
Belki de şehre Reptile Youth gelir, bir güzel konser olur anılarda…
Yazı: Seden Mestan
Kış karanlığının buram buram depresyon kokuttuğu şu günlerde bünyeye ballı muzlu süt kadar iyi gelebilecek yegâne birkaç çözümden biri de bolcana Reptile Youth takviyesi yapmak… Sebep olduğu enerji patlamalarıyla insanı hem vezir hem de rezil etmeye muktedir olan Reptile Youth neyse ki kış geçmeden İstanbul’da olacak da iyice meczuplaşmadan atlatabileceğiz şu zor günleri. Evet, yeni haberdar olanlar için detayları verelim hemen: Avea Escape to Music konser serisinin 2014’teki ilk konuğu olarak Reptile Youth, 7 Şubat akşamı Roxy’de olacak.
Reptile Youth dinlediğimizde aklımıza Justice’ten Hot Chip’e kadar bir dolu ismi geliyor ama kağıda yazıp önümüze koysalar dahi bunların arasına Neil Young, Genesis ve Pink Floyd’u da eklemeyi bir an bile düşünemezdik. Ama öyleymiş işte arkadaşlar; dans ve elektronik müziğin en naif kanallarında yüzen bu adamlar, bu grupları dinleyerek büyümüşler! (Acaba anne babaları oğullarının yaptığı müzik hakkında ne düşünüyordur diye merak etmekten alamıyor insan kendini… Bu kadar farklı kaynaklardan beslendikleri için olsa gerek, belli bir türün içinde gezinseler de bambaşka hisler arasında zahmetsizce geçiş yapabiliyorlar. (Yani, albümde peş peşe gelen Morning Sun ile Dead End arasında herhangi bir duygusal benzerlik bulan varsa konuyu bir sakinleştirici eşliğinde kendisiyle bir kez daha konuşmak isteriz.)
Mads ve Esben ikilisinin yolları Danimarka’da kesişse de röportajlarında belirttiklerine göre Kopenhag – Şangay arası bir yerlerde kurulmuş Reptile Youth. Evet, garip değil mi? “Biz beraber grup mu kursak, ne yapsak” diye konuştuktan sonra birlikte stüdyoya girmek yerine Şangay’a seyahate çıkmaya karar vermişler de… “O sırada neyin etkisi altındaydınız” diye sorası geliyor insanın ama “insanlar birbirini en iyi seyahatte tanır” şeklinde bir cevap da alabiliriz yani, orası belli olmaz.
Kendisiyle aynı adı taşıyan ilk albümünü 2012’de yayınladığında çoktan ünlü olmuş, orada burada konserler vermiş bir grup haline gelmişti Reptile Youth. Black Swan Born White, Be My Yoko Ono, Speeddance gibi hit’ler ceplerinde, yüksek enerjili sahne performansları sayesinde yaptıkları sükse de yanı başlarındayken bu ilk albümün kayıtlarını tamamlama sürecini kendilerini kanıtlama gibi sıkıntılar altında ezilmeden rahat bir şekilde atlatmış olmalılar. En azından, albümden kulağımıza ulaşan samimi sesler bize bu yönde hissettiriyor.
Reptile Youth’a bodoslama dadandık ama bir taraftan ayın son günleriyle birlikte suyunu çekmiş maaşın gölgesinde kar yağacak mı, mahsur kalacak mıyız diye debelenirken televizyon karşısında yenilen portakalın bünyeye yaydığı cinsten küçük mutluluklara ihtiyacımız vardı. (Evet, bir drama queen kolay yetişmiyor, biliyorum.) Konsere daha var ama ofis sandalyesinde küçük küçük kafa sallamak omuz titretmekten bir şey olmaz diyorsanız birkaç şarkı daha dayanın bizlere.
Grubun adının sık sık The Rapture ile anılmasına bir anlam veremiyor musunuz? İşte buyrun, The Rapture ile kol kola gezen, güzel hislerin tetikleyicisi bir parça var karşınızda! Klibe çok bakmayın içiniz kararmasın.
Bu şarkıyı anmışken dinlememek olmaz. Hem de canlı performans kaydı!
Şu şurup şeker grubun eğlenceli bir şarkısıyla bitirelim kapatalım oturumumuzu: Black Swan Born White