Korkutmak politik bir eylemdir: 71 cm canavar travesti Kiki ggNash ile kendi kendini doğurmak üzerine konuştuk

Farklı alanlardaki üretimleriyle epeydir peşine takıldığımız bir isim, 71 cm canavar travesti Kiki ggNash. Kimi zaman sahnede drag performansıyla izledik kendisini, kimi zaman da, ve özellikle de pandemiden sonra, dijital platformlarda çıktı karşımıza. Ceytengri ile birlikte hazırladıkları Kokoş Podcast serisi henüz pek taze ama şu ara bir de Mamut Art Project’teki 13 Karede Annemi Öldürdüm adlı eserinden bahsederken bulduk kendimizi. 13 karede anlatılan bu hikaye elbette ki bakan için korkutucu ama Kiki için ise oldukça özgürleştirici… Gerçi Kiki bizi buna biraz hazırlamıştı; ”korku” ile bizi defalarca yüz yüze, göz göze getirmişti ama yine de her seferinde aynı etkiyi yaratarak (hatta belki de o etkiyi katlaya katlaya artırarak) görenleri şöyle bir sarsması da onun o müthiş yeteneğinden (ve elbette sabotörlüğünden) kaynaklanıyor olsa gerek. Bir röportajla dadandık.

Mamut Art Project’teki “13 Karede Annemi Öldürdüm” adlı eserinle doğumunun bazı anlarına şahitlik ettik biz de. Peki doğum anının öncesini ve sonrasını da anlatabilir misin bize? İnsanın kendi kendini doğurması gerçekten nasıl bir his ve şimdi nasılsın?

Öncelikle özgürleştirici bir durum. İyiyim, keyifliyim, yer yer öfkeliyim. Bir yandan da bir zorunluluktu benim için kendimi doğurmak. Kolay değil asla, güçlendirici ama bir o kadar da ağır. Doğumun öncesini anlatmayı tercih etmiyorum pek; çünkü sonrasındaki büyüyü bozacağına inanıyorum.

Farklı boyutlarda, karakalemle kağıt üzerine çizilmiş 13 kare… Bütünlüğü olan bir hikaye anlatsan da her kare bambaşka bir şey söylüyor bize. Bu kareleri nasıl kurguladın? İlk hangisiyle başladın ve zamanlama olarak nasıl ilerledin? Hikayeyi kağıt başına oturmadan önce mi oluşturuyorsun kafanda yoksa her şey doğaçlama olarak mı çıkıyor ortaya?

Hayatımın özellikle o evresinde yapmam gereken bu olduğu ve buna ihtiyaç duyduğum için doğal şekilde oluştu diyebilirim. Özellikle yaşadığım bir deneyim sonrası kurgulanmış bir seri değil. Kronolojisi de çok önem arz etmiyor. İlk veya son yapılması, sadece teknik bir durum olarak geçerli bu iş için. Çünkü 13 karenin üçünde annem ölürken birinde ben doğuyorum diyerek yapmadım bunları.13 kare de buna işaret ediyor, ki istediğim de buydu. Öncesinde muhakkak kurgulamış oluyorum bir şeyleri ama hatalara ve akışa pay bırakıyorum. Obsesif bir şekilde ilerlemiyorum planla.

‘‘El yapımı kabuslar’’ (handmade nightmares) diye tanımladığın resimlerinde karakalemden yağlı boyaya materyaller de çeşitleniyor. Materyal seçiminde neler belirleyici oluyor?  

Özellikle son doğurduğum eserlerde farklı malzemeler kullanıyorum. Makyajımda kullandığım ürünler, oyun hamuru, bolca gazete gibi… Onun dışında “13 Karede Annemi Öldürdüm” serisi ve birkaç farklı eser için karakalemin ucunu toz halinde biriktirip kullandığım da oluyor. Aklımda hep boyayı alıp yüzeye sürmekten ziyade farklı şekilde nasıl yapabilirim sorusu vardı, bir şekilde ona cevaplar buldum ve öyle de ilerliyorum şu anda.

13 Karede Annemi Öldürdüm adlı eserin üzerinden konuşmaya başladık ama pek çok farklı üretiminle de takip ediyoruz seni. Drag performanslarından podcast’e; dijitalde, sahnede veya kağıt üzerinde hikayelerini anlatmaya, fikirlerini söylemeye ediyorsun. Bunlar arasında senin için öncelikli olan var mı, yoksa bir şekilde birbirlerini tamamlıyorlar mı? Bu çok yönlü üretici gücün arkasında neler var?

Evet, pek çok farklı yerde görebilirsiniz beni, özellikle pandemi sırası ve sonrasında gerçekleşti tüm bunlar. En günceli Ceytengri ile yaptığımız ‘Kokoş Podcast’ serisi. Spotify’da bulabilirsiniz. Radyoculuk kafası yaşatıyor podcast kaydetmek. Bir de trans karakterler olarak lokalde deneyim aktarımı yapan çok kişi yok. Bunu yaşatıyor olmak da keyif verici ve önemli. Temalar belirleyip onlar hakkında konuşuyoruz. Hikayemi anlatmayı seviyorum ve boşa yaşamadığımı düşünüyorum bunları. Farklı kanallara girip hepsini yapabilmek ve denemek varken neden birine bağlı kalayım ki? Kalmıyorum da. Boşa demiyorum 71 cm ggNash kabusundan kimse mahrum kalmamalı. Bunların bir öncelik sırası yok, hatta birbirleriyle iç içe geçmiş şekilde ilerliyor hepsi. Hoşuma da gidiyor bu durum. Arkasında muhteşem yetenekli ve multitask olmam yatıyor herhalde, sorgulamadım çok. Girdim denedim ve yaptım; yapabildiğim ya da yapabileceğimi bildiğim için. Bir yandan da günümüz öyle ilerliyor ya… Göstermenin farklı şekilleri var ve görünmek de istiyorsan giriyorsun hepsine.

Drag demişken… Drag kimliğini nasıl tanıyorsun? Ve bu çok yönlü üretimlerin performanslarına nasıl taşınıyor sence?

İnsanlar korkunç olarak tanımlıyor, ben ise her an eline mendilini alıp altın gününe gidip göbek atmaya başlayacak bir canavar olarak tanımlıyorum. Tabii korkunç olmadığını söylemiyorum. Şu aralar da seksiliğimi yaşamayı ve yaşatmayı seviyorum, o arabesk dramatik canavarı biraz rafa kaldırdım. İlk çıkışımda kendimi güzellik sabotörü olarak görüyordum ki yer yer hâlâ bunu da yapmaya devam ediyorum.

Resimlerinden drag performanslarına… ‘Korkutmak’ neden önemli senin için? Korkutmak politik bir eylemdir diyebilir miyiz?

Kesinlikle politik bir eylemdir. Benim yaptığım özellikle… Küçüklükten beri en çok hissettiğim duygu o olduğu için ister istemez bir bağ kurdum kendisiyle ve kötü yerlere gitmeye başladığında ise krizi nasıl fırsata çevirebilirim gibi bir şey oldu. Stratejik bir yerden değil de büyüdükçe ve bilinçli olarak üretim yaptıkça bu şekilde seyrettiğini fark ettim.

Dudakların Cengi uzun bir aranın ardından sonunda geri döndü! Umarız ki en yakın zamanda yine kesişir yollarımız. Dudakların Cephesi tarafında başka neler var gündemde?

Evet evet, geri döndü, heyecanlı epey. Maalesef güvenli mekanımız olan Anahit kapandığı için sahne madiliği yaşıyoruz ama bakalım bir sahne yaşandı geçen hafta, keyifliydi çok. Mekanlar ulaşın bize diyebilirim.

Yeni dijital trendler şu ara sanat dünyasında epey belirleyici bir etkiye sahip. Sen genç bir sanatçı olarak başta NFT olmak üzere bu trendleri nasıl yorumluyorsun? Sanatın gerçekten bağımsızlaşması, özgürleşmesi ne şekilde mümkün?

Girmem gereken bir alan dijital dünya ama biraz uzak olduğum bir alan oldu her zaman. Bunu değiştirmeye uğraşıyorum şu aralar, bakalım ne şekilde olacak ben de bilmiyorum. Özgürleşmesi için sadece gelecek teknolojiyi düşünmek ne derece doğru onu da bilmiyorum, geçmişi de toparlamak gerekiyor sanki biraz. Çünkü muhteşem şekilde varlığına devam etmiyor gibi. Bir yandan asla konuşulmayan maddi konular, bir yandan küründen aydın insan grubuyla ilişkilenmek ve trans biri olarak sanat dünyasında varlığımı sürdürmek fazlaca düşündüğüm şeyler. O yüzden bunların sadece teknolojinin gelişimi ile ilişkilenmesi ya da özgürleşmesi/iyileşmesi fikri yeterli gelmiyor.

Senin için sırada neler var? Şu ara gündeminde olan, yavaştan belli olmaya başlayan planlar…

Açıkçası bilmiyorum önümde neler var. Heyecanlı bir süreçti 71 cm canavar travesti Kiki ggNash’i sergide görmek. Sanat dünyasında devam etmeyi ve ortamı terörize edip sallamayı istiyorum, salonumda sergilenmeyi bekleyen fazlaca eserim var ve salonda kalmamalı. Sahnelere de olabildiğince devam ediyor olacağım. Gece hayatı şu an kötü etki altında maalesef ama bir şeyler yapmaya çalışıyoruz umarım düzelir. Sahneler bana ulaşın!