5 maddede dadandık: 76. Venedik Film Festivali raporu

Ah o teknede biz de olsaydık…

Sezonun ses getirecek filmlerinin izleyiciyle ilk kez buluştuğu ve kozlarını paylaştığı yer Venedik Film Festivali.

Bu yıl 28 Ağustos – 7 Eylül arasında düzenlenen, Hollywood yıldızlarının meşhur tekne pozlarıyla endam ettiği festivali yarılamış olmanın verdiği heyecanla dadandık. Ödüllerin hangi filmlere gideceğine dair tartışmalar devam ededursun, buyurunuz, aklımıza takılanlarla 76. Venedik Film Festivali…

1- Kralın zafer yürüyüşü:

Önce sondan başlayalım:

Geçtiğimiz günlerde burada da sağlam dadandığımız Timothée Chalamet’li The King, 76. Venedik Film Festivali kapsamında prömiyerini yapan anlı şanlı filmlerden biri. Geçtiğimiz sene Roma ile ödülleri toplayacağının sinyalini ilk Venedik’te vermişti Netflix. The King de ünlü platformun bu seneki harikası olacak belli ki. Zira Haider Ackermann takımıyla kırmızı halıyı inleten Timothée Chalamet’nin Kral V. Henry performansı da göklere çıkarıldı.

-the-king-premiere-03-09-2019-8

David Michôd’nun yönettiği filmle ilgili eleştiriler de olumlu yönde; karanlık atmosferi ve Shakespeare’in eserinden güç alan anlatımıyla Variety pek övmüş filmi. Merakımız iyice pekişti.

İnternetin sevgilisi olma yolunda Keanu Reeves abisiyle sağlam bir rekabetin içine giren Timothée Chalamet’nin yanında Lily-Rose Depp ve Robert Pattinson da var bu filmde. Ama Robert festivalde yok, Batman’li günleri için hazırlanıyor olsa gerek.

Screen Shot 2019-09-03 at 15.42.52

2- Seberg

Gıybete sevdalı bünyemiz, Robert Pattison der demez Kristen Stewart’a götürdü aklımızı.

Eyvah…

seberg2

Neyse konunun ne ikiliyle ne de vampirlerle bir alakası yok.

Chanel’in favori kızı Kristen Stewart, kırmızı halıda starlığını konuşturmuş olsa da maalesef Jean Seberg’i canlandırdığı biyografik film Seberg, pek iyi yorum toplayamadı.

Kristen Stewart’ı da Jean Seberg’i de çok sevdiğimizden ötürü biraz bozulduk. Yakışmadı.

40 yaşındayken hayattan ayrılan Jean Seberg’in 60’lı yılların sonunda gelişmeye başlayan politik kimliğine odaklanan film için en acı yorumu The Guardian yapmış: ”Film bize Seberg’in yanıldığını ve sütyenle ne kadar harika gözüktüğünü anlatıyor.” Bir de filmin ışığını, AVM ışıklarına benzetmişler… Acı… Kristen’ın iyi performansı da senaryonun olmamışlığı arasında yitip gidiyor diye eklemişler ayrıca. Sağlam vurmuşlar yani. Bize izleyip bir de kendi kendimize karar vermek düşer.

3- Tartışmasız festival, festival değildir? (Di mi?)

Festivalin en büyük tartışması ise Roman Polanski elbette.

gettyimages-164714121roma

Roman Polanski’nin J’accuse – An Officer And A Spy adlı yeni filmiyle festivalde yer alacak olması sert eleştiriler topladı. Zaten festival, az sayıda kadın sinemacıya yer verdiği için yerden yere vurulmuşken (ana kategorideki 21 filmin sadece iki tanesi kadın yönetmenler tarafından çekilmiş) bir de üstüne Roman Polanski’nin filmini programa dahil etmeleri hiç iyi olmadı tabii. Festivalin direktörü Alberto Barbera, ”Avrupa sinemasının son ustalarından biri ve yeni filmini görmek için sabırsızlanıyoruz” gibisinden bir açıklama yaptı. Festivalin jüri başkanı Lucrecia Martel de ”Gidip tebrik etmeyeceğim elbette” dese de yönetmenin filminin festivalde gösterilmesi gerektiğini savunuyor.

Venice Film Festival 2017, Italy - 01 Sep 2017

Lucrecia Martel

Polanski’nin, 1978 yılında 13 yaşındaki bir kız çocuğuna tecavüz ettiği iddiasıyla ABD’de hakkında tutuklama kararı çıkmıştı. Bunun üzerine Fransa’ya kaçan ve sığınan Polanski ABD’ye giremiyor o zamandan bu yana; zira ayak bastığı anda tutuklanacak…

Tabii konu, üzerinde kafa patlatmayı gerektiriyor: Bir sanatçının eseri, sanatçının gerçek hayattaki kimliğinden bağımsız düşünülebilir mi, düşünülemez mi? Biz şahsen ”düşünülemez” tarafında olsak da engellemelerden yana da değiliz. Nokta.

4- Şimdiden favori Joker’imiz (Filmi izlemedik bile!)

Joaquin Phoenix’in Joker’li ilk görüntüsü ortamlara düştüğünden bu yana, insanın içini sıkan bir romantizm de başlamış bulunuyor. Özellikle de Heath Ledger ve Joaquin Phoenix’in yan yana durduğu kolajlar, Heath Ledger güzellemeleri, vs…

Biz sana bunu yapmayacağız Joaquin Phoenix!

joker-joaquin-phoenix-1567084475

Todd Phillips’in yönettiği yeni Joker filmi, bu meşhur sayko karakterimizin kafayı nasıl bozduğunu anlatıyor. Yani Joker’li diğer hikayelerin aksine, kendisiyle empati kurup ”Vah vah bu zavallı da demek bu yüzden tırlattı” diyeceğimiz bir hikaye söz konusu. Hem gerçek adının Arthur Fleck olduğunu da öğreniyoruz Joker’in.

Joaquin Phoenix’in yavaş yavaş Joker’e dönüşmesini de fotoğraflar üzerinden görmüştük zaten ve kalp atışlarımız hızlanmıştı. Her daim tekinsiz bir gülümsemeye sahip olan Phoenix, Joker rolüyle birlikte bu gülümsemesine bir de boş ve karanlık bakışlar eklemişti. Korkutucuydu.

Zaten gördüğümüz her kare filme dair merakımızı pekiştirmişken filmin festivaldeki gösteriminin ardından tam sekiz dakika boyunca alkışlandığını duymak… Maalesef filmi vizyonda görebilmemiz için Ekim’e kadar beklememiz gerekecek. Joaquin Phoenix’e ödül yolları gözüktü.

5- Bol yıldızlı bir boşanma hikayesi

Festivalde ses getiren bir diğer Netflix yapımı da Noah Baumbach’ın yenisi Marriage Story. Film Aralık ayında Netflix semalarında olacak ama önce Venedik’te.

Film adından anlamanın çok zor olmayacağı üzere bir çiftin evliliğini anlatıyor. Daha doğrusu bir çiftin boşanmalarına giden süreci… Ama tabii önemli olan ne anlattığı değil, nasıl anlattığı. Noah Baumbach’ın bizde kredisi sonsuz olduğu için heyecanlandık. Biraz da üzüldük, çünkü Adam Driver ile Scarlett Johansson’un başrollerinde olduğu filmin fena halde kalp kırıcı olduğu söyleniyor. Yanlış anlaşılmasın, ”kötü” bir film olduğu için değil, Kramer vs. Kramer misali, sahiciliğiyle insanı tam kalbinden vurduğu için. Şimdiden arabesk olduk ya…

UNB_7530.nef

Filmin kadrosu bol star’lı olunca prömiyeri ve kırmızı halısı da çok konuşuldu tabii. Adam Driver ile Scarlett Johansson’ın yanında Laura Dern, Jennifer Jason Leigh gibi isimler de var çünkü. Daha ne olsun!

Marriage+Story+Photocall+76th+Venice+Film+reqbvPgIembl

Bu arada ödüle giden yolda neler olur bilemesek de film, özellikle de Adam Driver ile Scarlett Johansson’un performansları yüksek not aldı. Özellikle Scarlett Johansson’un yanındaki kim olursa olsun müthiş bir uyum yakalaması çok garip değil mi gerçekten? (bkz. Bill Murray elbette.)