay Pictures ve Ben Affleck ile Matt Damon’un Artists Equity adlı şirketinin yapımcılığını üstlendiği ve Ben Affleck’in yönettiği Air filmini Prime Video’da izleyebilirisiniz.