2 Nisan boykotu: Nasıl başladı, neler oldu?

Dadanizm newsletter duyuru (600 x 600 px)

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun önce diplomasının iptal edilmesi, sonra gözaltına alınması daha sonra da 50 kişiyle birlikte tutuklanmasıyla başlayan eylemler ve boykot çağrıları devam ediyor.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in Saraçhane’deki konuşmasıyla başlattığı boykot çağrıları sosyal medyada da dalga dalga yayıldı. Eylemciler bir yandan protestolara devam ederken bir yandan da boykot çağrılarıyla, markaları, gündeme sessiz kalan kurum ve isimleri listeledi. Takvimler 2 Nisan’a işaretlendi. Üniversite öğrencilerinin ders boykotlarıyla başlattığı ve daha sonra ülke geneline alım-satım durdurma eylemi olarak yayılan boykot sürecini ve sonrasını yazdık.

Kapak fotoğrafı: Elif Özdemir

Boykot çağrıları, tepkiler ve 2 Nisan

22 Mart Cumartesi. İBB Başkanı İmamoğlu, Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’ne getirildi. O gün, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı kararıyla Çağlayan’a çıkan yollar kapatıldı; avukatların adliyeye girişi kısıtlandı. CHP, buluşma adresi olarak Saraçhane’yi göstermiş olsa da yüzlerce yurttaşlar Çağlayan Adliyesi’ne gelerek İmamoğlu’na destek verdi.

O anlarda Özel, —sonradan Çağlayan’a da gelecekti— Saraçhane’deki konuşmasında ilk kez boykota değindi. Eylemleri göstermeyen, İmamoğlu’nun gözaltı sürecinde dosya gizliliğine uygun haber yapmayan medya kuruluşlarını suçladı. Boykot dalgası da o gün başladı. Ertesi akşam ise yine Saraçhane’den “Parayı bizden kazanıp, reytingi bizden yapıp, saraya hizmet edenleri tek tek ilan edeceğim, hep beraber tüketimden gelen gücümüzü kullanacağız” diyerek boykot söylemini tekrar etti. Özel ayrıca sadece medyayı değil, onlara bağlı tüm şirketleri boykot edeceklerini şu sözlerle söyledi:

“Sizi izleyen, bize oy verenlerin yüzde 70’i. Diğer firmalarınızın ürünlerini tüketirsem, reklamlarınızı izletirsem namerdim. Hadi bakalım görmeyin, hadi bakalım ‘penguene’ devam edin, Gezi’nin ilk iki-üç gününde olduğu gibi.. Restoranını açacaksın, yemeğini bize satacaksın, marketinden bize alışveriş yaptıracaksın, yurt dışından getirdiğin arabayı benim seçmenime satacaksın, sonra bu iğrençlikler olunca da karşı tarafa geçeceksin.Bana diyor, çok telefon geliyormuş yukarıdan. Aşağıdan telefon getireceğim size, aşağıdan, milyonlardan, on milyonlardan. Herkes tarafını bilecek. Ya tarafsız olun, ya bundan sonra karşı tarafınızdayız. Haber kanalıyım diye ortaya çıkan, ‘yukarıdan telefon geliyor’ diye rezillik yapanlara söylüyorum.”

Bu konuşmanın ardından sosyal medyada çok sayıda boykot listesi paylaşılmaya başlandı. Özel ilerleyen günlerde “Bizi görmeyeni gömeceğiz” dedi; halka Espressolab, D&R, İdefix, Demirören ve Turkuvaz yayın grupları, Kilim Mobilya, Ülker, TRT, TGRT, İhlas Ev Aletleri, Milli Piyango, misli.com, iddia.com, ETS Tur, DHA ve İHA’yı boykot etme çağrısı yaptı.

Peki boykot gerçekten işe yarar mı, ne kadar sürdürülebilir bir hareket, kazanımlar elde etmek mümkün mü?

Tabii boykotun “başarılı” olması için birden fazla faktör var. Katılımın büyüklüğü, sürekliliği; boykot edilen ürün-kurum ve hizmetlerin muadili var mı; boykot çağrıları gerçekçi mi gibi…

Hızlı bir hafıza tazelemesiyle devam edelim.

İlk büyük ve görünür tepki Espressolab’e geldi. CHP lideri Özgür Özel’in listesinin ilk sırasında yer alan bu kafeye boykot çağrıları geldi. Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasını protesto eden yüz binlerce vatandaşa ekranlarında yer vermedikleri gerekçesiyle bazı firmalara boykot başlattıklarını açıklayan Özgür Özel, boykot listesinin ilk sırasına kahve zinciri Espressolab’i eklemişti. Boykot nedeni sermaye sahipleri ve iktidarla yakın ilişkileri. İlk olarak 2014’te İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde açılan Espressolab son yıllarda gündeme ilk olarak Erdoğan ve Bahçeli’nin 2020’de müzeden camiye çevrilen Ayasofya’nın ibadete açılmasının ardından beraber giderek fotoğraf çektirmesiyle gündeme gelmişti.

Çağrıdan itibaren birçok yurttaş sosyal medya hesaplarından artık mekâna gitmeyeceklerini açıkladı, farklı noktalardaki Espressolab şubelerinden —büyük bir çoğunluğu boştu— fotoğraflar paylaştı. Öte yandan siyasilerden Özel’in boykot listesinde ilk sırada yer alan Espressolab’e destek geldi. Hem de bakanlar düzeyinde! Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar ile bazı eski bakanlar ve AKP’li siyasetçiler, Espressolab’da kahve içerek, görüntüsünü sosyal medyada paylaştı. Şubelerinde bakanlar ağırlayan Espressolab ise açıklama yaptı, “Biz neden boykot edildiğimizi anlamadık!” dedi.

Özgür Özel’in bazı markaları boykot etme çağrısı büyüdü. Özel ve ekibi bu kadarını öngörmüş müydü bilinmez ancak üniversite öğrencileri önce —Saraçhane’de yapılan öğrenci temsilcilerinin konuşmalarında da açıklandığı gibi— dersleri boykot etmeye başladı. Daha sonra bu çağrılar sosyal medyanın da etkisiyle yayıldı ve ülke geneline genişledi. Öğrencilerin bu adımları, 2 Nisan tarihinde Türkiye genelinde alım satım yapmama çağrısına dönüştü. Mekânlar, bazı yerel marketler ve işletmeler boykot çağrısına uyarak o gün satış yapmayacaklarını ve işletmelerini açmayacaklarını duyurdu. Bununla birlikte CHP lideri Özel de 2 Nisan’daki boykot çağrılarına destek verdiğini X hesabından şu sözlerle duyurdu:

“19 Mart Darbesine karşı en ön safta direnerek geleceklerine sahip çıkan üniversite öğrencilerinden 301’i hukuksuzca tutuklandı ve bayramı ailelerinden ayrı geçiriyorlar.

Öğrencilere, annelere, babalara, kardeşlere yapılan bu zulme karşı gençlerin başlattığı tüketim boykotunu gönülden destekliyorum. Herkesi bu boykota katılarak tüketimden gelen güçlerini kullanmaya davet ediyorum.

Millet, devletin gerçek sahibidir. Devleti milletin karşısına diken bir avuç cuntacı kaybedecek, millet kazanacak.#2nisantüketimboykotu”

Özel’in bu açıklamasının ardından iktidar çevresinden isimler ve bakanlar, çıktıkları televizyon yayınları ve sosyal medya paylaşımlarıyla boykot karşıtı açıklamalar yaptı. Televizyon kanalları bir anda bakanların sırayla bağlandığı bir içerik akışına döndü. AKP Sözcüsü Ömer Çelik, Ticaret Bakanı Ömer Bolat, AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yardımcısı Cevdet Yılmaz, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, A Haber’e bağlanıp boykot karşıtı açıklamalar yaptılar.

Fotoğraf: Melisa Su Akar

Bu arada hatırlatalım. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, sosyal medyada “tüketim boykotu” çağrısı yapanlar hakkında “nefret ve ayrımcılık” ile “halkı kin ve düşmanlığa tahrik” suçlamalarıyla resen soruşturma başlattığını duyurdu. Ticaret Bakanı Ömer Bolat ise “Boykot çağrısı yapanlara karşı ticaretinde maddi kaybı olan tazminat davası açabilir” dedi. Bir de çağrısı vardı: “Vatandaşlarımızda 2 Nisan günü adına ticaret diyelim ve bu çağrıyı bozguna uğratarak alışveriş yapmaya davet ediyorum.”

Ve bir hatırlatma daha. CHP’nin oluşturduğu boykot listeleri ve markaların yer aldığı boykotyap.com’la birlikte yandaslarboykot.com ve boykot.web.tr web sitelerine erişim engeli getirilmişti.

Anayasal bir hak olan boykot çağrısının “suç” haline getirilmesini konuşalım biraz da. Boykot bir protesto türü. Anayasanın farklı maddelerinde tanımlanıyor. 26. maddeye göre “ifade özgürlüğü”, 34. maddeye göre ise bir “vatandaşlık hakkı.”

Daha önce aralarında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da yer aldığı siyasiler de boykot çağrısı yapmıştı. CHP lideri Özel, iktidara yakın isimlerin boykot karşıtı açıklamalarının ardından Erdoğan’ın 2008 yılında yaptığı bir açıklamayı paylaştı. (Erdoğan bu konuşmasında Doğan Grubu’na yönelik bir medya boykot çağrısı yapıyor).

CHP’nin boykot için işaret ettiği Espressolab’e giden ve boykot karşıtı açıklamalar yapan isimlerden biri de Eski Sanayi ve Teknoloji Bakanı ve AK Parti Bursa Milletvekili Mustafa Varank oldu. Ancak Varank da vakti zamanında anayasal hakkı olan boykot protestoları için çağrıda bulunmuştu. Varank 2014’te Twitter hesabında “Boykot yapmak da yapmamak da insanların tercihi. Kimsenin ‘Niye boykot yapıyorsun?’ diyerek mahalle baskısı yapmaya hakkı yok” demişti.

Fotoğraf: Elif Özdemir

2 Nisan günü…

Dersleri boykotla başlayan üniversite öğrencileri, 2 Nisan tarihinde mekanlarını açmayacaklarını duyuran işletmeciler, o güne özel link vermeyeceklerini açıklayan influencer’lar, sanatçılar, yayınevleri, restoranlar, televizyon kanallarına çıkıp boykot karşıtı açıklamalar yapan bakanlar, takas çağrıları, sosyal medyanın “2 Nisan’da alışveriş yapmıyoruz. Ama bir gün öncesinde de depolamıyoruz” paylaşımlarıyla dolup taşması derken boykot günü geldi çattı.

Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınması ve tutuklanmasıyla başlayan protestoları destekleyenler, siyasi ve ekonomik gidişattan memnun olmayanlar 2 Nisan’da ülke genelinde boykot yaptı. Gözler elbette İstanbul’daydı. 2 Nisan günü yaşadığım Şişli’den Beşiktaş üzerinden Üsküdar’a gitmiş biri olarak bu noktada gözlemlerimi aktaracağım:

Şişli- Kurtuluş’un meşhur marketlerinden Üçler’i hiç bu kadar boş gördüğümü hatırlamıyorum. Sayabildiğim kadarıyla —öğlen saatlerinde— müşteri sayısı beşti. Seçilmiş belediye başkanları Resul Emrah Şahan’ın önce tutuklanması sonra da belediyelerine kayyım atanmasının ardından Şişli Halkı boykot çağrılarına destek vermişti anlaşılan. Kurtuluş esnafı, bir gün öncesinden boykota katılacaklarını duyurmuştu zaten. Sokakların ve marketlerin nispeten boşluğu da bunu kanıtlar cinstendi. Beşiktaş’tan Üsküdar’a doğru gittikçe bu boşluğun azaldığını söyleyebilirim. Özellikle Taksim- Beşiktaş hattında turistlerin sayısı da bir hayli fazlaydı. Ancak Üsküdar boykot çağrılarına Beşiktaş ve Şişli kadar destek vermemişe benziyordu.

Özgür Özel’in “çok önemli sonuçlar alındı” sözleriyle nitelendirdiği boykot gününü sosyal medya goygoylarıyla bitirecektik ki bu kez de boykota destek veren ünlüler ve meslektaşlarına destek veren ünlülerin işlerinden olduğu haberleri ve hatta gözaltına alındıkları gelmeye başladı…

Ane Brun’dan Muse’a boykotun sesi

En çok ses getiren boykotlardan biri de kültür sanat etkinlikleri düzenleyen DBL Entertainment’a yönelik oldu. Şirketin sahibi Abdülkadir Özkan, sosyal medyada boykot çağrılarına katılanlara “vatan haini” demiş ve Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun babasını da paylaşımlarında hedef göstermişti. Hal böyle olunca şirketin getireceği dünyaca ünlü isimlerin konserleri de boykot listesine eklendi.

Boykot sesleri yükselince Özkan sosyal medya hesaplarını kapattı. Daha sonra tekrar açtı, “Yapmış olduğum bu paylaşım, son derece iyi niyetli amacından saptırılarak protestoyu eleştirdiğim şeklinde yansıtılmıştır. Ortaya çıkan bu durumdan ve yanlış anlaşılmadan ötürü derin bir üzüntü içindeyim” dedi. Ancak olan olmuştu bir kere. Boykot sınır dinlemedi. Sesini ülke dışına da duyurdu.

İlk önce Norveçli sanatçı Ane Brun’a sosyal medya hesabından binlerce yorum yağdı. Kullanıcılar mevcut durumu ve boykotu anlatıp sanatçıya konserini iptal etme çağrısı yaptı. Şirketin konser takviminde yer alan Ane Brun olan biteni bilmediği ve harekete geçeceğini açıkladı. Daha sonra da Instagram hesabından Ekim ayındaki konserini iptal ettiğini ve dayanışma içinde olduğunu duyurdu: “İstanbul’da sahneye çıkmamaya karar verdim. Sizin yanınızdayım! Barış ve sevgiyle…”

Bir sonraki hedef ise daha büyüktü. İngiliz rock grubu Muse. Aralarında Kalben gibi ünlü isimlerin de yer aldığı çok sayıda sosyal medya kullanıcısı, DBL’in konser organizasyonundan çekildiğini açıklamasına rağmen boykot çağrısını gruba ulaştırmaya çalışıyordu. Beklenenden geç olsa da grubun sosyal medya hesaplarından yaptığı açıklamada, “İstanbul’daki konserimiz DBL Entertainment’ın rol almayacağından emin olmak için 2026’ya ertelendi” denildi.

Boykot çağrılarının ardından DBL Entertainment organizasyonuyla 23 Nisan’da İstanbul’daki komedyen Trevor Noah’ın gösterisi de iptal edildi. Bilet satış sitesinde gösterinin iptal edildiği duyuruldu ancak iptal nedeni açıklanmadı.

Ünlüler ve sanatçılar…

Söz konusu milyon takipçileri olan ünlüler, kazandıkları servet ve yaşadıkları hayat olunca toplum bu isimlerden yaşadıkları ülke ve yurttaşları için ses çıkarmasını bekliyor. Sanırım ünlü ve sanatçı kavramı arasındaki en önemli fark da bu. Zira sıklıkla balık hafızalı olmakla eleştirilen Türkiye toplumu —tam aksine böylesine fırtına gibi bir gündemde olaylara yetişmeye çalışıyoruz da diyebiliriz— ülkede yaşanan hak ihlallerine ses çıkaran, işçinin emekçinin, doğanın, hayvanın, kadının, kuirlerin, ifade özgürlüğünün ve daha pek çok şeyin yanında olan değerlerini ve sanatçılarını unutmuyor.

Ekrem İmamoğlu’nun da yakın arkadaşı olduğu bilinen sanatçı Volkan Konak’ın 31 Mart tarihinde sahnede hayatını kaybetmesi de bu konuyu çok fazla gündeme getirdi. Kuzey Kıbrıs’ta sahnede geçirdiği kalp krizi sonucu hayatını kaybeden Konak 58 yaşındaydı. Ülke gündemi, hak ihlalleri ve doğa katliamlarına dair sözünü sakınmayan Konak, hayata veda etmeden önce de bu minvalde konuşmalar yapmıştı.

Halkın sanatçıları ve diğerleri… İşte ülke gündemi böylesine yoğunken tepki ve öfke sadece siyasilere değildi. Boykot listelerine isimlerini yazdıran ünlüler de vardı. Üstelik bu isimlerden bazıları “muhaliflerin mahallesinin” elemanı olduğu ancak sessiz kaldığı için eleştirildi. Sanat kurumları, sanatçılar, sporcular da sessiz kaldıkları için eleştiriliyor, tepki görüyor hatta dalga konusu olmaya başladı. Zira etki alanları geniş bu isimler, suya sabuna dokunmadan; ancak gelen tepkilerden de çekinerek “orta yollu” cümleler, bazen de tek cümle ya da Atatürk fotoğrafı paylaşarak günü kurtardıklarını düşünürken yurttaşlar çok daha fazlasını görmek istiyordu. Elbette paylaşım yapan, seslerini çıkaran isimler topluma açık çağrı yapan isimler de var. Ancak sosyal medyadaki boykot çağrıları gösteriyor ki hak, adalet ve hukuk mücadelesi için sokaklara çıkan yurttaşlar etki alanı büyük isimler, sanatçılar ve tüketicileri oldukları tüm kurumlardan daha gür ses çıkarmalarını bekliyor.

O cephede neler oluyor derseniz… Çok şey oluyor, boykot listesi bir hayli kabarık. Protestolara destek verdiği halde geçmişi “sabıkalı” olanlar da var milyonlarca takipçili hesabını ülke gündemine dair hiçbir paylaşım için kullanmadığı için her seferinde eleştirilen sayfanın “gediklileri” de…

Dünden beri en çok konuşulan isimler oyuncu Aybüke Pusat ve Cem Yiğit Üzümoğlu.

TRT’nin Teşkilat dizisinde rol alan Pusat, Instagram hesabından 2 Nisan’da alışveriş yapılmamasına yönelik boykot çağrısını paylaştı. Ancak kısa süre sonra bu gönderiyi sildi. Silmiş olması ise bir şeyi değiştirmedi. Zira TRT Genel Müdürü Prof. Dr. Zahit Sobacı, Aybüke Pusat’ın Teşkilat dizisinden boykot çağrısı ile ilgili paylaşımları gerekçesiyle çıkarıldığını sosyal medya hesabından duyurdu. Tabii cephesindeki tek gelişme bununla da sınırlı kalmadı. Sobacı yaptığı bir diğer paylaşımda Pusat’ın paylaşımını destekleyen Ali Aydın adlı senaristin senaryosunu yazdığı Rumi adlı belgeselin de TRT’nin Tabii platformundan kaldırıldı. Ayrıca “Canım, güzel insan” notuyla yaptığı paylaşımla Pusat’a destek veren Boran Kuzum çekimlere bir gün kala TRT Tabii’deki dizinin kadrosundan çıkarıldı. Pusat’ın sevgilisi Furkan Andıç da destek paylaşımı sonra başrol olduğu Muhabir dizisinin kadrosundan çıkarıldı.

Sosyal medyada fikirleri ve paylaşımları için işlerinden olan Pusat’a ve meslektaşlarına destek vardı. Oyuncunun takipçi sayısı arttı; CHP lideri Özel, “Aybüke nerede oynarsa ona rekorlar kırdırtacağız. Hangi dizide oynarsa onu destekleyeceğiz” dedi. Oyuncular Sendikası sosyal medya hesabından destek açıklaması yaptı: “Meslektaşımız Aybüke Pusat ile ilgili gelişmeleri takip ediyoruz ve kendisinin yanındayız. Sanat emeği, ifade özgürlüğüyle anlam bulur. Hiçbir oyuncu, düşüncesini dile getirdiği için işinden edilemez.”

Pusat’a destek verenlerin sayısı bir hayli fazlayken oyuncunun neden TRT dizisinde rol aldığını soranlar, daha önce bu kurumun dizisinde yer almak için LGBTİ+ haklarıyla ilgili yaptığı paylaşımları sildiğini iddia edenler ve tüm ünlülere “işte şimdi konuşun” diyenler de vardı… Hafıza arşivimize atalım.

Gelelim Cem Yiğit Üzümoğlu’na. 2 Nisan’daki boykot çağrılarına milyonlarca yurttaşın yanı sıra çok sayıda ünlü ismin destek verdiğini söylemiştik. Bu isimlerden biri, Saraçhane’deki eylemlere katılan, gündeme ilişkin paylaşımlar yapmaktan çekinmeyen oyuncu Üzümoğlu’ydu. Oyuncu, boykot çağrısı da yapmıştı.

Bu sabah, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca sosyal medyada boykota destek verenlere yönelik başlatılan soruşturma kapsamında 16 kişi hakkında gözaltı kararı verdiği haberiyle uyandık. Gözaltına alınan isimlerden biri de Cem Yiğit Üzümoğlu oldu. Gözaltı gerekçeleri ise “nefret ve ayrımcılık” ve “halkı kin ve düşmanlığa tahrik” suçları. BirGün’ün haberine göre Üzümoğlu hakkında Saraçhane ve Maltepe mitingine ilişkin yaptığı paylaşımların da dosyaya dahil edildi.

Aynı zamanda Oyuncular Sendikası yönetim kurulu üyesi olan Cem Yiğit Üzümoğlu’nun gözaltına alınmasının ardından Sendika ilk önce bir açıklama yayımladı. Daha sonra Sendika başkanı Zuhal Olcay, bir video mesaj yayınlayarak oyuncunun durumu hakkında bilgi verdi:

“Oyuncular Sendikası Yönetim Kurulu üyelerimizden, meslektaşımız Cem Yiğit Üzümoğlu dün gece 01.30 sularında anayasal hakkını kullanan yüzlerce genç gibi gözaltına alındığı, yaptığı paylaşımlardan dolayı olduğu söyleniyor.

Gece geç saatlerde emniyetteki ifade işlemleri tamamlandı. Oyuncular Sendikası Yönetim Kurulu üyeleri ve avukatları olarak Cem’in savcılığa sevkini ve ardından da olması gerektiği gibi serbest bırakılmasını bekliyoruz, umuyoruz. Meslektaşlarımızın işten çıkarıldığı, gözaltına alındığı bugünlerde dayanışmanın çok önemli olduğunu ve dayanışmanın gücü olduğuna inanıyoruz. Cem yalnız değildir.”

Üzümoğlu’na sosyal medyadan destek mesajları gelmeye devam ediyor. Aralarında CHP Şanlıurfa Milletvekili Mahmut Tanal’ın da yer aldığı siyasilerin yanı sıra meslektaşları ve yurttaşlar da Üzümoğlu’nun serbest bırakılması yönünde çağrılar yapıyor. Şebnem Bozoklu, Nurgül Yeşilçay, Tülin Özen, Gaye Su Akyol, Barış Atay, Tilbe Saran, Şebnem Sönmez, Bennu Yıldırımlar, Sarp Apak, Özge Özpirinçci, Melisa Sözen, Onur Saylak, Helin Kandemir, Denise Capezza, Beste Kökdemir, Alican Yücesoy, Metin Akdülger, Bora Akkaş, Güven Murat Akpınar, Selahattin Paşalı ve Özgü Kaya bu isimlerden bazıları…

Cem Yiğit Üzümoğlu’na destek olmak için oyuncular Zuhal Olcay, Onur Saylak, Kerem Fırtına ve Barış Atay’ın da aralarında olduğu isimler Çağlayan Adliyesi’ne geldi. Üzümoğlu’nun Emniyetten Adliyeye sevki bekleniyor. Siz bu yazıyı okurken Üzümoğlu ve gözaltındaki isimlerin durumu hala belirlenmemiş bile olabilir.

Bu arada oyuncular Rojda Demirer ve Alican Yücesoy’un boykot yaptıkları gerekçesiyle X hesaplarının kapandığını Instagram hesaplarından duyurduklarını da not düşelim.

Sözün özü. 19 Mart’la başlayan süreç dokuz günlük bayram tatiline rağmen hız kesmeden devam ediyor. Bu süreçte görüyoruz ki öğrencisinden akademisyenine, gazetecisinden iş insanına, oyuncusuna, belediye başkanından, işçisine ve siyasisine kadar konuşan, tepki gösteren herkes yargı sopasıyla susturulmaya çalışıyor. İfade özgürlüğü, anayasal hak gibi söylemlerin maalesef havada kaldığı bu atmosferde, baskılarla susturulmak istenen her ses nasıl yankı bulacak göreceğiz.

Dadanizm sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin