Pandemiden satirin gücüyle çıkan bir müzikal ve bir albüm (ya da müzikal albüm): Bo Burnham’dan Inside

Parçaları TikTok’ta challenge’lara konu olsa da, şöhreti YouTube videolarıyla pekişse de yeri geldiğinde internet alemlerini bir güzel eleştiren, FaceTime üzerinden konuştuğu annesinin bir türlü kamerayı doğru şekilde tutamasından dem vuran (bu kesinlikle evrensel bir sorun), geçenlerde kendini uzaya fırlatan Jeff Bezos ile çılgınca dalga geçen (hem de bir değil, iki parçada birden); kısacası pandemi günlerinden satirin gücüyle çıkan bir komedyen ve müzisyen Bo Burnham. Tüm bu saydığımız parçaları ise geçtiğimiz aylarda Netflix’te de yayınlanan müzikali Inside‘a ait.

Herkesin evlere tıkıldığı günlerde, yaralara merhem olan bir eser yarattı Bo Burnham. 31 Mayıs’ta yayınlanan bu müzikal Bo’nun evinin salonunda geçen, tek başına yazıp, yönetip oynadığı harika bir proje. Herkesin akıl sağlığından şüphe ettiği bu dönemlerde Bo da akıl sağlığı hakkında iki kelam etti. Sinematografisiyle, hikaye anlatımıyla ve Bo’nun tek kişilik sağlam performansıyla tüm yaz boyunca da epey ses getirdi. Fakat bu başarı sadece müzikale, daha doğrusu filme ait değil; Spotify gibi dijital müzik platformlarında da yerini alan ve milyonlarca kez dinlenilen albümün de katkısı büyük. Hem TikTok’ta ayrıca popülerleşen ve remikslenen seslerin ardından filmde bulunan bütün parçalar artık plaktan da dinlenilebilecek. Biz de bu vesileyle sadece ama sadece bir albüm olarak Inside’a bakalım dedik. Tabii arada TikTok videoları karşınıza çıkabilir. Çağın gerekliliği…

His ve söz birleşiminde damar şarkıları aratmayan Bo Burnham çoğumuzun hissettiği o depresyona yakın bıkkınlık hissini de çok güzel anlattı. Müziklerden oluşan bu film belki de Beyoncé’nin Lemonade’ini hatırlatabilir, fakat Bo’nun yaptığı satirik bir komedi müzikali esasında. Bir odada tek başına oturan Bo Burnham hüzünlü mü, komik mi ayırt etmesi zor olan müziklerini bize sunuyor. Güncel meseleleri, global problemleri, interneti, Amerikalı beyazları eleştiriyor. Bunu yaparken kendi beyazlığını da görmezden gelmiyor tabii ki.

Bo Burnham bu video ve müziğin bir arada kullanıldığı parodilere pek de uzak biri değil. Kendisi yıllardır YouTube’da içerikler üreterek ün kazanmış biri. İlk sinema tecrübesi de yine bu değil. 13 yaşında bir kızın ergenlik ve sosyal medya ile baş etmesini konu alan Eighth Grade adlı filmin de yönetmenliğini yapmış.

”Peki Bo’nun yazdığı şarkılar nasıl bu kadar popüler oldu” diye soracak olursanız… Elbette TikTok’un o bol oyunlu dinamikleri sayesinde.

Inside’da yer alan çoğu şarkının TikTok’taki videolarda da sıkça dönmeye başlamasıyla birlikte albüm de inanılmaz bir şekilde ünlenmiş oldu. Özellikle Jeff Bezos’tan bahsettiği Bezos I platformda 600 bin küsur kere kullanılmış. Bu şarkıların en önemli özelliklerinden biri samimiyetiyse diğeri de kesinlikle insanı anında yakalayan konulara yer vermesi. Hikaye anlatımının zirve yaptığı bu müzikler filmle birlikte anlamlı bir bütün oluştursa da tek tek dinlendiklerinde de oldukça sürükleyici bir etki yaratabiliyor. Bo’nun albümünün en dikkat çekici yanlarından biri de kendisinin beyaz bir Amerikalı olduğunun bilincinde olduğunu belirterek müziğinde bahsettiği konuları bu kimliğiyle birlikte eleştirdiğini beyan etmesi. “Aferin sana Bo” demek isterdik ama ne yazık ki bu sorumluluk ve bilinç zaten herkeste olması gereken bir farkındalık, fakat yine de “Aferin sana Bo”.

Bazen şarkılarında söyledikleri monolog halinde ilerleyerek doğrudan bir anlatımla bizi boğuyor gibi oluyor. Ama kim bilir, belki de bir komedi müzikalinde ağdalı şiirleri de çekecek halimiz yoktu! Comedy adlı şarkısında da işte tam bunu yaşıyoruz. Kendi kimliğini anlatarak komediyi bir etki alanı olarak gördüğünden bahsediyor. “Healing the World with comedy” derken bir yandan da belki de bunun ne kadar hafif bir etkisi olabileceğinin de üstüne basıyor.

Albümün üçüncü şarkısı ise FaceTime with my Mom. Yani hepimizin geçmiş aylarda, hatta neredeyse yıllarda aşina olduğumuz bir durum… Anneyle görüntülü konuşma zamanı… Evde geçirilen bir günün ardından, anneyle yapılan boş boş muhabbetler… Bo bir taraftan da dünyanın neresinde olursa olsun annelerin o asla değişmeyen kamera açılarından da bahsediyor. Galiba kamerayı doğru açıdan tutamamak tüm annelerimizin bir meselesi!

Gelelim şu Bezos olayına… Jeff Bezos’la oldukça eğlenmiş Bo. Hakkında iki tane şarkı yazmış hatta. Biri diğerinin devamı kıvamında… Dünyanın en zengin insanı unvanına sahip olan (arada Elon Musk’a kaptırır gibi olsa da), Amazon’un kurucusu Jeff’in elinde bulunan güç ile dalga geçiyor diyebiliriz. Bezos II çok daha sakin ritimlerle karşımıza çıkıyor. TikTok’ta kullanılan Bezos I şarkısı aslında kısa süreli içeriklerin tercih edildiği bu platforma da cuk oturuyor.

@chinpals

King Linus has a baby picture 😭👑 #fyp #jeffbezos #foryoupage #MakingTheCut #trending #viral #petsoftiktok

♬ Bezos I – Bo Burnham

İnternette ikinci trend olmuş şarkısı ise Welcome to the Internet. Bizi internetin uçsuz bucaksız dünyasında karşılarken muzip bir melodiyle işlerin ters gideceğini de hissettiriyor. YouTube, TikTok hatta Netflix derken internette yükselmiş biri olsa da internetten ne kadar nefret ettiğine şahit oluyoruz. Bize oldukça geniş bir dünya sunan internette aradığımız şeyler ve karşımıza çıkanlar, kendini gösterme hırsı ve işte internete dair negatif olan ne varsa hepsinden bahsediyor. Her şeyden ufak ufak aldığımız, her şeyin hızlandığı ve hızlandıkça yüzeyselleştiği internette bazen gerçekten de kafayı yememek mümkün değil. Welcome to the Internet kendi başına yine sosyal medyada ünlü olmasıyla birlikte, sözü değiştirilerek TikTok’ta birtakım challenge’lara alet edilmiş bir melodiye sahip. İşte bazı örnekler.

@ummitsozzy

#pov you meet both sides of the internet (Part 2/3) inspo: @ella.rene #boburnham #viral

♬ Welcome to The Internet – Bo Burnham

@_youraveragedork_

#duet with @abigailbarlowww yes we may be better off than other countries but that doesn’t mean we don’t have a lot of work to do #fyp #wlw

♬ original sound – Abigail Barlow

Şu aralar Bo Burnham’ın bu son projesi farklı bir haberle de gündemde. Billboard’un haberine göre albüm 64. Grammy Ödülleri için bir değerlendirmeden geçmiş ama akademi albümü, En İyi Komedi Albümü kategorisinin kriterlerine uygun bulmamış. Ama hiç de şansı yok değil; aslında bir film projesiyle birlikte geliştirilen bu albüm soundtrack kategorisinde yarışacakmış. Yani bu bir filmin eşlik ettiği bir albüm değil, bir filme eşlik eden bir albüm diyor. Hmmm…

Aslında ödüllerin pek bir önemi yok; bu biraz işin ticari kısmı diyebiliriz. Bo Burnham da çok umursamıyordur muhtemelen ama kim bilir, belki de ileride bununla ilgili de bir şarkı yazar.