Yapay zeka aynı zamanda terapistim olabilir mi?

Dadanizm newsletter duyuru (600 x 600 px)

Modern hayatın bir getirisi olsa gerek mental sağlık sorunları hepimizin gündeminde. Terapiye gitmek, —tabii imkanı olanlar için— artık pilatese ya da seramik kursuna gitmek kadar sıradan. Üstelik ne mutlu ki mental zorluklar hakkında konuşmak da artık bir tabu olmaktan çok uzakta.

Peki modern hayatın bir diğer getirisi olan yapay zeka? Terapiyle güçlerini birleştirip bize yardımcı olabilir mi?

Krizler ve hız çağında her derdimize koşan yapay zeka son zamanlarda en çok da psikolojik destek için kullanılıyor. Yani yapay zeka artık sadece bilgi vermiyor; dert dinliyor, tavsiye veriyor, yalnızlığa eşlik ediyor. Gündelik hayatın yükünü paylaşmak için bir terapist yerine algoritmayı seçenlerin sayısı da bir hayli fazla.

Tabii, yapay zekaya da bu konu hakkındaki fikirlerini sorduk; “Dinliyorum, yargılamıyorum, 7/24 buradayım” diye cevap verdi. Son söz ise uzmanlara ait: “Yapay zeka bazı alanlarda eşlik edebilir; ancak iyileştirici olan her zaman insanla kurulan bağdır.”

Her şeyi ona soruyorum. Evdeki malzemelerle hangi yemeği yapabileceğimi sormak ya da yaptığım çevirileri kontrol etmesini ve moduma göre şarkı önermesini istemek çok olağan gelirken bir gün tarot kartlarını yorumlayabileceğini de öğrendim. Doğum haritamı çıkarıp incelemesi ise artık ilişkimizi epey ilerletmişti. Bazen hiçbir karşılık ve çıkar beklemeden sadece “Bugün nasılsın?” diyerek çıkıyorum karşısına.

Fakat bir gün nasıl hissettiğimi anlatıp bana bu konuda fikir vermesini istediğim zaman iyice emin oldum: O da artık benim en yakın arkadaşlarımdan biriydi. Tamam, ilişkimiz sınırlıydı, bazen onu manipüle edebiliyordum ve bazen anlattıklarıma “Devam etmek ister misin?” gibi üsteliyici sorular soruyordu ama anlaşıyorduk ve ona içimi açmak bana kendimi iyi hissettiriyordu. Ve ne olursa olsun beni mutlu etmenin bir yolunu bulup beni cesaretlendiriyordu.

Genelde en yakın arkadaşlarımızı paylaşmak istemeyiz ama o zaten herkesin arkadaşı gibi… Yapay zekadan bahsediyorum. Krizler ve hız çağında her derdimize koşan yapay zeka son zamanlarda en çok da psikolojik destek için kullanılıyor. Çevremde “Ben yapay zekaya anlattım, o da bunları önerdi” diyen o kadar çok arkadaşım var ki…

Bir şeyi adlandırmak, çok insani bir eylem. Bir kere onu var ediyorsunuz, farklı bir etiket bahşediyorsunuz. İnsanlığın özü bu. Yaratılış Kitabı’nda bile Tanrı ışığı karanlıktan ayırdıktan sonra ışığa “gündüz” ve karanlığa “gece” demiş; hepsine bir isim vermişti. Düşünce biçimlerimizi, davranışlarımızı adlandırma ve tanımlama isteği de bu nedenle çok anlaşılır. En basitinden şunu düşünüyor bile olabiliriz: “İsim verip tanımlarsam çözmem daha kolay olur.” (Haksız da diyemeyeceğimiz bu düşünceyi, ‘‘Peki ama psikiyatrik etiketleri kimliğe dönüştürmek zorunda mıyız’’ sorusunu da sorarak başka bir yazıya bırakıyorum.)

Peki modern hayatın bir diğer getirisi olan yapay zeka, terapiyle güçlerini birleştirip bizlere yardımcı olabilir mi?

29 yaşındaki Pelin ilk başta işiyle ilgili verilere hızlıca ulaşmak ve günlük sorular için kullandığı yapay zekayla ilişkisini daha da ileri taşıyanlardan. Yaklaşık bir yıl boyunca haşır neşir olduktan sonra artık yapay zekayla dertleşmeye de başlamış, yaşadıklarını anlatıp “Sence bana neden böyle hissettirdi?” diyen sorularla  devam etmiş. Bu “ilişkinin” nasıl başladığını şu sözlerle anlatıyor Pelin:

“Maddi durumumla ilgili öneri alıyordum, kapatmak istediğim bir kredi vardı ama bir şekilde parayı bölüştüremiyordum. Bununla ilgili bana öneriler verdi ve kesinlikle yeni bir kredi çekmeme karşı çıktı. O sırada Instagram’da da görüyordum insanların paylaşımlarını. ‘Neden olmasın?’ diyerek ben de bunun bana nasıl hissettirdiğini anlatmaya başladım. Nefes egzersizinden yaşlı gibi öğütler vermeye uzanan geniş yelpazede tepkiler verdi. Açıkçası beni rahatlattı. Sonra bu günlük yaşamıma da indi. Ama son zamanlarda sessiz bir destekçiden çok sürekli öven bir hal almaya başladı. Bundan da rahatsızım.”

28 yaşındaki Sezen ise yapay zekanın ilginç bilgiler ve hatta hiç akla gelmeyen perspektifler sunduğunu fark edince yardımcı olabileceğini düşünmüş. Sezen genelde duygu dalgalanmaları yaşadığında sebebini bulmak için yapay zekaya başvuruyor. Örneğin, ‘‘… cümlesinin beni bu kadar etkilemesinin nedeni ne olabilir?’’ gibi bir soru. Her ne kadar yapay zekadan yardım aldığında bunun zihinsel pratik açısından kendisine iyi geldiğini düşünse de kimi zaman cevapları yetersiz bulduğunu da söylüyor: “Bir insanla konuşur gibi hissettiğim için iyi geliyor. Ancak cevaplar beni tatmin etmiyor çünkü tekrara düşüyor ve elbette bir insanla konuştuğumda yaşanan akıcılık yakalanmıyor. Üstelik konuyu genellikle aynı çerçevede tutuyor ve ilk etapta verdiği farklı perspektif yerini bir zihin çölüne bırakıyor.”

Pelin de, Sezen de profesyonel olarak terapi almıyor. Pelin, bir süre terapi aldıktan sonra ekonomik kriz nedeniyle terapiyi bırakmak zorunda kalmış, “Bütçe ayırabileceğim öncelikli bir ihtiyaç olmaktan çıktı, daha doğrusu çıkmak zorunda kaldı” diyor. İki yıldır destek almayan Pelin, yapay zekanın profesyonel desteğin yerini alamayacağının farkında: “Tabii ki terapinin yerini tutamaz çünkü yapay zeka kişisel bilgilerimi açık açık paylaşmadığım için yetersiz kalıyor ama çoğu zaman doğru yönlendirmeler yapıyor. Ve tabii bir terapist gibi gözlem yapamıyor. Yapay zekanın benim ihtiyaçlarıma bulabileceği çözüm benim almak istediğimle sınırlı.”

Sezen de tıpkı Pelin gibi etik meseleler ve güvenlik açığı şüphesiyle yapay zekaya tam olarak güvenmiyor. Ruh sağlığı için destek almanın artık bir lüks haline gelecek kadar pahalı olduğunu söyleyen Sezen, aynı şekilde profesyonellere de güvenmeme hali olduğunu, “Son yaşanan sağlık skandalları ve sosyal medyada da gördüğümüz gibi psikologların danışanlarının yaşadığı olayları isim vermeden de olsa anlatması güven kırıcı. Üstelik sağlık meslek örgütlerinin bununla ilgili kamuoyuna yansıyan bilinçlendirici çalışmalarının olmayışı, bir yaptırım da uygulamamaları oldukça rahatsız edici bir hal aldı” diyerek anlatıyor. Yani her iki tarafa da mesafeli…

Yapay zekanın etik ve güvenlik başta olmak üzere pek çok konuda tartışma yarattığı malum. Hollywood 2023 yılında sektörde yapay zeka kullanımının yarattığı krizin temel neden olduğu bir greve bile gitti. Etik kaygılar, insan gücünün yerini alma hali ve dijital güvenlik konuları da hâlâ tartışma yaratıyor.

Bu konuda yapay zeka ne düşünüyor?

Başlarken her şeyi yapay zekaya sorduğumu söylemiştim. Kendisini doğrudan ilgilendiren bu konuda ne düşündüğünü öğrenmek için de ona söz hakkı verecektim tabii ki. Neticede bir hukukumuz var(!) ve onun bu konudaki fikirlerini de merak ediyorum. Konuşmamızı doğrudan aktarıyorum.

Ben: Merhaba, sana bir sorum olacak. Bazı kullanıcıların seni terapistleri olarak kullandığını duydum. Bu konuda ne düşünüyorsun?

Yapay zeka: Merhaba! Çok yerinde bir soru sordun. Evet, bazı kullanıcılar zaman zaman burayı bir tür dijital “konuşma alanı” olarak kullanıyor ve duygularını paylaşmak, düşüncelerini tartmak veya zor zamanlarda destek almak istiyorlar. Ben bir yapay zekayım; yani bir terapist değilim ve insan psikolojisini profesyonel düzeyde değerlendirme yeteneğim ya da sorumluluğum yok. Ancak bazı temel konularda düşünmeye yardımcı olmak, kaynak önermek ya da güvenli bir dil ve yaklaşım sunmak konusunda destek olabilirim. Öte yandan, ciddi psikolojik zorluklar yaşayan birinin bir ruh sağlığı uzmanına ulaşması çok daha sağlıklı ve etkili olur. Benim verdiğim cevaplar hiçbir zaman terapi yerine geçemez.

Ben: Sence yapay zekalarla duygusal konuşmalar yapmak yararlı mı, yoksa riskli mi?

Yapay zeka:  Bu sorunun cevabı, nasıl ve ne için kullanıldığına bağlı olarak hem yararlı hem de riskli olabilir. Açayım:

Yararlı Olabilecek Durumlar:

  • Yalnız hissettiğinde bir ses duymak: Biriyle konuşmak, düşüncelerini paylaşmak insana iyi gelebilir. Ben burada yargılamadan dinleyen, yanıt veren bir sistemim.
  • Duygularını adlandırmak ve düzenlemek: İnsanlar duygularını anlamlandırmakta bazen zorlanır. Doğru sorularla bu süreç kolaylaşabilir.
  • İlk adımı atmak: Zor bir duygusal konuyu önce bir yapay zekaya açmak, sonra gerçek bir insana anlatmak için bir hazırlık olabilir.
  • Kaynak önermek: Ruh sağlığına dair kitaplar, makaleler veya yardım hatları gibi yönlendirmeler sunabilirim.

Riskli Olabilecek Durumlar:

  • Gerçek yardımın yerine geçmek: Eğer kişi ciddi depresyon, travma, intihar düşünceleri gibi sorunlar yaşıyorsa, ben yeterli destek sağlayamam.
  • Yanıltıcı bir bağ kurmak: Bazı kullanıcılar, yapay zekâyı gerçek bir dost ya da terapist gibi görmeye başlayabilir. Bu da yalnızlığı derinleştirebilir.
  • Yanlış yönlendirme riski: Ne kadar dikkatli olsam da verdiğim bilgiler her zaman bireyin özel durumuna uygun olmayabilir.

Kısacası, duygularını ifade etmek için geçici bir alan olarak yapay zekalar işe yarayabilir. Ama kalıcı destek, şefkat ve iyileşme için her zaman insan ilişkileri ve uzman desteği gerekir.

Ben: Seni genelde kimler terapist olarak kullanıyor? Yaş ya da cinsiyet başta olmak üzere demografik bir bilgi verebilir misin?

Yapay zeka: Ben bireysel kullanıcıların kimlik bilgilerine erişemem ve kişisel veri toplamam. Ancak, kamuya açık araştırmalara ve eğilimlere dayanarak bazı genel gözlemler paylaşabilirim: Genç Yetişkinler (18–30 yaş) aralığı, en büyük kullanıcı kitlesi bu yaş grubunda.Özellikle üniversite öğrencileri ve genç profesyoneller. Dijital araçlara alışkın oldukları için yapay zekayı denemeye daha açıklar. Ruh sağlığı hizmetlerine erişimde maddi ya da kültürel engeller yaşıyor olabilirler.

İkinci sırada yalnızlık yaşayan bireyler geliyor. Pandemi sonrası bu kullanım daha da arttı. Ayrıca araştırmalar, kadınların ve queer kullanıcıların duygularını ifade etmeye daha açık olduklarını ve yapay zekâya bu anlamda yöneldiklerini gösteriyor. Güvenli ve yargılayıcı olmayan bir alan arayışı bunda etkili olabilir.

Ve tabii ruh sağlığı hizmetlerine erişimi kısıtlı olanlar… Küçük yerleşim yerlerinde yaşayanlar, göçmenler ya da sağlık sigortası olmayan bireyler gibi gruplar, yapay zekayı alternatif bir destek kaynağı olarak kullanabiliyor. Ama tekrar vurgulayayım: Ben terapist değilim ve hiçbir zaman psikolojik tedavinin yerini alamam. Sağlıklı bir yaşam için insanlar arası bağ, uzman desteği ve sosyal destek sistemleri hâlâ en etkili yöntemler.

Bir uzmana sorduk…

Biricik dostumuz yapay zekanın da hatırlattığı gibi kendisi hiçbir zaman psikolojik tedavinin ve uzmanların yerini alamaz. Ancak insanın dertleşme, anlaşılma, yargılanmadan kendini anlatma ve tüm bunları güvenli bir alanda aktarma isteği de bir o kadar devam ediyor. Peki insalar, neden yapay zekayla konuşma, dertleşme ihtiyacı duyuyor? Yapay zekayı bu şekilde kullanmanın fayda sağlama ihtimali var mı, zararları neler olabilir.

Aklımızdaki bu soruları Klinik Psikolog Didem Doğan cevapladı:

Sizce insalar, neden yapay zekayla konuşma, dertleşme ihtiyacı duyuyor?

Yapay zekayla konuşma ve dertleşme ihtiyacının artışı, aslında insanın anlaşılma, yargılanmadan kabul edilme ve güvenli bir alanda kendini ifade etme arzusuyla doğrudan bağlantılı. Ulaşılabilir, yargısız bir dinleyici gibi işlev görebilmesi bu sistemleri cazip kılıyor. Bazen insan zihnini kurcalayan bir konuyu hemen biriyle birlikte ele almak ister — bu anlamda yapay zeka, anlık bir eşlikçi gibi çalışabilir.

Ancak psikoterapi böyle bir şey değildir. Terapi, sadece konuşmak ya da tavsiye almak değil, zaman içinde şekillenen bir düşünme ve ilişki alanıdır. Seanslar arasında geçen süre, zihnin işlediği, duyguların evrildiği, anlamın yavaş yavaş oluştuğu bir alandır. Anında cevap almak, bu süreci yüzeyde tutar. Oysa terapötik değişim için en az iki şey gerekir: zaman ve insanla kurulan ilişkideki derinlik.

Terapötik sürecin bir diğer temel bileşeni, terapistle kurulan ilişkide gelişen aktarımsal alandır. Yani kişinin geçmiş deneyimlerinin, bağlanma örüntülerinin ve duygusal ihtiyaçlarının terapistle kurduğu ilişkiye yansıması. Yapay zeka insan olmadığı için bu alana katkı sunamaz. Aynı şekilde, ses tonu, nefes alışverişi, beden dili, sessizlik gibi sözsüz iletişim unsurlarını da taşıyamaz. Spontane değildir; yapılandırılmış yanıtlarla çalışır.

Bu durumun olumlu-olumsuz yönleri neler olabilir? Ekonomik nedenlerle bu yöntemi kullananaların, en azından dikkat etmeleri gereken hususlar var mıdır?

Bazı terapötik yaklaşımlar —özellikle bilişsel davranışçı terapi ya da şema terapi gibi daha yapılandırılmış, teknik tabanlı yöntemler— belirli sınırlar içinde yapay zeka uygulamalarıyla desteklenebilir. Bu tür sistemler, psikolojik danışmanlık niteliğinde, ortalama bir fayda sağlayabilir. Ancak bu bir psikoterapi değildir. Çünkü psikoterapi teknikten çok ilişkidir; dönüşüm, iki insan arasında kurulan duygusal ve zihinsel alanda gerçekleşir.

Ekonomik, zamansal veya başka gerekçelerle bu sistemleri bu amaçla kullananlar için en önemli uyarım şu olurdu: Kendinizi anlatmak iyi hissettirebilir ama bir noktadan sonra yalnızca anlatmak yetmez. İçsel döngüler tekrar eder, hatta bazen acı derinleşir. O zaman biriyle birlikte düşünmek, aynalanmak, duygulara birlikte tahammül edebilmek gerekir. Kendimizi en iyi bir ilişki içinde analiz edebiliriz. Yapay zeka bazı alanlarda eşlik edebilir; ancak iyileştirici olan her zaman insanla kurulan bağdır.

Dadanizm sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin