
Binge-watch çağında içerik bolluğu: Merhaba Disney+, sana da merhaba HBO Max
No zaping, yes binge-watch!
Çok yakında, dijital yayın platformlarının üzerimize yağdıracağı içeriklerle birlikte izleyici olarak kafa karışıklığımız da iyice artacağa benziyor. Netflix’in sağlam yükselişi karşısında özellikle geleneksel sinema ne yapacağını bilemezken, bu yeni dalganın yarattığı ekonomik gücün farkında olan Apple, Amazon, HBO ve Disney gibi dünya devleri çoktan kolları sıvadı bile. Özellikle 2020 itibariyle ekranlarımızda büyük çekişmelerin yaşanacağı kesin.
Hiç beklenmedik bir anda karşımıza çıkan bir beybi Yoda görseliyle kasıp kavruldu şu yüreğimiz. Star Wars dizisi The Mandalorian ile anlı şanlı bir açılış yapan Disney+’a derhal üye olmak için bundan daha iyi bir sebep olabilir mi? Ki bazı fanatikler için daha iyi bir sebep daha olabilir aslında: Marvel evrenin haklarını da alan Disney+’ın çok yakında Marvel karakterlerinin dizileriyle de gelebileceği söyleniyor. Biliyorsunuz, Marvel’ın Daredevil, Jessica Jones, Luke Cage gibi kahramanlarının hikayelerini sezonlarca Netflix’te izlemiştik ve geçtiğimiz aylarda tüm Marvel serilerinin birer birer iptal edilmeye başladığını öğrenmiştik. Kulaktan kulağa fısıldanan haberlere göre bu iptallerin sebebi Disney – Marvel birliği…
Yine de Disney+’in bu bomba transferlerle sırtını rahat bir yere dayadığını düşünmeyin. Çünkü 2020’de gümbür gümbür gelecek yeni bir dijital platform daha var: HBO Max.
Evet, tüm HBO yayınlarını çatısı altında buluşturacak bir platform. Ama ‘sadece’ bu değil, Disney+ gibi HBO Max de baş döndürücü iş birliklerine imza atıyor: Warner Bros. ve DC Comics, dizi-film alanında HBO Max’in en büyük iş birlikçileri. Bu üçlünün portfolyoları birleşiyor; bir de CNN ve Cartoon Network de aralarına katılıyor. Herkesin gönlüne göre bir içerik sunma yolunda iddialılar anlayacağınız.
Peki biz ne yapacağız? (Dert gibi dert.)
İzleyici tarafında, yazının başında bahsettiğimiz kafa karışıklığı da tam da bu noktada başladı, başlayacak. Kaliteli içerikleri, reklam aralarına maruz kalmadan, ‘‘resmi’’ yollarla izleyebilmenin yolu, tüm bu platformlara üye olmaktan geçiyor. Tabii bu üyelik sistemi de belirli ücretlerle geliyor karşımıza. (Reklamsız ekran başına oturabilmenin bir bedeli olmayacağını düşünmediniz herhalde?) Ev ekonomisinde (!) beklenmedik, yeni bir kalem… Sunulan seçeneklerin zenginliği de işi hiç kolaylaştırmıyor. Warner Bros. ya da DC Comics gibi şirketlerle güçlerini birleştiren HBO Max’in uçsuz bucaksız portfolyosunun karşısında televizyon izleme rutinimizi değiştiren Netflix’in orijinal içerikleri var; hem artık yerli yapımlarla sınırları daha da genişliyor. Türkiye’deki BluTV ve puhuTV gibi platformları da unutmamak lazım; RTÜK’e bulanmış 120 dakikalık yerli dizi sıkıştırmasına rahat bir nefes aldırıyorlar.
Elimizde kumanda garip bir iç sıkıntısıyla kanallar arasında zapping yaptığımız günler çoktan geride kaldı ama neyi, ne zaman, nasıl izleyeceğimize ve kim bilir kaç para ödeyeceğimize dair amansız sorular sardı zihnimizi şimdi de… Artık ekran karşısında pineklemek de lüks bu devirde!