
Indie rock’ın romantik temsilcisi Tamino üç şehirlik bir turneyle yeniden Türkiye’de
Sesinin tınısıyla, gitarından dökülen her bir melodiyle bizi Arap gecelere götüren indie rock’ın romantik temsilcisi Tamino, kısa bir aradan sonra Avrupa turnesi kapsamında Türkiye’de tekrardan konser vermeye hazırlanıyor. Gezgin Salon: Tamino Türkiye Turnesi kapsamında 13-14-17 Eylül tarihlerinde sırasıyla Ankara, İzmir ve İstanbul olmak üzere üç farklı konser verecek olan genç şarkıcı Türkiye’deki sevenlerine bir kez daha kavuşacak. Batı ve Doğu’nun sentezinin hem görüntüsüne hem de sanatına yansıdığı yetenekli şarkıcının bu haliyle özellikle Türkiye’de bu kadar sevilmesine şaşmamalı. Peki, kısa sürede hepimizin gönlüne taht kuran Tamino kimdir?
1996 doğumlu Tamino-Amir Moharam Fouad, Belçikalı bir annenin ve Mısırlı bir babanın ilk çocuğu olarak Antwerp’te doğdu. Genç şarkıcının büyük dedesiyse Mısırlı şarkıcı ve oyuncu Muharram Fouad. Aile mirası olarak ses ve müzik yeteneği bulunan Tamino, yine 17 gibi genç bir yaşta Amsterdam Kraliyet Konservatuarı’ndan vokal eğitimleri aldı. Ev içinde de her zaman müzik yapan birinin olduğuna değinen Tamino’nun annesi de hobi olarak sıklıkla piyano çalardı. Müzikle iç içe bir aile ve evden gelmenin getirdiği bir ilhamla 14 yaşında ilk şarkısını yazdı. Bu şarkıyla piyanonun başına geçtiğinde kendisi için büyük bir an olduğunu belirtiyor genç yıldız. 2016 yılının Kasım ayına gelindiğinde ilk teklisi olan “Habibi” yayınlandı. Çeşitli festivallerde ve turnelerde boy gösterdikten sonra 2018 yılında Amir, 2022 yılında ise Sahar albümleriyle müziğini sevenlerini büyüledi. Amir albümündeki “Cigar” ve “Persephone” kliplerini Tamino’nun kardeşi Ramy Moharam Fouad tamamladı. Program yoğunluğu olmasına rağmen abisinin turnelerinde olabildiğince yardımcı olmaya çalışıyor. İşte, sanatla ilgilenen bir aile olmanın getirdiği güzel sonuçlar diyebiliriz.
Müzik estetiğini direkt olarak etkileyen Belçikalı, Mısırlı ya da Lübnanlı sanatçılar var mı diye sorulduğunda, Oum Kalthoum, Abdel Halim Hafez, Moharam Fouad, Fairouz, Marcel Khalife, dEUS, Balthazar, Zita Swoon ve Kapitan Korsakov gibi isimleri sıralıyor Tamino. Başka bir röportajında ise kökleriyle ya da kimliğiyle bağlantılı soruların ya da yorumların problematik olabileceğine değiniyor. Köklerinin tabii ki müziğine bir etkisi olduğunu fakat bunun durulması gereken ana konu olmaması gerektiğini savunuyor. Bununla birlikte, “Genel olarak bir kimlik politikası akımı olduğunu düşünüyorum. Ve bence müzikte, sanatta, sanatçılara bakışımızda, bazen sanatçının ne yaptığından çok kim olduğuyla ilgilenme eğilimi var. Ve bu benim şahsen katılmadığım ya da gerçekten bağdaştıramadığım bir şey. Ben her zaman işin önce geldiğini düşünürüm,” açıklamasını da yapıyor. 15-16 yaşında Kahire’ye yaptığı yolculukta büyükbabasının gitarını bulmasıyla da kökleriyle bağını daha net bir şekilde idrak ettiğini ekliyor Tamino. Bizim aslında genç sanatçıyı yaptığı başarılı şarkılar ve sesi dışında bu kadar sevmemizin sebebi de bu olabilir. Köklerinin varlığını kabul eden ve bunu reklam malzemesi ya da politik çıkar uğruna harcamayan, doğal olarak sadece kökleriyle “var” olan bir müzisyen bize oldukça samimi geliyor.
Şimdilerde sahneye gitarım, ben ve udumla çıkıyorum, diyen genç sanatçın son albümü olan Sahar’da Radiohead’in basçısı Colin Greenwood, prodüktör ve ses mühendisi PJ Maertens ve davulcu Ruben Vanhoutte de albüme katkı sundu. Yine aynı albümde ut gibi daha yerel bir enstrümanın varlığıyla müziğine farklı bir derinlik katmış diyebiliriz. Şarkıların prodüksiyon aşamasında da kontrolcü bir yanı olduğunu ekleyen Tamino, fikirlerine ve sanatına güvendiği insanlarla çalışmayı her zaman tercih ettiğini de ekliyor. Genç yaşında yaratmayı başardığı bu kariyeriyle, bize sunduğu albümlerin keyfini çıkarırken kısa sürede inşa ettiği başarılı kariyerini yakından takip etmeye devam edeceğiz tabii ki.
Siz de daha kişisel hikayelere sahip indie-alternative rock şarkıları dinleyerek Ortadoğu ezgileri ve folkuyla harmanlanmış, yeni nesil bir müzikle keyifli zaman geçirmek istiyorsanız Tamino’nun 13-14-17 Eylül tarihlerinde vereceği konserlerden birini kaçırmayın deriz çünkü biz kesin orada olacağız. Belki birlikte “Indigo Night” dinlerken gözlerimizi kapatıp müziğin ritminde sallanırız.