Dadandığımız filmleriyle Ayvalık Uluslararası Film Festivali

Eylül’ü ve Ayvalık’ı daha çok sevme sebeplerinden biri olan Ayvalık Uluslararası Film Festivali bu sene 14-19 Eylül tarihleri arasında gerçekleşti. Gerek film seçkisi, gerekse atölyeler ve elbette özel organizasyonlarıyla (Kırık Bir Aşk Hikayesi filminin mekanlarının gezildiği özel tur gibi) yine ilham veren bir haftaya ev sahipliği yaptı.

Ayvalık Uluslararası Film Festivali, Seyir Derneği tarafından düzenlenen ve bir yarışması, kırmızı halısı olmayan, Ayvalık’ın dört bir yanına yayılan muazzam bir festival. Söyleşileri, Genç Sinema bölümü, Ayvalık’la bütünleşmesi; aslında kısaca “enerjisiyle” gerçekten ayrışıyor. Bu sene, Ayvalık’ta geçen 1981 yapımı Kırık Bir Aşk Hikayesi filminin mekanlarının bir rehber eşliğinde gezildiği muazzam bir etkinlik de gerçekleştirdi mesela.

Festivalde bir yarışma yok ancak “Yeni Bir” isminde bir ödül var; o sene çıkmış ilklerin değerlendirildiği bir ödül veriliyor festivalde. Bu seneki ödülün sahibi “Sanki Her Şey Biraz Felaket” filmiyle -senarist olarak- Umut Subaşı oldu. Filmin ayrıca festivalin öne çıkan yerli yapımlarından olduğunu da söylemek mümkün. Biz de merakla takip ettiğimiz festivalin dadandığımız filmleriyle ilgili kısa notlar aldık. Çoğunu yakın zamanda izleyebileceğimizin de müjdesini vermiş olalım.

Festival fotoğrafları: Yücel Kurşun

Kaibutsu (Canavar)

Cannes’dan bu sene en iyi senaryo ödülüyle dönen Canavar -orijinal adıyla Kaibutsu- hikayesinin sürprizli akışı, oyuncularının performansı ve ele aldığı konuyu ele alınabilecek en “büyüleyici” şekilde ele almasıyla festivalin kesinlikle öne çıkan filmlerindendi. Özellikle ilk yarım saatten sonra katman katman açılan ve tüm detayları incelikle düşünülmüş, teknik olarak harika bir film olmasının yanı sıra duygularımıza da hitap etmeyi başaran muazzam bir film Canavar.

En iyi senaryo ödülünü sonuna kadar hak eden bu filmi Filmekimi’nde de izlemek mümkün. Kaçırmayın…

Fallen Leaves

Benim gibi ilk kez bir Aki Kaurismaki filmi izleyen seyirciler için keşfetmesi pek güzel, klişeden uzak, kendine has tarzıyla öne çıkan bir film Fallen Leaves. Absürt anlatının çok yakıştığı Fallen Leaves; seyirciyi duygudan duyguya sokmayı başarıyor. İşçi sınıfının sorunlarını ajite bir anlatımdan uzak bir şekilde aktaran bu filmden, cereyan eden tüm negatif olaylara rağmen pozitif bir şekilde ayrılıyorsunuz. Untmadan; Fallen Leaves de yine Filmekimi’nde seyirciyle buluşacak filmlerden biri.

May December

Todd Haynes severlerin merakla beklediği, Ayvalık Uluslararası Film Festivali’nin açılış filmi olan May December; Julianne Moore ve Natalie Portman’ın seyrine doyum olmayan performanslarıyla zenginleşen, ancak film olarak beklentilerimizin (en azından benimkinin) altında kalan bir film. Ele aldığı konuyu biraz daha dallandırıp budaklandıracakken ucundan döndüğüne inandığım, yine de Todd Haynes filmi Todd Haynes filmidir dediğimiz May December; yine Filmekimi’nde ve sonrasında da vizyonda izlenebilecek. Haynes, başrolündeki “pedofili” karakteri cezalandırmadan, ona belli bir mesafeden bakmaya çalışmış.

L’Amour et les Forêts (Narsistle Aşk)

Başarıyla seçilmiş Türkçe ismi; bir sürü izleyiciyi (özellikle de kadın izleyiciyi) salonlara çekse de; filmdeki toksik ilişkideki erkeğin narsist olduğunu iddia etmek çok mümkün olmayabilir. Yine de merakla takip edilen ve modern dünyanın en büyük sorunlarından biri olan “zor partnerle ilişki”yi konu alması mutlaka ki merak uyandırıcı. Melvil Poupaud ve Virginie Efira’nın muazzam performanslarını izlediğimiz Narsistle Aşk da yakında vizyonda olacak.

Cam Perde

Bir önceki filmi Çatlak’la seyircilerin ve eleştirmenlerin kalbinde taht kuran Fikret Reyhan; üçüncü uzun metraj filmi Cam Perde ile bir kadın hikayesini merkezine alıyor. Eski eşi ve yeni sevgilisinin arasında kalan; aynı anda kendi özgürlüğü için mücadele veren ve tüm bunları yaparken çocuğuna zarar gelmemesi için çabalayan Nesrin’i izlediğimiz bir film Cam Perde. Nesrin’in de bir erkek yönetmenin elinden çizilebilecek en objektif kadın karakterlerden biri olduğunun altını çizmemiz gerekiyor. Tüm bunların yanı sıra, ülkemizdeki kadın mücadelesinin önündeki engelleri de biraz teğet geçtiğini söylemek lazım. Başta başroldeki Selen Kurtaran olmak üzere her oyuncunun çok iyi performanslar gösterdiği Cam Perde’nin festival yolculuğu da devam edecek.

Dadanizm sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya devam et