
İlkler, nihayetler ve bazı heyecanlı beklentiler: 14. Doktor’a dadanıyoruz
İlk olarak 1963’te yayınlanan Doctor Who ekran macerasına tüm hızıyla devam ediyor. Köklü bir geçmişi olan Doctor Who evreni gelecek bölümler için kalp atışlarımızı hızlandırmayı da başarıyor. Seri son iki sezondur kapsayıcılık ve çeşitlilik adına geç kalındığını düşündüğümüz ama “hiç olmamasından iyidir diyerek” kendimizi avuttuğumuz adımlar atmaya devam ediyor. Bu adımlardan ilki, Jodie Whittaker’ın 13. Doktor olarak açıklanmasıydı. Doctor Who tarihinin ilk kadın başrolü…
Geçtiğimiz hafta gelen BBC duyurusu da bir başka ilki müjdeledi Doctor Who hayranlarına. Dizinin 14. Doktor’u, Netflix dizisi Sex Education’daki Eric Effiong rolüyle yakından tanıdığımız Ncuti Gatwa olacak. Yeni Doktor’un takdimi, aynı zamanda bir başka ilke de işaret ediyordu: Nihayet Doctor Who tarihindeki ilk siyahi başrolü izleyeceğiz. Üstelik seriden gelen heyecan verici haberler bununla da sınırlı değil. İlkler, nihayetler ve bazı heyecanlı beklentiler diyerek müstakbel Doktorumuz’a ve Doctor Who evrenine dadanıyoruz.
Doctor Who, BBC yapımı bir İngiliz bilim kurgu televizyon dizisi ve İngiliz popüler kültürünün önemli bir parçası. Dizi boyunca devam eden popüler kültür göndermeleri de önemli bir yer tutuyor zaten. Seri, orijinal akışında 1963 – 1989 yılları arasında devam ettikten sonra 1996 yılında bir televizyon filmi olarak tekrar geri döndü. Bu film 2005 yılında tekrar yayınlanmaya başlayan modern serinin geçiş bölümü olarak kabul edildi.
Doctor Who sezonları boyunca farklı doktor suretleriyle karşılaşıyoruz. İlk Doktor olarak karşımıza çıkan William Hartnell, birçoğumuzun favori doktoru David Tennant, ardından gelen Peter Capaldi ve seri tarihinin ilk kadın Doktoru Jodie Whittaker’un da aralarında bulunduğu tam 13 doktor izledik şu ana dek. Doctor Who evrenine çok da aşina değilseniz, “Bu doktorlar neden sürekli değişiyor?” diye düşünebilirsiniz.
Doctor Who bu kadar uzun zamandır devam ediyorsa bu değişimin büyük bir payı var elbet. Zaman Lordları, yani doktorlar, bazı özel güçlere sahip. Bunlardan birini “ölümü kandırmak” olarak tanımlayabiliriz. (Ölüm ölüm dediğin nedir ki Doktor’um… Hatlar karıştı.) Şöyle ki dizi boyunca her doktorun rejenarasyona uğradığını görüyoruz, bu da şu anlama geliyor: Zaman Lordları, ağır hasta olduklarında veya ölümcül şekilde yaralandıklarında vücutlarındaki her hücreyi yenileyerek ölümü “kandırabiliyorlar.” Ancak bunun da bir sınırı var; bu yenilemeyi sadece 13 kez yapabiliyorlar (Sadece mi?!) Devamında, ruhları ve zihinleri aynı kalsa da suretleri değişiyor. Gerçek dünyaya dönüp dizinin yaratımına bakacak olursa da bu değişimler, hikayeye dinamizm ve devamlılık kazandırmayı sağlıyor. Oyuncu performansları ve hikayeye tazelik getirmek için işe yarayan bir yöntem diyebiliriz serinin köklü geçmişine bakarak.
Tabii doktorlar, suretler değişiyor ancak dizi boyunca tek bir amacımız var. Zaman Lordları, evrendeki sorunları çözmek ve adaletsizlikle savaşmak için zaman ve mekanda yolculuğa çıkıyorlar. Maceraları genellikle evrende TARDIS adı verilen ve bazı durumlarda pek de güvenilir olmayan bir uzay gemisiyle seyahat ederek başarıyorlar. Kimi zaman insan dostlarının desteğiyle maceradan maceraya atılan Doktorlar, neşeli ve enerjik kişilikleriyle de pek bir meşhur.
Tam da bu nedenle müstakbel Doktor Ncuti Gatwa’nın Doctor Who evreni için heyecan verici bir seçim olduğunu düşünüyoruz biz de. Çünkü’lerimizi açıklayacağız ancak önce hikayeyi biraz başa saralım.
Ncuti Gatwa, dizinin ilk kadın Doktor’u olarak karşımıza çıkan Jodie Whittaker’ın ayak izlerini takip edecek isim. Ama öncesinde Whittaker’ın Doktor kariyerine de değinelim. Koskoca dizi tarihinde ilk kez bir kadının başrolde olması bizlere “nihayet” dedirtirken, bir yandan tepkileri de beraberinde getirmişti. Dizinin ruhunun bozulacağını iddia edenler ve açıkça önyargılı olduğunu belirten yüzlerce yorum yapıldı internet aleminde. Tüm yorumlar arasında en anlamsızı hangisi karar veremedik ancak İngiliz politikacı Nick Fletcher’in Doctor Who’yu bir kadının canlandırmasının “Erkeklerin iyi rol modelini kaybetmesine yol açtığını” iddia etmesi açık ara öndeydi sanki.
Jodie Whittaker, Temmuz 2021’de diziden ayrıldığını duyurduktan sonra fanların heyecanlı mesaisi de başladı. Yeni Doktor’un kim olacağı hakkında birçok söylenti de vardı. Hatta Michaela Coel, Olly Alexander ve Lydia West’in öne çıkan isimler olduğu söylentileri yayıldı, ancak oyuncu seçimi sürecine katıldılar mı; yoksa bunlar sadece şehir efsanesi mi bilemeyeceğiz.
Heyecanlı bekleyiş devam ederken Nisan ayında BBC, bir sonraki Doktor’un çok yakında açıklanacağını duyurdu. Gerçekten de öyle oldu, takvimler 8 Mayıs’ı gösterirken resmi bir açıklamayla 14. Doktor’un Ncuti Gatwa olduğu müjdelendi. Doctor Who’nun esas kahramanlarından yapımcı ve senarist Russel T. Davies de müstakbel Doktor’u, “Bazen yetenek sadece kapıdan içeri girer. Öyle parlak, cesur ve görkemlidir ki, huşu içinde geri çekilip şanslı yıldızlarınıza teşekkür edersiniz” diyerek anlatıyordu.
Ncuti Gatwa kariyerinin henüz başında bir aktör. Aslında onu Netflix dizisi Sex Education’daki Eric Effiong rolüyle tanıdık. Ne istediğini bilen, matrak ve kesinlikle güvenilir bir dost rolüyle dizinin en sevilen karakterlerinden birine hayat veriyor oyuncu. Bunun arada performansıyla BAFTA İskoçya Ödülü ve iki BAFTA Televizyon Ödülü adaylığı da dahil olmak üzere birçok ödül de kucakladı.
Ruanda’da dünyaya gelen Gatwa, ülkesindeki iç savaş nedeniyle henüz iki yaşındayken ailesiyle İskoçya’ya taşınmış. Bir göçmen olarak yaşadıklarını, “Black & Scottish” isimli belgeselde şöyle anlatıyor:
“1994’te Ruanda’da meydana gelen soykırım nedeniyle İngiltere’ye geldik. Mülteciydik, İngiltere’ye gelen mültecilerdik ve şimdi kesinlikle kendimi bir Ruandalı-İskoçyalı olarak görüyorum.” Gatwa ayrıca büyürken, örnek alacağı bir rol model bulmakta zorlandığını da söylüyor belgeselde. Bir zamanlar dünyadaki tek siyah insan kendisiymiş gibi hissettiğini söylüyor ve ekliyor: “Etrafımdaki hiç kimse bana benzemediği için çevremdeki kimseyle aynı görülmediğimi kesinlikle büyürken hissettim.”
Bu açıklaması bile temsiliyetin popüler kültürde ne kadar önemli olduğunu gösteriyor zaten. Sinema ve televizyon dünyası çeşitlilik ve kapsayıcılık ilkelerine çok uzun süre dikkat bile etmeden yıllardır ayrıcalıklı grupların hikayelerini ballandıra ballandıra anlattı. Birçoğumuz farkında bile değildik bu eksik temsiliyetlerin belki. Hem tarihin ilk Siyah Doktor’unu izleyeceğimiz hem de bu ismin iyi bir oyuncu olduğuna inandığımız Ncuti Gatwa olduğu için biz beklentilerimizi epey yükselttik. Kendine özgü kişiliği ve enerjisiyle, Zaman Lordu olarak en ilginç ve heyecan verici performanslardan birini sergileme ihtimali çok yüksek bizce.
Gatwa da yeni rolü için en az bizim kadar heyecanlı görünüyor. Yakın zamanda Londra’da BBC ile yaptığıdı röportajda, yeni Doktor olacağını geçtiğimiz Şubat’tan beri bildiğini ve bunu gizli tutmanın kendisi için epey zor olduğunu söyledi: “Bu rol ve dizi, ben de dahil olmak üzere dünyanın her yanındaki pek çok kişi için çok fazla şey ifade ediyor. Her biri inanılmaz yetenekli olan önceki Doktorlar da bu eşsiz sorumluluğu ve ayrıcalığı büyük bir özenle değerlendirdi. Ben de her şeyden önce çok minnettarım ve elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışacağım.”
Ayrıca ekleyelim, Ncuti Gatwa hakkında konuşmaya uzunca bir süre devam edeceğiz gibi görünüyor zira kendisi Margot Robbie ve Ryan Gosling’i bir araya getiren Greta Gerwig imzalı “Barbie” filminde de rol alacak.
Bu arada Doctor Who cephesinden gelen duyuruların ardı arkası da kesilmiyor. 14. Doktor’un takdiminden sonra birkaç haber daha aldık. Bunlardan ilki, BBC’nin David Tennant ve Catherine Tate’in 2023’te yayınlanacak olan bir bölüm için 10. Doktor ve Donna Noble rollerine geri döneceklerini açıklamasıydı. Üstelik bu özel bölüm için çekimler başlamış bile! David Tennant, serisinin en sevilen doktorlarından biri olduğu için bu özel bölüm haberi de bir başka heyecan yarattı dizinin sevenleri arasında.
Yapılan resmi açıklamalara bakılırsa bu geri dönüş yöntemiyle ilgili bazı sürprizler bizi bekliyor. Yine paralel evrenlere ya da gerçek olup olmadığını asla anlamayacağımız rüyalara konuk olabiliriz. Bunu biz değil, 14. sezon için geri dönen yapımcı-senarist Russel T. Davies söylüyor: “Belki bu kayıp bir hikaye. Ya da paralel bir dünya. Ya da bir rüya ya da bir numara veya bir geçmişe dönüş… Şimdilik söyleyebileceğim tek şey, en büyük yıldızlarımızdan ikisinin hayatlarının savaşı için yeniden bir araya gelmesi ve bunun muhteşem olacağı.”
10. Doktor ve Donna, bir hali hüzünlü bir vedayla kalplerimizi kırarak veda etmişlerdi. Kırılan kalplerimiz onarılacak mı ya da bu geri dönüş bize teselli olmaya yetecek mi bekleyip göreceğiz.
Gelen bir diğer haber ise Doctor Who yapımının çeşitlilik ve kapsayıcılık konusunda hatrı sayılır adımlar attığına inanmamıza vesile olacak türden. “Heartstopper” ile tanıdığımız oyuncu Yasmin Finney, Doctor Who’nun yeni sezonunda Rose karakteri ile karşımıza çıkacak ve dizinin 60. yılında izleyicilerle buluşacak. Finney, dizinin Russel T. Davies’li yeni döneminde rol alan ilk trans oyuncu olacak.
Tabii Finney’nin 2005’te Billie Piper tarafından canlandırılan Doktor’un partneri Rose Tyler ile aynı adı taşıması yeni soru işaretlerini de beraberinde getirdi. Aynı karakteri mi izleyeceğiz yoksa sadece isim benzerliği mi yoksa bambaşka hikayelerin kapıları mı aralanacak? Tabii Finney, özel bölümün ardından 14. Sezon macerasında Gatwa’ya eşlik edecek mi bunu da tam olarak bilmiyoruz. Bu soruların cevaplarını öğrenmek için bir süre daha bekleyeceğiz gibi görünüyor. Ancak Finney’nin mutluluk verici açıklaması şimdilik bu soruları önemsiz kılıyor diyebiliriz:
“Sekiz yaşındaki Yasmin’e bir gün bu ikonik dizinin bir parçası olacağını söyleselerdi, buna asla inanmazdı. Bu dizinin pek çok insanın kalbinde ayrı bir yeri var. Bu sebeple trans bir aktris olarak Russel tarafından yapıma dahil edilmek sadece bu yılın değil, hayatımın olayı oldu. Bu yolculuğa başlamak ve hepinize Rose’un nasıl da çiçek açtığını göstermek için sabırsızlanıyorum.”
Tüm bu gelişmeler etrafımızı sardıkça Doctor Who’nun 60. yıldönümü için beklentilerimiz yükseliyor demiş miydik?