
Metin Erksan ve Ömer Kavur filmleri MUBI Türkiye’de
Tatilini filmle dolduran veya bulduğu ilk fırsatta peş peşe film izleme zevki olan değerli okurlar, dijital platformlardaki filmlerin hepsini tükettiyseniz ya da izlediğiniz şeylerden artık farklı bir tat almak istiyorsanız, size bir öneriyle geldik. Güzide film seçkisi bulunan ve sinema sevdalılarının yüzünü güldüren MUBI Türkiye’de usta yönetmenler Metin Erksan ve Ömer Kavur’un filmografilerinden filmler gösterime girmiş bulunuyor. Duyduk duymadık demeyin! Türkiye sinema tarihine birbirinden güzel eserler bırakmış bu iki yönetmenin filmlerine bir göz atın deriz. Çünkü biz bu hafta sadece bu filmlere dadandık ve kalktık size bu yazıyı yazdık.
Türkiye sinemasını Toplumsal Gerçekçilik akımıyla tanıştıran auteur yönetmenlerden biri olan Metin Erksan’ın Susuz Yaz ve Sevmek Zamanı gibi filmleri şu sıralarda MUBI Türkiye’de gösterimde. Başa saracak olursak: “Auteur” Fransızcada ‘‘yazar’’ anlamına geliyor ve bu teoriyi 1940’ların ortasında film kuramcısı André Bazin ortaya atmıştı. Fransız Yeni Dalgası’yla birlikte bu kavram, filmin bir ekip çalışması olmasına rağmen yetki sahibi ya da tüm estetik kaygısı ve etkisiyle filmin altında imzası olan yönetmenler için kullanılmaya başlamıştı. Türkiye sinemasında Metin Erksan tam bir auteur’dür bu anlamda. Bunu en net şekilde kendisi, “Ne demek ‘rejisör’? Nereden geliyor ‘reji? Rejimantasyon! Reji, tekel, insan, bu demek! Sinema kolektif bir iş değildir! Sinema, bir tek kişinin iradesi ve isteği dahilinde yapılan bir sanattır!” sözleriyle açıklamıştı.
Filmlerinde Toplumsal Gerçekçilik akımını kullanıp mülkiyet, sınıfsal fark ve suç kavramlarını odağına almıştı Metin Erksan. Bunun yanında karakter yaratımı konusunda tek tipleştirilmiş, ‘‘iyi’’ ya da ‘‘kötü’’ gibi günlük hayatta karşılaşmayacağımız yapay anlatımdan uzak durmuştu. Yeşilçam’dan ve dönemdaşlarının toplumun atmosferinden etkilenerek işledikleri politik konulardan uzak kalarak kendi özgün anlatımına odaklanmıştır Bir makalede bu konu hakkında şöyle bir şey geçiyor: “Metin Erksan bir zoru başararak hem sinemada hem de yaşamında hiçbir siyasi ideolojinin propagandasını yapmamaya özen göstermiş, kendi bildiği doğrulara yönelmiştir. Metin Erksan, siyasi düşüncelerinde sürdürmüş olduğu bu bağımsız tavrını sinemasına da yansıtarak, filmlerinde gerçekçiliği açık bir biçimde vurgularken, bazı yönetmenler gibi sanatını siyasi ideolojilere teslim etmemiştir.”* Sanata karşı bu tutumuna rağmen Erksan’ın Aşık Veysel’in hayatını anlattığı Karanlık Dünya filminde kullandığı sahne estetikleri, Türkiye’yi dışarıya ‘‘fakir ve kötü’’ gösteriyor denilerek sansürlenmiş ve sonrasında da film tamamen yasaklanmıştı. Erksan sinema kültürü ve kullandığı üslup sebebiyle aykırı duran bir yönetmen olsa da tartışmasız Türkiye sinemasının biricik auteur’lerinden biri.
MUBI Türkiye’de bazı filmlerini bulabileceğiniz bir diğer usta yönetmen ise Ömer Kavur. Sinema eğitimini Fransız Yeni Dalgası dönemi Fransa’da alan Kavur, Türkiye’ye döndükten sonra 12 Eylül Darbesi’ne kadar yine toplumsal mevzulara değinirken darbe sonrası kendi özüne dönüp yabancılaşma, soyut ve metaforik kavramları dert edindiği filmler yapmaya başlamıştı. Bu haliyle Kavur da Türkiye sinemasının değerli auteur’lerinden biri olarak sayılıyor.
En sevdiğim filmi Anayurt Oteli’nden sonra diğer bir favorim olan Gizli Yüz’ü yakın zamanda tekrar izledim. Orhan Pamuk’un kaleme aldığı senaryo, Ömer Kavur’un anlatım tekniğiyle sizi başka bir diyara götürecektir, eminim. Çünkü Metin Erksan ile de kıyasladığımızda klasik anlatı yapısından uzaklaşarak sizi bir anlatı sarmalının içine almayı hedefliyor Ömer Kavur. Bu da aslında, eğitim gördüğü dönemde Avrupa sinemasından etkilenmesinden kaynaklanmakta. Muhsin Ertuğrul’un ekolünde ilerleyen teatral sinema ve Yeşilçam ekolünün ardından Kavur, bu Avrupa stili ve insanın içsel buhranlarına eğildiği sinema estetiğiyle Türkiye sinemasına yeni bir soluk getirdi denilebilir. Başka bir makalede Kavur’un karakterleri ve odaklandığı konular hakkında şunlar söylenmekte: “Kent karmaşasında, kalabalıklar ortasında yalnızlığını yaşayan, düşünceleriyle yaşamı arasındaki uyumsuzluğun bunalımıyla kıvranan entelektüelden, kasaba sınırlılığının ve kuşatılmışlığının, cinsel doyumsuzluğun pençesinde tutsak şizofrenik karakterlere kadar her türden insan vardır. Sıradan küçük insanlar, kamyon şoförleri, genelev kadınları, sürgüne gönderilmiş, yaftalanmış kimsesiz kadınlar vardır.”* * Sinemamıza varoluşçuluk ve gerçeküstücülük açılarını getirdiği için Ömer Kavur’a bir kez daha teşekkürü borç biliriz.
Yeşilçam’ın eğlenceli anlatısının yanında Türkiye sinemasını uluslararası boyuta taşımayı ve sinema kültürüne farklı bir tat vermeyi hedeflemiş bu iki usta yönetmenin eserlerini kaçırmadan izlemenizi öneririz. Bunun yanında Yeşilçam’ı ve dönemdaşlarının filmlerini, kültürlerini ve çektikleri zorlukları daha iyi anlayabileceğiniz bir belgeselle yazıyı bitirmek istiyorum. Cem Kaya’nın Motör: Kopya Kültürü & Popüler Türk Sineması belgeseli sizi hem nostaljik hissettirecek hem de unuttuğunuz tüm o filmleri tekrardan izleme hevesini artıracak.
* METİN ERKSAN SİNEMASINDA TOPLUMSAL GERÇEKÇİLİK VE BUNUN FİLMLERİNE YANSIMASI, Öğr. Gör. Evren Günevi Uslu
* * ÖMER KAVUR’UN ZAMAN KAVRAMINA YAKLAŞIMININ HİKAYE AKIŞINA ETKİSİ: AKREBİN YOLCULUĞU, Uğur Baloğlu