
Filmlerin iflah olmaz kalp kırıklıkları
Sinemanın meşhur kalp kırıklıkları bu güllü, kalpli Sevgililer Gününe panzehir olsun istiyoruz, çok şey mi istiyoruz?
Hazırlayanlar: Yiğit Tuna – Seden Mestan
14 Şubat günümüz, dadanmak kavramını sinema tarihinin romantik geçmişine yöneltmek için uygun bir gün ve biz de bugün kalplerinin üstünden trenle geçilmiş karakterleri ve onların hüznü, kederi, yılgınlığı yeniden tanımlayan filmlerini derledik. Bir kez kalbi kırıkları konuşmaya başlayınca insan duramıyor, replikler sahneler gözyaşları arka arkaya hatırlanıyor. Cidden çok üzücü filmler bunlar ya.
Bir de milletin kederiyle elemiyle dalga geçer gibi tuttuk karakterin kalp kırıklıklarını puanladık, birbirleriyle kapıştırdık. Bu sevgi dolu günü yalnız geçirme niyetiniz varsa, sinemanın iflah olmak kalp yaraları, yürek burkulmalarıyla dolu şuursuz maratonumuza katılın.
(500) Days of Summer
Kalbi kırılan Tom diye bir çocuk
Heartbreaker Filme adını da veren Summer
Tom’un suçu ne? 30’undan sonra The Smiths şarkılarından medet umması
Sonuç Kalp kırıklığı
Yani “Beş yüz Days of Summer” çünkü sayı yazılırsa biliyoruz ki Türkçe okunur. Filmin Türkçe adı “Aşkın (500) Günü” olarak bize kazandırıldı. Mevzubahis kalp yaralımız Tom (yani Joseph Gordon-Levitt), yürek bükücümüz ise filme de adını veren Summer (yani Zooey Deschanel). Tom’un sorunu, aslında aşırı sıkcı olması. Sırf The Smiths dinliyor diye bir kıza takılacak kadar sıkıcı. Aslında Zooey Deschanel gibi birine aşık olmak için bir bahaneye de ihtiyacı yok ya, neyse…
Tom’un önünü alamadık, alamadığımız için de yolun sonu hızlı göründü ve Tom, Summer’ın onu bırakıp gitmesini bir türlü kendine yediremedi, sorunu Summer’da aradı durdu. Sorun “sende değil, bende” klişesini fazla ciddiye almış gibiydi.
O buhranlı döneminde aşırı saçmalayan Tom, sonunda Summer’sız kalıyor fakat kendi aptallığına yanması gerektiğini düşündüğümüz ve “Biz ne kalplerin kırıldığını gördük Tom peheeey” dedirttiği için, kalp kırıklığı puanı 10 üzerinden 4.
Her
Kalbi kırılan Theodore
Heartbreaker Önce boşandığı karısı Catherine, sonra da Samantha adında bir yapay zeka
Theodore’un suçu ne? Yapay zekadan medet umması
Sonuç Kör kuyular
Türkçemize “Aşk” adıyla kazandırılan, yürek dağlayan filmlerin başını çeken Her, eşiyle boşanma sürecinde, el yazısıyla mektuplar yazarak hayatını geçiren ve bıyıklarıyla baş başa yalnız bir yaşam süren, Joaquin Phoenix’in yapayalnız döktürdüğü Theodore’un hikayesi. Ta ki Siri’nin fazla gelişmiş ve Scarlett Johansson tarafından seslendirilen cilveli hali Samantha adlı yapay zeka hayatına girene dek. Ama teknoloji bu, şişede durduğu gibi durmuyor meret ve günün sonunda yapay zekaya aşık olan Theodore, yapay zeka tarafından terk ediliyor. Yapay zekaya aşık olmak, en fenasıdır aşkların…
Theodore ile Samantha arasında geçen “Beraber hiç fotoğrafımız yok” repliğini hatırladıkça ben yıkılıyorum, mahvoluyorum ama sonucu değiştiremiyorum, Theodore’umuzu kör kuyulardan çıkaramıyorum. Yapay zeka tarafından terk edildiği için onun dramı önünde saygıyla eğiliyor, gözyaşlarımızı elimizin tersiyle siliyor ve 10 üzerinden 9.5 vererek uğurluyoruz.
Closer
Kalbi kırılan Herkes!
Heartbreaker Her şey Julia Roberts ile Jude Law’un zinasıyla başlıyor ve tek tek tüm kalpler kırılıyor
Peki suçları ne? Hepsinin gözü dışarıda
Sonuç Dörtlü kalp kırıklığı ve Clive Owen yani Larry’nin acıklı zaferi
Her şey Julia Roberts ile Jude Law’un işleri pişirmesiyle başlıyor ve tüm kalpler kırılıyor. Hatta bu filmde öyle şeyler oluyor ki kalp kırıklığı hafif kalır, toplu kıyım yaşanıyor, herkes birbirini bıçaklıyor. Game of Thrones’daki Red Wedding kadar gösterişli…
Aslında filme bir intikam hikayesi olarak bakarsak Larry rolündeki Clive Owen, tüm kalbi kırıklar için hareket ediyor. İnce ince planladığı dev intikamıyla sonunda amaçladığı yere ulaşıyor, yüreğimizin yağlarını eritiyor. Koca yürekli manyak adam…
4’te 4’lük bir yaralanma söz konusu olduğu için filmdeki kalp kırıklıklarını tek tek ele alalım.
Clive Owen, tüm yıkılmışlığıyla giriştiği kararlı eylemleriyle 10 üzerinden 8’i hakkıyla alıyor. Julia Roberts, hem bıraktığı adama (Larry) tekrar vurulduğu hem de uğruna Larry’yi bıraktığı adam (Dan, yani Jude Law) onu bıraktığından kalbini duble kırarak 8.5’u evine götürüyor. Asla yaşlanmayan ve o yıllarda herhalde ömrünün en güzel çağında olan Natalie Portman, masum Alice rolüyle çok kırılıyor ama hikayenin sonunda çekip gidebildiği için ona puanımız 7. Henüz saçları dökülmeye başlamamış ve genç kız rüyası yıllarını yaşayan Jude Law ise en baştan oyunu bozan adam olsa da sonunda elleri bomboş kaldığı için sıkıcı bir 6’yı hak etti.
High Fidelity
Kalbi kırılan Rob
Heartbreaker Önce çok sevdiği sonra da kıymetini pek bilmediği eski sevgilisi Laura
Rob’un suçu ne? Aşırı takıntılı olması. Aşırı!
Sonuç Kalp kırıklığı, ama sonra aklı başına geliyor
Nick Hornby’nin bir kitabından uyarlanan ve kalbi yaralanacak Rob karakterine John Cusack’in can verdiği High Fidelity… Rob bencilce hal ve hareketleri ile bize ilk bakışta (500) Days of Summer’daki Tom’u hatırlatsa da çocuksuluğuyla ve komik takıntılarıyla bize kendini daha çok sevdiriyor.
Herkesin hayalini kurduğu tarzda bir plak dükkanı işleten, DJ’lik yapan ve bu esnada doğru kadını arayan Rob, Laura’yla tanışır. Ancak pek kıymetini bilemez bu ilişkinin. Sürekli kendince sorunlar yaratır durur. Haliyle onun şımarıklıkları sürerken Laura da çok geçmeden gönlünü ideal erken görünümündeki Ian’a kaptırır ve Rob’un kalbi yavaş yavaş parçalara ayrılır… Tüm yaşadıklarına rağmen kendi takıntılarını aşamayan Rob, seni kalbin kırılsa kırılsa 10 üzerinden 4’lük bir derecede kırılır.
Eternal Sunshine of The Spotless Mind
Kalbi kırılan Joel ve Clementine
Heartbreaker İkisi de…
Peki suçları ne? Ellerindekinin değerini bilememeleri
Sonuç İkili delilik
Alexander Pope’un şiirinden bir dize olan Eternal sunshine of the Spotless Mind’ı Türkçeye çevirmek edebi kabiliyeti de gerektirdiğinden, Sil Baştan adıyla az ve öz bir şekilde vizyona girmişti film. Jim Carrey’yi mutsuz görmek zaten yeterince üzücü, bir de filmdeki hallerine yüreğim dayanmıyor. Ayrıca şu sıralar nirvana seviyelerinde süren, “Jim kim? Jim yok ki?” şeklinde devam eden spirütel yolculuğunu tetikleyen filmlerden biri olan Sil Baştan, ellerindekinin değerini bilemeyen iki aşığın mistik derbeder hikayesi. Kate Winslet’ın yaşananları unutmak için hafızasını sildirip “Geçmişe mazi derler” adımına “Sen misin hafızanı sildiren, ben daha da sildiririm” yanıtını veren Jim Carrey ve tüm çabalara rağmen silinmeyen “Meet me in Montauk” cümlesi…
Böyle anlatınca fazlasıyla masalsı durdu ama Antik Yunan’da yaşasalardı Joel ve Clementine’ın çektikleri tragedyalara konu olur, her ikisinin de kalp kırıklığı 10 üzerinden 8 olmalı.
Casablanca
Kalbi kırılan Rick
Heartbreaker Ezelden beri aşkı Ilsa
Theodore’un suçu ne? Yanlış zaman, yanlış insan
Sonuç “Play it again Sam”
Sinemada klişelerin olmadığı bir dönemde her sahnesi zamanla birer klasiğe dönüşecek bu film, en fenasıdır iç ezilmelerinin, kalp taşlaşmalarının, yürek burkulmalarının. Efelerin efesi Rick, Ilsa’ya aşık olur, Ilsa da ona. Hayaller kurarlar, planlar yaparlar, tam bir yuva kuracaklarken zalımın kızı Ilsa çeker gider, Rick’i yalnız bırakır. Rick de pılını pırtını toplayıp soluğu Casablanca’da alır, mekan işletmeciliğinin alasını yapar ama mekanın tüm çoşkusuna rağmen müzisyen dostu Sam ile marul gibi bir hayat sürer dururlar. Ta ki Ilsa, yanında başka bir kovboyla bara girene kadar…
II. Dünya Savaşı yıllarında çekilen, dünya tarihinin en beter yıllarını çok katmanlı bir şekilde hikayesine yedirdiği ve o dönemleri anlatabildiği için bile unutulmaz olan, “Play it again Sam” repliğiyle cana dokunan filmimiz, (spoiler olmadan bu paragrafı bitiremeyiz, affedin) hikayesinin sonunu bir aşığın başına gelebilecek en beter hadiselerden biriyle noktalıyor. Yüreğini elleriyle ezen Rick, başkasına kaptırdığı sevdiğini, onun yeni aşığıyla beraber ülkeden kaçırmak durumunda kalıyor, biz yıkılıyoruz… Rick, sana 10 üzerinden 9 buçuk veriyoruz.
Forgetting Sarah Marshall
Kalbi kırılan Peter
Heartbreaker Elbette, Sarah Marshall
Peter’ın suçu ne? Beklentilerini aşşşırı yüksek tutması
Sonuç Kalp kırıklığı, Mila Kunis ve mutluluk
Tüm liste içinde en sürreal çeviriyle “Aşkzede” olarak hayatımıza girmiş olan film, olduramamış müzisyenimiz Peter’ın TV yıldızı Sarah’ya aşkını ve can alıcı terk edilişini anlatıyor. Filmin çekildiği yıllarda How I Met Your Mother’ı da çekmeye devam eden dizinin Marshall’ı Jason Segel’in daha önce kendi başından geçen terk edilme hikayelerinden ilham alıp yazdığı ve oynadığı Forgetting Sarah Marshall, fragmanıyla bile yeterince komik ve aynı oranda üzücü.
Sarah’nın Peter’ı bırakıp sahnede taklalar atan saçmasapan bir rock yıldızına (ki rock yıldızı rolündeki Russell Brand filmin en iyilerinden) gönlünü kaptırmasıyla birlikte başlayan ayrılık süreci, Peter’in arkadaşları tarafından “Sen bi’ Hawaii’ye git ya kafan dağılsın” tavsiyeleriyle devam ediyor ve Sarah Marshall’ı unutmaya çalışırken Rachel’la (yani Mila Kunis) tanışmasıyla alevleniyor. Peter’ın yaptıklarından yüzde 100 sorumlu olduğuna inandığımız, temiz bir dayağı ve silkelenmeyi hak ettiğini düşündüğümüz ve en nihayetinde Mila Kunis faktörünü göz önünde bulundurmak zorunda olduğumuz için, zümremizce kalp notu 10 üzerinden 4 olarak uygun görülmüştür.
Silver Linings Playbook
Kalbi kırılan Patrizio
Heartbreaker Kendisine uzaklaşma kararı çıkartan eski karısı Nikki
Pat’in suçu ne? Tescilli deli olması
Sonuç Kalp kırıklığı (ama sonu iyi bitiyor)
Katıksız deliler ile takıntılı karakterleri barındıran ve mis gibi bir “insana kendini iyi hissettirme filmi” olan Umut Işığım’da, Pat (yani Bradley Cooper) eşi Nikki tarafından aldatıldığını öğrenir, söz konusu beyefendiyi bir güzel haşat ettiği için rehabilitasyona gönderilir ve ardından (biraz erken bir taburcu ile) baba ocağına döner. Pat o derece takıntılı ve öfke kontrolü problemine sahip ki, fazla depresif diye Ernest Hemingway kitaplarına kızıp onları camdan aşağı fırlatan, tanıştığı insanlarla dan dun konuşan biri. Tam da kendisi gibi olan Tiffany ile tanışınca onun kalp kırıklığı da boyut atlıyor; Pat hâlâ Nikki’ye takıkken Tiffany de kafayı Pat’e takıyor.
Film, “Bugüne kadar kim daha çok Xanax kullanmış” muhabbetleri yapan iki zırdelinin fırtınalı aşkını anlattığı, mükemmel olmayan insanlar hakkında komik bir dram olduğu ve Pat, günün sonunda mutlu sona yelken açtığı için Nikki’den kaynaklı kalp kırıklığını yeterince üzücü bulmuyor, 10 üzerinden 5 verip geçiştiriyoruz.
Call Me By Your Name
Kalbi kırılan Elio
Heartbreaker İlk göz ağrısı Oliver
Elio’nun suçu ne? Hiçbir suçu yok!
Sonuç Şömine önünde 10 dakika süren ağlama sahnesi
Yürekleri dağlaya dağlaya bir hal eden filmimiz, insanın ilk kalp ağrısını anlattığı için fazla bulaşmaya da müsait değil aslında. Bittiğinde göğüste bıraktığı ağrı, nefeste yarattığı kesilme bir süre geçmeyen Elio’nun öyküsü, aslında pek çoklarımızın o yaşlarda tattığı yakıcı duyguları anlatıyor. Oliver’a gönlüğü kaptıran Elio, öyle acı terk ediliyor ki, finaldeki şömine sahnesi az bile.
Hepimiz o ilk terk edilme deneyimini yaşadık; şömine başında, herkesin altışar dil konuştuğu İtalya’nın bir kasabasında olmasa da bir yerlerde 20 dakika ağladık ama gönül bu, Elio’yu da anlıyoruz. Bitmeyen sonuyla, Elio’nun şömineye şömineye doğru ağladığı her dakika için bir puan kalbini kırsak bile Call Me By Your Name, 9.5/10 ile zirveye oynuyor.
VE BÜYÜK FİNAL…
Tabloya bakınca büyük üçlü finale 9.5 puanlı Her, Casablanca ve Call Me By Your Name çıkmış görünüyor. Herkes kendince üstünden trenle geçilmiş kalp kırıklılarını oylasın, hangi karakterimiz 14 Şubat’ın fahri kalbi kırığı olacak kararını versin. Yüreklerin soğuduğu bu macerada bizimle olduğunu için teşekkür ederiz, artık 14 Şubatlar daha anlamlı.