Neyse halim çıksın falim: İnternette gördüklerim yaralarımı saracak
Herkes düşünüyor, biraz da inanıyor sanki. Ne de olsa damarlarımıza işlemiş kadercilik. Fal bakmak da işin diğer tarafı. Hayatta her şeye anlam yüklerken haliyle teknoloji ve dijital dünya da bir şeylere inanmaya doğru yönlendiriyor hatta ‘‘ittiriyor’’ bizi. Bu gönderiye üç defa tepki ver, düşündüğün kişi sana mesaj atacak. Ha dediklerimi yapmıyor musun? O zaman bu ilişki lanetlenmeye yüz tutacak, üzgünüm. Dualar, manifestler, olumlamala, ve enerji elde etmeler (yani ‘‘claim’’ etmek ama Türkçeye çevrilemiyor bir türlü)… Bunların hepsi aynı kapıya çıkmıyor mu? Dijital dünyada spiritüellik devrimi yaşandı bile, etkisi ise her gün daha da büyüyor. Sosyal medyadan astroloji uygulamalarına ve spiritüel influencer’lara kadar uzanan bir diyar dijital spiritüellik. İnanan inanmayan herkes bir ucundan tutuveriyor şunun. Metalaşan hayatların metalaşmış çözümlerine, devam etme arzusu için tepinen dijital spiritüelliğe, inanmaya ve inanmanın gücüne dadanıyoruz.
@zodiac.boyfriend “commincation is key” …. Mhmmmm right 👀 #astrology #zodiacsigns #virgo #capricorn #taurus #earthsigns #zodiacboyfriend
Fal bakmak bu coğrafyada bizlerin yabancı olduğu bir şey hiçbir zaman olmadı, astrolojiyle de birçoğumuz yakından ilgiliyiz. Hatta muhtemelen tabiri caizse bir “batılı”nın hayatından çok daha uzun süredir hayatımızın tüm alanlarında işlemiş, biraz spiritüel olmak. Ne demiş atalarımız, “Fala inanma, falsız da kalma”, hiç inanmayanınsa “falı fallanmış” yani iş işten geçmiş artık biraz. Bu durum falsız kalmaktan da beter, çaresiz bir durumu anlatıyor sanki. E bir astrolojiden, bir faldan, bir meditasyondan bahsettin diyeceksiniz. Yanlış da değil, fakat tüm bu kavramların kesiştiği bir nokta var: kişisel ruh sağlığı. Sıradan yaşamlarımızı bir şeyleri bekleyerek ya da hep hayatımızda var olan şeylerden biraz daha mutlu olmayı umarak sürdürüyoruz. Meditasyon, manifest, dua veya astroloji, adına ne derseniz deyin, hayatta olan biteni ihtimallerle rahatlatmak, şimdinin yükünü biraz da gelecekteki “ben”e vermekten geçiyor. Meteorolojiye bakıp güneşli günleri beklemek gibi. Elbette yeni icat edilmiş ya da batıdan “kopyalanmış” bir şey değil bu, her ne kadar şu wellness kültürü her şeyiyle yeniymiş gibi davranmaya çalışsa da.
O halde internetin burada ne işi var? Statik, donuk ve her şeyin metalaştırıldığı bir dünyada spiritüellik kendine nasıl bu kadar büyük bir yer buldu? Britanyalı Antropolog Alfred Gell “The Enchantment of Technology and the Technology of Enchantment” isimli makalesinde Papua Yeni Gine’deki Trobriand kabilesinin kanolarına yaptıkları desenlerin nasıl illüzyonlar yaratarak fiziksel objelere sihir anlamı yüklediğinden bahsediyor. Bu kafa karıştırıcı illüstrasyonlar bir nevi kanoların üzerinde dikkat dağıtıcı görevi görürken karşı tarafın “büyülenmesine” sebep olabiliyor. Bu durumda büyü, bazı tekniklerin karşı tarafa sanrı yaratarak sihirsel bir gücün merkezi haline geliyor. Kanoların üzerine yapılan desenler belki de bu illüzyonların en basit hali diyebiliriz. Özellikle teknolojinin geldiği bu karmaşık hali düşündüğümüzde, uzun süre baktığımızda bizim bu kanolardaki sanrının içinden kolayca çıkacağımızı varsaymamız mümkün.
Şimdi ise internetin, sosyal medyanın geldiği nokta çok daha karmaşık. Hatta o kadar karmaşık ki, algoritmanın ne olduğunu tanımlamak, internetin yarattığı bağlantıları anlamak oldukça zor. Bırakın kullanıcıları, algoritmanın üreticileri bile yarattıkları algoritmaların tüm yapısına hâkim olmakta güçlük çekiyor. Algoritmalar üzerine araştırma yapan ve “Computing Taste” kitabının yazarı dijital antropolog Nick Seaver, bu fenomene “heteroglossia” adını koyuyor. Heteroglossia, algoritmanın aynı anda birçok sesten konuştuğu ve birkaç ses tarafından aynı anda konuşulduğunu anlatan bir kavram. Yani tam anlamıyla canlı, gizemli ve birbirinden habersiz bir oluşum algoritma, aslında biraz toplum gibi. Bu sebeple anlaması zor, aynı toplum kadar beklenmedik, kolektif bir hal yaratırken, kimin neye destek olduğunu, neyin sorumlusu olduğunu da ayırt etmek pek de kolay olmuyor. Şimdi soruyoruz, desenleri ve tüm bu düzeni kuranların bile illüzyona uğradığı bir yerde spiritüelliğin çiçek açmaması mümkün mü?
Wired dergisindeki bir yazıya göre şu anda spiritüel bir devrimin ortasındayız. Astroloji dünyasına ulaşım hiç bu kadar kolay olmamışken, yapay zekanın çoğu kişi tarafından anlatılamayan doğası, mistikleştirilmiş felsefesiyle yeni bir seviyeye ulaşmış durumda. Astrolojinin ilk dijital dönemi 1970’lerden 2000’lere doğru ilerliyor. Doğum haritalarının kolaylıkla çıkarılabildiği arayüzler sayesinde astroloji dijitalle bu zamanlarda tanıştı. Bu dönemlerde doğan kişiler büyük bir tutkuyla yükselen burcuna bakmaya başladı, internet sağ olsun… Fakat yine de astrolojinin dipsiz kuyularına şimdiki kadar büyük bir cesaretle inilemiyordu. 2010’dan itibaren ise astroloji meme’leriyle internette yeni bir astroloji fırtınası koptu. Bu da Co-Star ve benzeri astroloji uygulamalarının ortaya çıkmasına önayak oldu. Şimdi ise gün geçmiyor ki bu spiritüellik uygulamalarına bir yenisi eklenmesin.
Çin’in yegâne sohbet app’i olan WeChat’in üreticilerinden teknoloji devi Tencent de bu trene bir vagon ekledi ve Cece isimli uygulamayı çıkardı. Pandeminin ilk yıldönümünde aylık aktif kullanıcı sayısını iki katına çıkarmayı başaran bu uygulama üyelerinin doğum tarihi bilgilerini kullanarak Çin burçları ve astroloji üzerinden okumalar yapıyor. Yüksek işsizlik seviyeleri, gençlerde artan anksiyete bulgularıyla Çin’de de hayata yara bandı aramak pek de kolay olmuyor belli ki. Dünyadaki tüm ülkelerde de durum pek de farklı sayılmaz. Diğer tüm uygulamalar gibi Cece’de de amaçlanan şeyler belli aslında. Anksiyete bombardımanı hayatlardan kaçış yolu aramak. Co-Star’ın CEO’su Banu Güler bu uygulamalarda yaşanılan alışverişin yani ana ürünün spiritüellik değil, yeni bir bilgi olduğundan bahsediyor. Siz bununla ne yaparsanız yapın, aslında sahip olunan şeyler ve duygulara yeni bir bakış olduğunu belirtiyor. Bunun sonucu da spiritüellik oluyor.
@spiritualweatherman Let’s discuss the MAIN CHARACTERS (good AND bad) for 2024… #astrology #spirituality #horoscope #2024 #newyear #aries #libra #aquarius #pisces #taurus #gemini
İnternet her konuda olduğu gibi spiritüellik konusunda da yeni kapılar açıyor. 2000’lerle başlayan milenyum dünyası ve sürekli dünyanın sonunun geleceğine dair inancımızla hâlâ hayattayız. Fakat 2000’lerin özellikle başlangıcı, internet devrimiyle de bir arada geldiği için oldukça çokomelli bir öneme sahip. Erik Davis’in kitabı TechGnosis’e göre internet, mistisizm fikirlerini tetikledi. 2000’lerde internetle bir anda hızlanan ve “Mr. Worldwide” olan hayatlarımız bu hıza yetişecek kadar atik ve bir o kadar karmakarışık bir yapıya ihtiyaç duydu. Dijital spiritüellik de tam da buradan tüm dünyanın imdadına yetişti. Dünyanın tüm bilgilerinin aynı kaynakta bulunduğu kocaman bir kütüphane olan internet, doğal olarak tüm bu bilgileri de karıştıran ve birleştiren bir katalog haline geldi. Bu nedenle hızla değişen ve gitgide daha yorucu olan bu hızlı dünyanın hızlı çaresi oldu. Bizi her gün, bir gün daha devam etmeye itecek gücü veren günlük bildirimler günümüzü geçirmemize yardımcı oluyor. Spiritüellik ise kimimizin işine yarıyor, bazılarımız da tüm bu olanlara göz deviriyor. Zaten güzelliği de bu ya, “fala inanma, ama falsız da kalma”.