
Dijital yeni sahne
Tiyatrolar artık dijital alemde perdelerini açıyor, sosyal medya hesapları üzerinden izleyicisine seslenmeye devam ediyor.
“Bitmez, bitmez ki hikayesi oyunla yaşayanın, kapasa da perdesini sesi kalır şarkının.”
(Oyun: Hayalet Kumpanya, Kuğunun Şarkısı. Söz: Aliye Ummanel)
Arkadaşlarımızla buluşup, oyunu beklediğimiz fuayeler artık evimizin en rahat koltuğu, belki çalışma odamız oldu. Hayata ekranlardan bağlandığımız bugünlerde sahne sanatları da yeni formüllerle karşımıza çıkmanın yollarını buluyor. Geleceğe dair konuşurken AR, VR gibi teknolojilerden bahsedip özellikle sahne sanatları konusunda tüm izleme alışkanlıklarımızın değişeceğini söylerdik ama bu değişimin bu kadar hızlı olacağını nereden tahmin edebilirdik ki?
Şimdilik gerçeklik algımızı sarsacak ileri teknolojiler karşımızda yok ama dijitalin nimetlerin sayesinde kültür-sanat gündemi yine dolu dolu bir program sunmaya devam ediyor. Müzisyenler evlerinden konserlere devam ediyor, müzeler arşivlerini bir de dijital ortamdan açıyor, tiyatro toplulukları seyircisini yalnız bırakmayarak oyunlarını dijital platformlar üzerinden yayınlıyor. Dijitalin nimeti dedik ama, bu süreç biter bitmez yeniden salonlara, müzelere koşacağımız günleri bekliyoruz biz. Özellikle sahnedekiler ile seyircinin bir aradalığından beslenen tiyatronun o büyülü hissini hiçbir teknoloji sağlayamaz çünkü.
Peki herkesin kendi öz hakiki OHAL’ini ilan etme özgürlüğüne (!) sahip olduğu şu günlerde, fiziksel mesafemizi alarak, hangi oyunlara, nerelerde dadanıyoruz?
Bu gibi kriz anlarında (ki bu bildiğimiz krizlere de pek benzemiyor) ilk darbeyi sahne sanatları alır genellikle. Yine endişeyle, tiyatroların bu süreci nasıl atlatacağını izlerken (sadece Türkiye’de değil, tüm dünyada), seyirciyle müthiş bir dayanışmanın yaşandığına şahit olduk. Karantinanın ilk ayağında, ilk olarak Viyana Devlet Operasının arşivini halka ücretsiz açtı. Sonra onu Almanya’nın en büyük tiyatro topluluklarından biri olan Schaubühne ve her daim ışıltılı Broadway izledi. Bolşoy Tiyatrosu da altın koleksiyonundan altı ihtişamlı oyunu YouTube kanalı üzerinden izleyiciye sundu.
Türkiye’de de tiyatrolar yoğun programlarını dijital aleme taşımanın yollarını buldu çok geçmeden.
Kumbarcı 50’nin Altıdan Sonra Tiyatro ekibi YouTube üzerinden canlı yayına başladı. 16 Mart’ta başlayan Kapı Açık Kalmış adlı yayın hafta içi her gün izleyiciyle buluşmaya devam etti. Yiğit Sertdemir’e dostlarının eşlik ettiği programda mevzu, elbette ki tiyatro. Konuşmalara okumalar ve şarkılarla iç içe ilerliyor. (bkz. Burçak Çöllü’nün piyanoda olduğu bölüm.) Program bundan böyle her akşam değil, haftanın belli günlerinde yayınlanacak. Buradan takip edebilirsiniz.
Altıdan Sonra Tiyatro ile sohbete doyup oyun izlemek için, Mekan Artı’ya dönüyoruz.
Mekan Artı, kendi arşivleri için kaydettikleri oyunları, her perşembe YouTube kanalı üzerinden yayınlamaya başladı. Bunlardan ilki, Siyah Pembe Üçgen Derneği’nin sözlü tarih çalışmasından uyarlanan 80’lerde Lubunya Olmak. Türkiye’de lubunya olmayı anlatan oyun, ilk kez 2013 yılında seyirciyle buluşmuş, 2018 yılına kadar sahnelenmişti. Şimdi bir tık uzağınızda.
İstanbullu seyirci olarak, sıkça gidip göremesek de iyi işlerinden hep haberdar olduğumuz Nilüfer Belediyesi Kent Tiyatrosu da eski ve devam eden işlerinden, sekiz yetişkin ve dört çocuk oyununu seyirciyle paylaştı.
III.Reich’in Korku ve Sefaleti gibi seyircinin beğenisini kazanmış oyunların yanı sıra çocuklar için hazırlanmış oyunları izlemek de bir o kadar keyifli. Hepsine buradan ulaşabilirsiniz.
Tiyatro Alesta, sosyolog-yazar Pınar Selek’in araştırmasından yola çıkarak 2015-2018 sezonları arası sahneye koyduğu Sürüne Sürüne Erkek Olmak adlı oyununu izleyiciyle buluşturdu.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları da 27 Mart Dünya Tiyatro Günü’nde kayıtlı olan bir yetişkin ve bir çocuk oyununu paylaşıma açtığı zaman sevinmiş, devamının geleceğini düşünmüştük ama şimdilik yeni bir haber yok gibi gözüküyor. Güncel haberlerini buradan takip edebilirsiniz.
“Hatırla hatırla hatırla! Şarkılarını hatırla. Seni çok seviyoruz Diva!”
DasDas da seyirciyi online tiyatroyla buluşturuyor ama Vodafone TV üzerinden olduğu için sanıyoruz ki bazılarımız yararlanabilecek. Vodafone TV sahibi, şanslı seyirci, Firuze Engin’in yazıp yönettiği, Selen Uçer’in oynadığı Güle Güle Diva adlı oyunu online izleyebilecek. Ayrıca Mert Fırat’ın Korhan Futacı ve orkestrası eşliğinde Sabahattin Ali hikayelerini seslendirdiği performansı Rivayet Radyosu da Vodafone TV üzerinden izleyiciyle buluştu. Devamı da gelecek diye umuyoruz. (Link bizde de yok, gönderirseniz seviniriz 🙂
Ve dadanmaktan usanmadığımız BAM İstanbul, ”Oyunla yaşayanın hikayesi bitmez” dedi ve hikayesini kaldığı yerden, artık kullanma süremizin günde 35 saate uzadığı Instagram’a taşıdı. Evet, online. Bazen karşılıklı oynuyorlar. Provalarına herkes kendi evinde, yazar ve yönetmenle beraber dijital ortamda devam ediyor.
Onlar için bu sıra dışı deneyim, Evde serisi IGTV üzerinden tiyatro severlerle buluşuyor.
Yazar-yönetmen Murat Mahmutyazıcıoğlu’nun kaleme aldığı, oyuncu Melis Öz’ün okuduğu-oynadığı Ege Evde oyunu ile başlayan seri, aralarında Emre Yüksel’in yazdığı, Başak Kıvılcım Ertanoğlu’nun canlandırdığı Tepeye Doğru ile şimdilik beşi buldu. Devamını merakla, heyecanla bekler olduk.
Tüm diğer paylaşımların yanı sıra bu Evde serisi bana en iyi gelen şeylerden oldu.
Herkes gibi biz de önce elimizde neler var deyip, geçmişe dadandık. Fotoğraf arşivlerimiz tarandı, gününü beklemeden #tbt ile güzel günlerden, özlem ve hasret kokan fotoğraflar paylaşıldı, az olsa da “normal” hayattan bir şeyler hatırlayıp, iyi hissettik.
Ama bugünden üreten, bütüne dair sözünü söyleyen, bugünün şartlarında üretime devam edebilenleri görmek bir tık daha iyi hissettiriyor. Dileğimiz ise en yakın zamanda hepsini yeniden sahne üzerinde izleyebilmek…