Bu sefer dadanmıyoruz, anıyoruz: Doris Lessing

Yazı: Zeynep Uğur

İngiliz yazar Doris Lessing ile birlikte bir arkadaşı daha, yine bir Pazar günü kaybettik. Ölmesi ancak ani bir beyin kanaması, kafaya piyanonun düşmesi gibi küçük ihtimallerle sınırlanan diğer genç faniler için pazar günleri pazartesilerden önce son çıkış olması nedeniyle epey ızdıraplı geçse de görmüş geçirmiş olanlar için belli ki ideal bir gün.

İngiliz bir ailenin çocuğu olan Lessing, babasının 1. Dünya Savaşı sonrasında memleketindeki hayatına devam edememesi sebebiyle İran’da dünyaya gelir. Ardından yolculuk, bu aileyi bugün Zimbabve olarak bilinen Güney Rodezya’ya sürükler. 14 yaşındayken eğitimi iyi olduğu gerekçesiyle gönderildiği katolik okulunu, üzerinde hissettiği baskı sonucu tepinerek bırakmak zorunda kalması, Lessing’i seneler sonra 2007’de, tam 88 yaşındayken “Hayatta Kalma Güncesi” adlı romanı ile o güne kadar Nobel’i kazanan 11 kadından biri olmasını engellemeyecektir oysa ki. Ancak feleğin çemberinden geçmiş Ortadoğu ve Afrika topraklarında kah çiftlik, kah siyaset, kah evlilik hayatı yaşamış bir kadının Nobel haberini evinin önüne gelen gazetecilerden almasına verdiği tepkinin net bir “Oh Christ” olması pek de şaşırtıcı değildi belki de.

Kefir tadında geçen bu Pazartesi gününde, 94 yıllık hayatı boyunca bize beyaz ve siyah adamlardan; çayır çimenden; anneler, büyükanneler ve kedilerden bahseden Lessing’e dadanizm olarak bir şarkı armağan edelim dedik. Tercihimiz elbette The Smiths imzalı, adını Virginia Woolf’un bir tasfirinden alan “Skakespeare’s Sister’dan” yana oldu. Gören gözler şarkı sözlerinin de “Louder Than Bombs” albüm kapağını süsleyen Shelagh Delaney’in de boşa olmadığını görecektir sevgili dadanistler.